Yaz aylarının başlamasıyla birlikte bağışıklık ve sağlıklı yaşam anlamında güneşin zararlı etkilerinin daha da arttığını belirten Uzm. Dr. Nilsu …
Yaz aylarının başlamasıyla birlikte bağışıklık ve sağlıklı yaşam anlamında güneşin zararlı etkilerinin daha da arttığını belirten Uzm. Dr. Nilsu Salih, vücuda yararı kadar zararı da olabilen güneşten korunma yöntemlerine dikkat etmek gerektiğinin altını çizdi. Salih, “Güneş ışınları, özellikle D vitaminin sentezlenmesinde, çocukların kemik gelişiminde ve cilt sağlığının iyileşmesinde olumlu etkilere sahiptir ancak ozon tabakasının incelmesi nedeniyle güneş ışınlarının tehlikeli olmaya başladığının unutulmaması gerekir. Bu durumun güneşten uzak kalmak anlamına gelmez, gerekli önlemler alınarak güneşten faydalanmaya devam etmek gerekir” dedi.
Güneş ışığından bilinçli bir şekilde faydalanmak için öncelikle zararlar ve bunlara karşı alınacak önlemler konusunda bilinçli olmanın en temel koşul olduğunu söyleyen Medicana Çamlıca Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Uzm. Dr. Nilsu Salih, “Tüm canlılar için hayat kaynağı olan güneş, bağışıklığın güçlenmesi, kemik sağlığı, vücudun enerji depolaması, vücudun ihtiyacı olan vitaminlere destek sağlaması anlamında büyük faydalarının olmasının yanı sıra dikkatli ve kontrollü bir şekilde faydalanılmadığında sıcak çarpması, cilt yanıkları, kanserojen ışınlara maruz kalmak gibi olumsuz etkilerde neden olabilir. Güneş ışınlarından en iyi şekilde faydalanmak istiyorsanız, öncelikle cilt tipinize ve güneşlenme sürenize uygun yüksek faktörlü bir güneş koruyucu krem kullanmalı, beslenmenize dikkat etmeli ve uygun giysiler giymelisiniz” ifadelerini kullandı.
“DERİLERİ ÇOK AÇIK RENKLİ OLANLAR GÜNEŞ IŞINLARINA KARŞI OLDUKÇA HASSASTIR”
Sağlıklı güneşlenmenin en basit ve zararsız yolunun kısa süreli ve uygun saatlerde güneşe çıkmak olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Nilsu Salih, günlük ortalama 10 dakikalık güneşlenmenin vücut sağlığı ve bağışıklığı için yeterli olduğunu söyledi. Salih, güneş ışınlarının zararlarının deri tipine ve rengine göre değişip değişmeyeceği ile ilgili de şöyle konuştu:
“Cilt tiplerini biz altı kategoriye ayırıyoruz. Açıktan koyuya doğru cilt tipi bir ve iki olarak adlandırdığımız kişiler açık renk gözlü ve sarı saçlı olurlar. Derileri çok açık renkli olanlar güneş ışınlarına karşı oldukça hassastır ve güneşten ciddi anlamda olumsuz olarak etkilenmeleri söz konusudur. Güneş altında belirli süreden fazla kaldıklarında ciddi güneş yanıkları görülür. Bu iki cilt tipine sahip kişilerin bronzlaşma ihtimalleri pek yoktur. Cilt tipi üç olarak adlandırdığımız grup ela ve yeşil gözlü olup, yine açık renk deriye sahip sarışın, kumral olurlar. Güneş altında fazla kaldıklarında yine cilt yanıklarına maruz kalmaları söz konusudur. Ancak uygun güneş kremi ve koruyucu önlemlerle bronzlaşma ihtimalleri vardır. Cilt tipi dört olarak adlandırdığımız grup kahverengi gözlü, koyu renk saçlı esmer tenli olan kişilerdir. Her insan gibi güneşin altında fazla kalmaları deri ve vücut sağlığı anlamında risk taşımaktadır. Bronzlaşabilirler. Cilt tipi beş ve altı olarak belirlenen grup ise zaten Latin ırktan gelirler ve güneşin etkilerinin uzun sürdüğü bölgelerde yaşarlar. Bu nedenle derileri güneşten daha az etkilenir ve güneş altında bulunma süreleri de değişebilir.”
