Psikolog Alice Miller, “Beden Asla Yalan Söylemez” kitabında bedenimizin duygularımızın kaydını tuttuğundan bahseder. Kendisi, yaptığı …
Psikolog Alice Miller, “Beden Asla Yalan Söylemez” kitabında bedenimizin duygularımızın kaydını tuttuğundan bahseder. Kendisi, yaptığı incelemelerde fizyolojik hastalıklara sahip bireylerin aslında örselenmiş, stres altında kalmış veya travma geçirmiş bireyler olduğunu fark eder. Dolayısıyla ona göre biz ne kadar duygularımızı, düşüncelerimizi saklamaya çalışsak da bedenimiz onların kaydını tutuyor ve gün geldiğinde o kayıtlar gün yüzüne çıkıyor.
Benzer düşüncelerden yola çıkan kardiyolog Meyer Friedman ve meslektaşı Ray H. Rosenman, 1970’li yıllarda Tip A kişiliğine sahip bireylerde kalp rahatsızlıklarının daha çok görüldüğü teorisini ortaya attılar. Daha sonra C ve D kişilik tipleri de eklenerek bunlarla ilişkili hastalıklar bulunmaya çalışıldı. Yapılan incelemeler sonucunda özellikle C kişilik tipindeki bireylerde kanser riskinin yüksek olduğu görüldü.
Bu kurama göre kaç tip kişilik var?
Friedman ve Rossman Tip A ve Tip B kişilik yapılarından bahsetse de daha sonraları bu kurama diğer bilim insanları tarafından Tip C ve Tip D kişiik tipleri de eklenmiş.
Tip A: Rekabet benim ruhumda var!
Genelde liderlerde bulunan bu kişilik tipi, rekabetçi özelliği ile bilinir. Erkeklerde daha çok görüldüğü düşünülüyor. Eşlik ettiiği düşünülen hastalıklar ile ilgili farklı araştırma sonuçları bulunuyor. Örneğin Friedman ve Rosenman, 8 yıllık araştırmalarının sonucunda Tip A kişilik yapısına sahip olmanın kalp hastalıklarını 2 kat artırdığı sonucuna ulaşmışlardı. Moorhead ve Griffin ise yaptıkları araştırmalarda A tipi kişilik yapısıyla kalp hastalıkları arasında bir ilişki olmadığına ama bu kişilik tipinin depresyon ve bunaltı bozukluğu ile ilişkili olabileceği sonucuna ulaştılar.
Kişilik özellikleri: Hızlı yürürler, hızlı yemek yerler, hızlı konuşurlar, sabırsızdırlar, aynı anda birçok şey ile uğraşırlar, boş zamanları yoktur, zamanla yarışırlar, sürekli başarıyı ölçerler ve bu ölçme işleminde de sayıları oldukça fazla kullanırlar, agresiftirler, rekabetçidirler, benmerkezcidirler, yoğun bir yapılacaklar listesi vardır.
Eşlik ettiği düşünülen hastalıklar: Koroner kalp hastalıkları, kalp krizi, bunaltı bozukluğu, depresyon, şeker hastalığı, tansiyon
Tip B: Dünya boştur lo!
B tipindeki kişilik yapısına sahip olan bireyler yaşamaktan zevk alan bireylerdir. Sakin yapılarıyla öne çıkarlar. Herhangi bir sağlık sorunuyla arasında bir ilişki bulunamamıştır. Bu bireyler gayet sağlıklıdır.
Kişilik özellikleri: Rekabetçi değildirler, beğenilme kaygıları yoktur, oyunlarda önemli olan kazanmak değil önemli olan eğlenmektir, rahattırlar, işi bitirmek gibi bir dertleri yoktur, yumuşaktırlar, acele etmek ruhlarında yoktur.
Eşlik ettiği düşünülen hastalıklar: Herhangi bir hastalıkla ilişkili olduğu düşünülmüyor.
Tip C: İnsanları kıramıyorum.
Tip A ile benzer özellikler gösterdiği düşünülse de Tip A, “ne kadar çalışırsan o kadar iyi” derken Tip C içinse yaptığı işin kaliteli olması da önemlidir. Toplumun nazik ve kibar olarak gördüğü kişilerdir.
Kişilik özellikleri: Olumsuz duygularını saklama eğiliminde olup olumlu duyguları ifade etme eğilimindedirler. Sabırlıdırlar, pasiftirler, sorunları öfkeyle değil barışçıl yollarla çözmeye çalışırlar, uyumludurlar.
Eşlik ettiği düşünülen hastalıklar: Kanser
Tip D: Kaygılı olmak benim işim.
Genel olarak kaygılı ve stresli olmakla bilinirler. Bu kişilik tipi, baskın olmaktan ziyade daha yumuşak başlıdır.
Kişilik özellikleri: Kaygılıdırlar, streslidirler, duygularını paylaşmakta çekimser davranırlar.
Eşlik ettiği düşünülen hastalıklar: Eşlik eden hastalık olarak değil ama kalp hastalığı olan bireylerde yapılan çalışmalarda bu kişilik tipine sahip bireylerde hastalığın 3 kat kötü prognozla seyrettiği görülmüş. Yani hastalık yapmasa da hastalığı daha da artırdığı görülmüş.
Not: Hastalıkların oluşmasında fizyolojik faktörler etkili olduğu gibi ruhsal faktörler de etkilidir. Bu ikisi daha çok birbirini tamamlar niteliktedir. Bu kişilik tiplerinden birine sahip olmak tek başına sizi hasta etmese de hastalığa yakalanma oranınızı yükseltebilir. Hasta kişilerde ise hastalığın gidişatını kötü etkileyebilir.
Kaynaklar: 1, 2