Yeni Akit Yazarı Zekeriya Say ve Türkiye Gazetesi Yazarı Yusuf Alabarda, bugünkü köşelerinde İYİ Parti’de görevden alınan ve başkanlık divanında …
Yeni Akit Yazarı Zekeriya Say ve Türkiye Gazetesi Yazarı Yusuf Alabarda, bugünkü köşelerinde İYİ Parti’de görevden alınan ve başkanlık divanında yer verilmeyen Yavuz Ağıralioğlu hakkında detaylara yer verdiler.
Yeni Akit Yazarı Zekeriya Say’ın bugünkü “Ağıralioğlu’nun uykusu da ağırmış!” başlıklı yazısı:
O dönem BBP MKYK üyesi olan Yavuz Ağıralioğlu, merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun şaibeli helikopter kazasında vefat etmesinin ardından BBP genel başkanlığa aday olduğunu açıklamıştı.
Bunun üzerine, FETÖ’nün yayın organı Zaman gazetesinde, “BBP: Referandumda ‘evet’ diyeceğimiz için partiyi karıştırıyorlar” başlıklı operasyonel bir haber yayımlandı.
28 Şubat sürecinden alışkın olduğumuz bir dille hazırlanan haberde, ismi saklı tutulan BBP’li bir üst düzey yetkilinin ağzından, Ağıralioğlu’nun eski bir İBDA-C’li olduğu iddia edilerek, “Bunların büyük çoğunluğu 10 yıldır partiye bile uğramayan insanlar. Bir bölümü de rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu tarafından, Ergenekon’la bağlantıları olduğu gerekçesiyle partiden uzaklaştırılmış tipler” şeklinde ifadelere yer verildi.
Kendisine yönelik operasyonu idrak edemeyen Ağıralioğlu da, hemen ertesi gün FETÖ yayın organı Zaman’a konuşarak, “İBDA-C’li olduğum ve Ergenekon’la bağlantım bulunduğuna yönelik bu haberler iftiradır. Ergenekon’la ilgim olamaz, referandumda ‘evet’ diyeceğim” şeklinde bir açıklama yapma gereği duydu.
3 Temmuz 2011’de yapılan kongrede seçimi kaybetmesinin ardından başkanı olduğu ‘Türkiye İnisiyatif Hareketi’ adına yeni Anayasa çalışmalarına yönelik konferanslarda boy gösterse de uzunca bir dönem ortalıkta yoktu.
Derken…
Milliyetçi-muhafazakar makyajla kurulan İyi Parti’nin İstanbul milletvekili olarak Meclis’e girdi.
Ağıralioğlu, seçim sonuçlarını değerlendirmek için Afyonkarahisar’da toplanan İP’in ilk kampında, “Toplantıda partimizi kasıtlı olarak itildiği CHP tabanından çıkaracak, İYİ Parti’nin kendi dilini belirleyeceğiz” şeklinde beylik laflar ederken..
Proje parti İP’te ilk patlak yaşandı.
Afyon’da toplanan İP’liler birbirine girdi. Eleştirilerin, küfürlerin havada uçtuğu kavgada, burnu kırılanlar oldu.
Bir siyasi mühendislik çalışması ile İP’i kuran Meral Akşener, kavgayı da fırsata çevirdi.
Önce göstermelik olarak istifa etti ve kurultayda aday olmayacağını söyledi, sonra da sözde delegeler tarafından aday gösterildiği için yeniden koltuğuna kavuştu.
Afyonkarahisar’daki çalıştay görünümlü dizayn operasyonu sonrası, İyi Parti’nin kuruluş sürecinde yer alan Yusuf Halaçoğlu, Özcan Yeniçeri, İsmail Ok, Vedat Yenerer, Seyit Yücel, Ümit Özdağ, Tamer Akkal, Hayrettin Barut, Tuba Vural, İsmail Koncuk ve Ali Türkşen partiden tasfiye edilirken…
Dönen tiyatroyu idrak edemeyen Ağıralioğlu ise, “Kökleşme sürecinde bu tür sancılar olur” diyordu.
Oysa yaşanan sancı değil, bal gibi operasyondu..
Türk milliyetçilerinden kısmen arındırılan İP, ismi FETÖ’yle anılanlarla, eşcinsellerin haklarını dillendirenlerle doldurulmuştu.
Geriye İP’i, PKK’nın siyasi uzantısı HDP’nin taleplerine boyun eğecek kıvama getirmek kalmıştı.
