Saçlarımızı kestiğimiz zaman makûl bir sürede yeniden uzarken, belli bir zamandan sonra daha yavaş uzar ve hatta uzaması durur. Buna rağmen …
Saçlarımızı kestiğimiz zaman makûl bir sürede yeniden uzarken, belli bir zamandan sonra daha yavaş uzar ve hatta uzaması durur. Buna rağmen saçlarımız vücudumuzdaki en uzun kıllardır. Tıpkı saçımız gibi kıllardan oluşan kirpik ve kaşlarımız ise asla saçımız kadar uzamaz. Peki ya saç ve diğer kıllarımızın bu kadar farklı olmasının altında yatan sebep nedir?
Gelin şimdi hep beraber, vücudumuzdaki kılların uzama aşamalarına, kıllar arasındaki evre farklılıklarına ve hangi kılın ne kadar sürede uzadığına bir göz atalım.
Kıllarımızın nasıl ve ne kadar uzayacağına anagen evresi karar veriyor.
Kıllarımızın büyümesi, kıl folikülü adı verilen 5 milyon kadar yapısal eleman tarafından sağlanır. Kıllarımızdaki büyümenin tamamı foliküller tarafından sağlanırken, büyüme büyük oranda anagen evresinde gerçekleşir. Bir bölgede ne kadar çok folikül varsa ve anagen evresi ne kadar uzunsa o kadar çok uzun kıllara sahip oluruz.
Her kılın belirli bir uzama sınırı var çünkü anagen evresi her kılda farklı işliyor.
Vücudumuzdaki en uzun kıllar genelde saçlarımızdır. Saçlarımızın en uzun kıllara sahip olmasının altında yatan neden, saçlarımızdakianagen evresinin 7 yıla kadar sürebilmesidir. Her ne kadar bu sürenin belirlenmesinde cinsiyet, yaş, genetik faktörler ve hormonsal etkiler önemli rol alsa da anagen evresinin uzunluğu genelde 2 yıl ile 7 yıl arasında değişir. Ayrıca insan vücudundaki 5 milyon kadar kıl folikülünün 100 bin kadarı saçlarda bulunur.
Anagen evresinde saçlarımız her ay yaklaşık 1 cm kadar uzar. Kaş ve kirpik gibi kısa kılların bulunduğu yerlerde ise bu evre sadece 30 gün sürmektedir. Anagen evresi, işlevinden ötürü büyüme evresi olarak da adlandırılmaktadır. Anagenin bu konuda isminin hakkını verdiğini de açıkça ifade edebiliriz.
Her şey gibi kılların uzamasının da bir sonu var ve bu duraklama dönemi katagen evresinde sağlanıyor.
Bir dakikalığına kaşlarımızın ya da kirpiklerimizin de saçlarımız kadar uzayabildiğini düşünün. Bu durumda kaşlar ve kirpiklerimiz görevlerini yerine getiremezdi ve ayrıca bu kıllar gündelik yaşamımızda bizler için çok ciddi sorunlar yaratırdı değil mi?
Kaşlarımız ve kirpiklerimiz başta olmak üzere vücudumuzdaki kıllar belli bir zaman sonra büyümeye ara verir. Kıllardaki büyümenin neredeyse sona erdiği ve kıllara giden kan akışının durduğu, geçiş evresi olarak da adlandırılan bu evreye katagen evre adı veriliyor.
Kıllarımız ile veda vakti gelmişse eğer…
Katagen evresinden sonra bizleri bekleyen evre hiç şüphesiz kıllarımız ile vedalaştığımız evre olan telogen evresidir. Bu evrede kıllarımız vücudumuzdan ayrılır. Telogen evresi için en sık verilen örnek, duş esnasında elimize gelen saç tellerimiz olsa da aslında kaşlarımız, kirpiklerimiz ve diğer tüm kıllarımız için aynı senaryodan bahsedebiliriz.
Dinlenme evresi olarak da geçen telogen evresinden sonra döngü tekrardan anagen evresine geçer ve yine uzayan kıllara sahip oluruz. Dökülen yerde eğer yeniden kıl çıkmayacaksa (örneğin kellik) burada anagen evresi yerine kenogen evresi devreye girer.
Herkesin duyduğu fakat tamamen asılsız olan o iddia: “Jilet kullandıkça ya da tıraş oldukça kıllarımız sertleşir ve gürleşir”!
Özellikle ergenlik döneminde erkek çocukları bu sözü pek çok kez duymuştur. Geçmişten günümüze kadar bu konuda yapılan hiçbir araştırma, tıraş olmak ile kılların arttığına ya da gürleştiğine dair bir sonuç almamıştır. Ergenlik döneminde daha çok sakal çıkması için izlenen bu yöntemin başarılı olması da tamamen hormonsal bir durumdur çünkü zaten sakallar ergenlik döneminde oluşur. Yani sakallarınızı jilet ile değil isterseniz makas ile kesin; eğer hormanlarınız sakallarınızın sertleşmesine müsaade edecekse sakallarınız zamanla çoğalacak ve sertleşecektir.
Kaynaklar: 1 / 2 /