enflasyonemeklilikötvdövizakpartichpmhp
DOLAR
34,6488
EURO
36,4677
ALTIN
2.927,79
BIST
9.595,91
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Çok Bulutlu
12°C
İstanbul
12°C
Çok Bulutlu
Çarşamba Çok Bulutlu
12°C
Perşembe Az Bulutlu
15°C
Cuma Parçalı Bulutlu
16°C
Cumartesi Az Bulutlu
14°C

Ahtapotların 8 Sıra Dışı Özelliği

İnsanlık olarak her ne kadar gözümüzü daha çok gökyüzüne dikmiş ve uzayın gizemlerini çözmeye odaklanmış olsak da, aslında ayaklarımızın dibinde …

Ahtapotların 8 Sıra Dışı Özelliği
25.05.2022
163
A+
A-

İnsanlık olarak her ne kadar gözümüzü daha çok gökyüzüne dikmiş ve uzayın gizemlerini çözmeye odaklanmış olsak da, aslında ayaklarımızın dibinde mucizevi yaşam formlarıyla dolu olan denizler ve okyanuslar var. Dünya üzerindeki yaşam çeşitliliğinin en yoğun olduğu yerlerden biri olan okyanuslarda ve denizlerde tam olarak kaç tür yaşadığını kesin olarak bilmiyoruz.

Şimdiye kadar yaklaşık olarak 250 bin çok hücreli deniz canlısı listelenmiş durumda. Ancak bu yüksek sayıya rağmen denizlerde yaşayan canlıların neredeyse %91’inin hala bilinmediği düşünülüyor. Tanıdığımız deniz canlılarından bazılarının sıra dışı özellikleri ise ‘kim bilir hiç bilmediğimiz ama inanılmaz özelliklere sahip ne kadar daha canlı var?’ sorusunu sorduruyor. Bu canlılardan biri de ahtapotlar. Peki ahtapotlar hangi özellikleriyle bu kadar ‘özel’ olmayı başardılar? Birlikte göz atalım.

3 santimden 9 metreye: 300’den fazla ahtapot çeşidi var

Ahtapot deyince herkesin gözünün önüne bambaşka bir görüntü gelebilir. Kimimiz dev bir ahtapot hayal ederken kimimiz parmak boyunda minik ahtapotları düşünebiliriz. Bunun sebebi bilinen 300’den fazla ahtapot olması. Üstelik ahtapotların boyutları 3 santimetre ile 9 metre arasında değişebiliyor. İnanılmaz bir aralık…

Ahtapotlar evlerine kapı yapar, evlerini süsler ve yalnız yaşar

Ahtapotların genel olarak yalnız yaşadığını ve çoğunlukla yengeç, karides ve yumuşakçalarla beslendiklerini biliyoruz. Ayrıca bu garip canlılar, ‘evlerinin’ girişlerine taşlar taşıyıp kapı gibi kullanarak içine girdikten sonra kapılarını kapatıp kendilerini koruma altına alıyorlar. Bu özel ve gizli evlerine kapı yapmanın yanında yaşam alanlarını deniz kabuklarıyla ‘süsleme’ davranışı da gösteriyorlar.

Üç kalpleri var ve kanları mavi renkte

Ahtapotların toplamda üç kalpleri var. Bu kalplerden biri tüm vücuda kan pompalamakla görevliyken diğer ikisi de ahtapotların solungaçlarına kan pompalıyor. Ayrıca üç kalpleri olan ahtapotların kanları da kırmızı renkte değil; mavi renkte. Bunun sebebiyse kanlarında hemoglobin isimli demir pigmenti yerine, hemosiyanin isimli bakır pigmentine sahip olmaları.

0,3 saniyede ‘yok olabiliyorlar’ ve çok zehirli türleri var

Ahtapotların büyüleyici özelliklerinden biri de inanılmaz kamuflaj yetenekleri. 0,3 saniyede büyük bir hızla kendilerini kamufle edebilen ahtapotlar, üzerinde bulundukları yerin rengini ve dokusunu adeta kendilerini ‘yok edecek’ seviyede iyi taklit ediyorlar.