Ağıralioğlu, “Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer” diyen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na, yolun meclisten geçtiğini hatırlatırken…
“Şer ittifakı içinde gösterilmekten bıktık”, “İYİ Parti asla terörle ilişkilendirilemez” şeklinde cümleler kurarken…
“Bizim desteğimizle Meclis’e girdiniz” diyen HDP’li Kurtulan’a laf yetiştirirken..
İP, belirlenen istikamete doğru ilerliyordu.
Buna rağmen Yavuz Bey uyanamıyordu.
Akşener’in, “S-400’ler Saray’ı (Erdoğan’ı) korumak için alınıyor” sözlerine rağmen..
Ağıralioğlu, “Biz, S-400 meselesini kendi güvenliğimiz için yaptığımız bir hamle olarak görüyoruz” diyordu.
Yetmiyor…
“İlan ediyorum, aldatmacaya inananlar hiçbir kimseyle ortak paydam yoktur” diyen İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Durmuş Yılmaz’a rağmen..
“Yenikapı Ruhu kısa sürdü” diyerek Başkan Erdoğan’ın ‘Türkiye İttifakı’ fikrine destek veriyordu.
Tüm açıklamaları nedeniyle, “yetkisini” kullanan Akşener tarafından, “Grup Başkanvekilliği” görevinden alınıyor, uyanmıyordu.
Genel Başkan Yardımcılığı’ndan alınıp, “Parti sözcülüğü” görevine getiriliyor, taltif edildiğini düşünüyordu.
Zillet bileşenleri, CHP’li İbrahim Kaboğlu önderliğinde toplanıp ‘anayasa taslağı’ hazırlarken, Ağıralioğlu hâlâ; “CHP, HDP ile kurumsal olarak devam edeceğim diyebilir, ama biz bu bileşen içinde olmayız” açıklaması yapıyordu.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, ittifaka ilişkin açıklama yapıyor, Yavuz Ağıralioğlu, “Terörün gölgesinin düştüğü yerde biz olmayız” diyordu.
Ekrem İmamoğlu’nun, Meral Akşener ile Pervin Buldan’ın kadınlar gününü kutlamasına Akşener itiraz etmezken…
Ağıralioğlu, Akşener isminin HDP ile birlikte zikredilmesine itiraz ediyordu.
Ağıralioğlu, “Biz olmasak mesela CHP ne kadar oy alabiliyor Cumhur İttifakı’ndan” dediğinde, CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Ağıralioğlu’nun sözlerinin kıymet-i harbiyesi olmadığını söyledi..
O hâlâ uyanmadı..
En son, Meral Hanım bir kez daha yetkisini kullanarak, zillet ittifakına çomak sokan Yavuz Bey’i kızağa çekti.
Ağıralioğlu istifa etmek yerine, kalkmış “Görev verilir, alınır” diyor.
Yahu, kovulmaktan beter olmuşsun, hâlâ ne diyorsun… Uyansana be adam!
Türkiye Gazetesi Yazarı Yusuf Alabarda’nın bugünkü, “Hanımefendi eski ökse kuşlarını salıveriyor” başlıklı yazısı:
Geçtiğimiz hafta içerisinde İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı konumunda olan Yavuz Ağıralioğlu apar topar görevinden alındı ve kendisine yeni başkanlık divanında yer verilmedi.
Ağıralioğlu yaptığı açıklamada; önce neden görevden alındığını bilmediğini söyledi, daha sonra yaptığı açıklama ile habersiz bir şekilde görevden alınmasının son derece rencide edici olduğunu belirtti.
Ağıralioğlu ayrıca “Genel başkan kararları kendine mahsus gerekçelerle verebilir. Bunlar siyasi karardır. Sonuçlarını, sevinenler ve üzülenlerden takip edersiniz. Sevinenlere ve üzülenlere 3-4 gündür bakıyorum. FETÖ’cüler zil takıp oynuyor. PKK’lılar ve HDP’liler sevinmiş. İYİ Parti’yi ‘HDP’yi dert etmeyin, mühim olan Erdoğan’ın gitmesi’ zeminine çekmek isteyen herkes davul zurna çalıyor” dedi.
Sanırım Sn. Ağıralioğlu, parti içinde kendisinin bugüne kadar üstlendiği misyonu yeteri kadar net görememiş.