“GÜNEŞ KORUYUCU KREMİNİZİ 2 SAATTE BİR YENİLEMELİSİNİZ”
Her insanın güneşe, güneşlenmeye ihtiyacı olduğunun altını çizen Salih, güneş ışınlarından en etkili şekilde faydalanmanın yollarını da şöyle sıraladı:
“Sanılanın aksine saatlerce güneş altında kalmak değildir. Günde 10 dakika boyunca el, yüz, kol, bacak gibi bölgelerin güneşe açık olması yeterlidir. Güneş ışığının cilt sağlığına faydalarının yanı sıra; D vitamini sentezlenmesi sağlamak, kemik sağlığını geliştirmek, bağışıklık sistemini güçlendirmek, beyin sağlığını korumak, vücuttaki fazla yağın atılmasını sağlamak ve dişleri güçlendirmek gibi önemli faydaları vardır. Güneş, vücutta D vitamini ihtiyacının yüzde 90’ını karşılamaktadır ve D vitamini kemik sağlığı için çok önemlidir. Güneş ışınlarından en iyi şekilde faydalanmak istiyorsanız, öncelikle cilt tipinize ve güneşlenme sürenize uygun yüksek faktörlü bir güneş koruyucu krem kullanmalı, beslenmenize dikkat etmeli ve uygun giysiler giymelisiniz. Güneş ışığından faydalanırken; üzerinizde ince, açık renk, pamuklu giysiler olsa da güneş koruyucu krem kullanmalısınız. Güneşte ve sıcak havada yoğun sıcak ve terlemenin etkisiyle sıcak çarpması yaşamamak için sıvı almalısınız. Etkili bir güneş koruması için güneş koruyucu kreminizi 2 saatte bir yenilemelisiniz. Güneşlenme için sabah 10: 00 ve 10.30, öğleden sonra ise 16.00-17.00 saatleri arasını tercih etmelisiniz. Ultraviyole ışınlarından korunmak için bulutlu havalarda da güneş koruyucu kremler kullanmalısınız. Sıcak çarpmasından ve gözlerinizi güneşten korumak için geniş kenarlı şapka ve güneş gözlüğü kullanmalısınız.
“Yaş grubuna bağlı olarak güneşe çıkma sürelerinde bir farklılık yoktur. Ancak özellikle çocukların hassasiyetleri düşünüldüğünde çok daha dikkatli olunması gerekmektedir. Çünkü bebek ve çocuk ciltleri güneş yanığı açısından çok daha hassas ve korunmasızdır.
“Koruma faktörü içeren güneş kremlerinin korumaya yönelik olumlu etkileri elbette büyüktür ancak tek başına yeterli değildir. Sadece bu kremlerle koruma sağlamak mümkün değildir. Çünkü güneş ışınları sadece açıkta kalan bölgelerimizi değil, vücudumuzun kumaş altında kalan bölgelerini de etkiler. Bu yüzden güneşten korunmayı geniş kenarlı şapka, güneş gözlüğü, pamuklu ve bol kıyafetlerle desteklemek gerekmektedir.”
“KORUYUCU KREMLERİN ZAMAN ZAMAN OLUMSUZ ETKİLERİ GÖRÜLEBİLİR”
Koruyucu kremlerin cilde zaman zaman olumsuz etkilerinin olabileceğini söyleyen Salih, “Kimyasal ve fiziksel koruma sağlayan kremler olarak iki tip krem grubu vardır. Fiziksel koruyuculuk sağlayanlarda kullanılan materyallerin reaksiyon oluşturma riski düşüktür. Fakat kimyasal koruyucularda deride bazı reaksiyonlara sebep olabilirler. Bazı güneş ürünlerinde maalesef parfüm ya da birtakım yan etkisi olan ürünler bulunmaktadır. Onlardan kaçınmak faydalı olacaktır. Piyasada hem fiziksel hem de kimyasal koruyuculuk özelliği taşıyan ultraviolet’nin A ve B (UVA-UVB) kısımlarını engelleyen ürünler vardır. Bunlardan 30 ve 30+ olmak üzere parfüm içermemeleri koşulu ile bir ürün tercihi yapılabilir” şeklinde konuştu.
Güneş lekelerinin çok çeşidi olduğunu da vurgulayan Uzm. Dr. Nilsu Salih, “Her lekenin özelliğine göre tedavi yöntemi belirlenir. Ama hepsinde ortak özellik güneş koruma losyonlarının ve kremlerinin kullanılmasıdır. Bu lekelerin tehlikeli olabileceği unutulmamalıdır ve tedavileri konusunda mutlaka uzman bir hekime başvurulmalıdır. Cildimizi sürekli kontrol etmeli ve olası bir değişimde mutlaka uzman hekime danışmalıyız” dedi.