Ancak geliştirdikleri tek savunma mekanizması bu değil. Aynı zamanda bazı ahtapot türleri öldürücü derecede zehirli olabiliyor. Bilinen en zehirli ahtapotlardan biri olan mavi halkalı ahtapotlar, aynı anda 26 yetişkini öldürebilecek kadar güçlü bir zehir salgılıyor ve bu zehir siyanürden 10 bin kat daha zehirli.

Alet kullanabiliyorlar ve insanları birbirinden ayırt edebiliyorlar

Ahtapotların etkileyici zekalarına en büyük kanıtlardan biri de alet kullanabiliyor olmaları. Aslında alet kullanma becerisinin yalnızca insanlara, bazı primat türlerine ve kuşlara özgü olduğu biliniyordu. Fakat ahtapotlar bu bilgiyi baştan aşağı değiştiriyor.

Örneğin ahtapotlar etrafta saklanacak bir yer olmadığında etrafta buldukları kabukları birleştirerek kendilerine saklanacak yerler yapabiliyor, akvaryum tankı gibi bir omurgasız bir canlı için oldukça kompleks olabilecek bir yapının filtreleme sistemlerini sökebiliyor ya da hapsedildikleri şişelerin kapaklarını açarak ‘kaçabiliyor’.

Tek seferde yaklaşık 50 bin yumurta bırakıyorlar ve anne ahtapotlar yavrularını korumak için kendi ‘kollarını yiyor’

Ahtapotların ömürleri fazla uzun değil; ortalama 1 – 5 yıl arasında olduğu düşünülüyor. Hatta 6 aylık ömrü olan ahtapotlar da var. Ancak bu kısa ömürlerinde dişi ahtapotlar on binlerce yavru dünyaya getiriyor.

Bir ahtapotun tek seferde ortalama 50 bin yumurtlayabildiğini biliyoruz. Bu yumurtaların çatlaması yaklaşık 40 gün sürüyor. Bu süreçte anne ahtapotların yumurtalarını hem tehlikelere karşı koruması hem de yumurtaların üstünde akıntı oluşturarak ‘havalandırması’ gerekiyor. Bu yoğun mesai yüzünden aç kalan anne ahtapotların kendi kollarını yiyebildiği biliniyor. Ancak bu davranışın hapsedilen ahtapotlarda da görüldüğü; bu yüzden de strese dayalı bir davranış olabileceği düşünülüyor.

Ahtapotların ‘kollarıyla’ ilgili dikkat çeken şey sadece sayısı değil

Ahtapotların sekiz kolları olduğunu biliyoruz. Ancak bu canlıların kollarıyla ilgili esas dikkat çeken şey sayısı değil. Her bir ahtapot kolu beyinden bağımsız hareket ederek karar alabiliyor ve hatta beyinden ayrıldıktan saatler sonra bile tepki vermeye devam edebiliyor. Yani bir nevi ahtapotların kolları da kendi beyinleri varmış gibi davranabiliyor.

Ayrıca yine kollarında bulunan kemoduyusal hücreler sayesinde ahtapotlar kollarıyla yalnızca dokunarak değil tadarak da bilgi topluyor. Bir de ahtapotlar, kopan kollarını yeniden çıkartabiliyor.

Gerçekten de ‘bu dünyadan olmayabilecekleri’ iddia edildi

Ahtapotlar ve büyüleyici özellikleri hakkında geçtiğimiz yıllarda yayınlanan bir makale büyük tartışma yaratmıştı. Bir grup bilim insanı, ahtapotların bu dünyadan olmadığını iddia etti. Teorileri ise ‘uzaylı bir virüsün’ milyonlarca yıl önce bir gök taşı ile dünyaya taşındığı ve ilkel bir mürekkep balığı popülasyonuna ‘bulaşarak’ ahtapotlara dönüşmelerini sağladığı yönünde.

Bu garip iddianın ortaya atılma sebebi ise ahtapotların evrimlerinde ve gen dizilimlerinde bazı noktaların bilinmezlerle dolu olduğu iddiası. Ancak bu makale yayınlandıktan sonra bilim dünyasının neredeyse tamamı bu iddiaları reddetti. Çünkü ahtapotların gen dizilimleri zaten 2015 yılında çözülüp paylaşılmıştı ve evrimlerindeki ‘gizemli’ sıçrayışların o kadar da gizemli olmadığına dair pek çok araştırma yapıldı.

ETİKETLER: , , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.