Hayalî’nin dediği gibi;
“Cihân-ârâ cihân içindedir, ârâyı bilmezler,
Ol mâhîler ki deryâ içredir, deryâyı bilmezler.”
Olur böyle, insan içinde olduğu durumun idrakinde olmayabilir.
İYİ Parti’nin yola çıktığından bu yana milliyetçi-ulusalcı çizgideki vitrininden yeri ve zamanı geldiğinde itina ile adam eksilttiği bilinen bir husus. Yavuz Ağıralioğlu’nun bugüne kadar Yusuf Halaçoğlu’nun, İsmail Ok’un, Ali Aydın’ın, Ali Türkşen’in, İsmail Koncuk’un ve Ümit Özdağ’ın partiden hangi gerekçeler ile ayrıldığını görmemesi mümkün mü?
Elbette değil.
Parti içindeki milliyetçi-ulusalcı çizgideki bu isimler partiden uzaklaştırılırken göstermesi gereken tepkiyi göstermeyen Ağıralioğlu’nun, bugün “FETÖ zil takıp oynuyor, HDP sevinmiş” demesi ne kadar anlam ve değer ihtiva ediyor sizce?
Ümit Özdağ ve İsmail Ok buna benzer açıklamalar yaptığında siz o partide değil miydiniz?
Ökse kuşunun vazifesi
Aslında parti vitrininden teker teker alınarak uzaklaştırılan isimler, partinin hedefine ulaşması maksadıyla kullanılan birer ökse kuşundan ibaretti.
Sait Faik Abasıyanık’ın ‘Son Kuşlar’ isimli eserinde ökse kuşlarını şöyle tanımlıyor:
“Sonbahara doğru birtakım insanların çoluk çocuk ellerinde bir kafes, Ada’nın tek tepesine doğru gittiklerini görürdüm. İçim cız ederdi.
Büyüklerin ellerinde birbirine yapışmış pislik renginde acayip çomaklar vardı.
Bunlarla bir yeşil meydanın kenarına varır, bunları bir ufacık ağacın altına çığırtkan kafesiyle bırakırlar, ağacın her dalına ökseleri bağlarlardı. Hür kuşlar, kafesteki çığırtkan kuşun feryadına, dostluk, arkadaşlık, yalnızlık sesine doğru bir küme gelirler. Çayırlıkta bir başka ağacın gölgesinde birikmiş çoluklu çocuklu kocaman herifler bir müddet bekleşirler. Sonra kuşların üşüştüğü ağaca doğru yavaş yavaş yürürlerdi. Ökselerden kurtulmuş dört beş kuş, bir başka ökseye doğru şimdilik uçup giderken birer damlacık etleriyle birer tabiat harikası olan kuşları toplarlar, hemen dişleriyle oracıkta boğarlardı. Ve hemen canlı canlı yolarlardı.”
Milliyetçi tabanın partiye kazandırılması için İYİ Parti’nin de ökse kuşlarına ihtiyacı vardı. Belli bir süre bu ökse kuşları değerli vazifeler ifa ettiler. Partinin FETÖ ile iltisaklı olmadığını göstermek için ‘sıkar abla’ videoları dahi sürüme sokuldu.
Oysa şimdi parti artık farklı bir aşamaya geçiyor.
HDP ile olan üzeri örtülü birlikteliğin daha alenileşeceği bir dönem başlayacak. Bu yüzdendir ki Meral Akşener şimdilerde ‘Türklerin de Kürtlerin de oyunu alacağız’ söylemini ortaya attı.
Merak etmiyor da değilim, acaba Fransa’daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ‘Fransızların oyunu alacağız’ diyen tek bir Fransız aday var mıdır?
İşte bu yeni düzlemde İYİ Parti’nin Bahadır Erdem’e duyduğu ihtiyaç, Yavuz Ağıralioğlu’na duyulan ihtiyaçtan daha değerlidir.
Bu saatten sonra tavrını net olarak ortaya koyamayan Yavuz Ağıralioğlu’nun siyasi geleceği millet vicdanında mutlaka tartılacaktır. Bunun sonuçlarını da hep birlikte göreceğiz.
Ama bilinen ve görünen, Hanımefendi’nin artık farklı ötebilen ökse kuşlarına ihtiyacı var.
Eskiden çok işe yarayan ama artık kuş çekemeyen ökse kuşlarını, yeri ve zamanı geldiğinde birer birer salıverme sebebi bundandır.