enflasyonemeklilikötvdövizakpartichpmhp
DOLAR
34,6333
EURO
36,4828
ALTIN
2.930,13
BIST
9.650,20
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
12°C
İstanbul
12°C
Az Bulutlu
Çarşamba Az Bulutlu
12°C
Perşembe Parçalı Bulutlu
14°C
Cuma Parçalı Bulutlu
16°C
Cumartesi Çok Bulutlu
14°C

‘Türkiye yeni ticari olanaklar ararken BRICS önemli bir fırsat olabilir’

Çin, Rusya, Hindistan, Çin, Brezilya’nın İngilizcedeki baş harflerinden oluşan “BRIC” tabiri ilk kez 2001 yılında Goldman Sachs yönetim kurulu …

‘Türkiye yeni ticari olanaklar ararken BRICS önemli bir fırsat olabilir’
25.04.2022
155
A+
A-

Çin, Rusya, Hindistan, Çin, Brezilya’nın İngilizcedeki baş harflerinden oluşan “BRIC” tabiri ilk kez 2001 yılında Goldman Sachs yönetim kurulu başkanı Jim O’Neill tarafından hazırlanan ‘Building Better Global Economic BRICs’ raporunda kullanıldı. Bu tarihten itibaren çeşitli düzeylerde bir araya gelen BRIC ülkeleri, ilk devlet başkanları toplantısını 16 Temmuz 2009’da Rusya’da yaptı. 2010’da Güney Afrika Cumhuriyeti’nin de birliğe katılmasıyla birliğin kısa adı BRICS olarak değiştirildi.

Yüksek büyüme oranları, küresel sistemdeki potansiyel güçleri ve bölgesel dinamiklerle birlikte öne çıkan konumlarıyla ortak özellikle taşıyan BRICS ülkeleri; dünyanın yüzölçümünün dörtte birinden büyük bir alanı kaplıyor, 3 milyarı aşkın insanı (dünya nüfusunun yüzde 40’ı) temsil ediyor ve dünya ekonomisinin yüzde 23’ünden fazlasını oluşturuyor. BRICS ülkeleri Avrupa ve Amerika’nın kontrolündeki sistem yerine daha adil bir uluslararası düzene ulaşmayı hedefliyor. Bu açıdan BRICS ülkelerinin 2050 yılında dünyanın en önde gelen ekonomileri olarak tanımlanması da önem taşıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2018’de BRICS zirvesine katılmıştı

BRICS ülkeleri Türkiye’nin de yakın işbirliği içinde olduğu ülkeler olarak dikkat çekiyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2018’de Johannesburg’da yapılan 10’uncu BRICS Zirvesi’ne katılımı ve aile fotoğrafında yer alması da Türkiye’nin bu birliğe verdiği önemi ortaya koydu.

BRICS ülkeleri 2050 yılı ekonomik öngörüleri içinde dünyanın ilk altı büyük ekonomisi olacağı öngörülürken Türkiye’nin dünyanın ilk on büyük ekonomisinden biri haline geleceği tahminleri BRICS ve Türkiye ilişkileri açısından değer taşıyor.

Dünyanın dedolarizasyon sürecinden geçtiği, neoliberal sıcak para ekonomisinin hızla gerilediği bir dönemde çok taraflılığı öne çıkaran BRICS, Türkiye’nin gelecek hedefleri ile uyuşuyor. Türkiye’nin yerel paralar ile ticaret isteği ve bunu BRICS ülkeleri ile de kurmak istediği daha önce dile getirilmişti. BRICS ülkeleri de yerel para ile ticaret hatta ortak bir para biriminin oluşturulması konusunda adımlar atıyor.

‘Doların hakim olduğu sisteme meydan okuma hem ABD’yi hem de AB’yi endişelendiriyor’

Dünyada yeni bir küresel düzenin tanımladığı bu dönemde Türkiye’nin BRICS ile kuracağı ilişkiyi değerlendiren Dumlupınar Üniversitesi’nden Dr. Barış Adıbelli şunları kaydetti:

“Ukrayna krizinden daha önce Rusya ve Çin yerel para birimleriyle ticareti konuşuyordu. Hatta ortak para birimine doğru da bir gidişat olabilir. Bunun adı ‘Avrasya doları’ olabilir. Bugün zaten Rusya’nın Avrasya Ekonomik Birliği, Çin’in Bir Kuşak Bir Yol projesi var. Türkiye de bu iki yapıyla oldukça ilgileniyor. Türkiye de zaten yerel para birimi ya da yeni bir para birimiyle ticarete sıcak bakıyor. Dolayısıyla AB’nin eurosu gibi önümüzdeki dönemde de Rusya, Çin, Türkiye, Orta Asya devletleri hatta Pakistan, Hindistan arasında yeni bir para birimi ortaya çıkabilir. Belki ileride ortak bir merkez bankası bile kurulabilir. Zaten ABD’nin aslında Rusya ve Çin’e ‘uluslararası sisteme meydan okuyorlar’ şeklindeki eleştirisi bu noktadan geliyor. Doların hakim olduğu sisteme bu ülkelerin meydan okuması hem ABD’yi hem de AB’yi endişelendiriyor.”

‘ABD, krizi uzatarak yeni dünya kurgusunu engelleme adına girişimlerde bulunuyor’

“BRICS artı Türkiye ilk etapta yerel para birimleri ile ticaret yapabilirler ama bunun bir sonraki adımı ortak para birimi kurulmasıdır” diye devam eden Adıbelli, şunları ekledi:

“Rusya tıpkı AB gibi bir bölgesel entegrasyonun yapılmasının daha sağlıklı olacağını düşünüyor. En son Putin’in Çin’e yaptığı ziyarette Büyük Avrasya Ortaklığı diye bir yeni kavram ortaya konuldu. Türkiye de bu kavramdan çok uzak değil. Çünkü Türkiye’nin de temelde bakış açısı aynı. Türkiye de yeni bir dünya düzeninin şekillenmesini istiyor, bunun ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyerek BM’ye kadar olmasını istiyor. Yükselen bir Asya var. Ukrayna’daki operasyon bunu biraz daha hızlandıracaktır ve hiçbir şey bundan öncesi gibi olmayacak. Yeni dünya düzeni bu dinamikler üzerinden gelecek ve bu ABD’de, Avrupa’da değil doğrudan Avrasya’da ortaya çıkacak. Bunu referans noktası da BM’deki oylamalar oldu. Çekimser kalan ülkeler üzerinden Asya, Afrika, Latin Amerika’da bambaşka bir yeni eksen ortaya çıkıyor. Operasyon sonrası dönemde bambaşka bir düzenin ortaya çıkacağını bilen ABD, krizi uzatarak Rusya’yı ve Çin’i daha zor duruma sokup yeni dünya kurgusunu engelleme adına girişimlerde bulunuyor.”

‘BRICS içindeki ülkeler Türkiye için çok yabancı ülkeler değil’

Türkiye’nin ‘Yeniden Asya’ girişimiyle kendi Asya politikasını oluşturmaya başladığını kaydeden Adıbelli, “Yeni dönemde Türkiye yeni ticari olanaklar ararken BRICS de Türkiye için önemli bir fırsat olabilir. Bir Kuşak Bir Yol projesinde Türkiye aktif olarak var, Cumhurbaşkanı Erdoğan Pakistan ziyaretinde Çin-Pakistan ekonomi koridoruna da katılmak istediğini söylemişti. Bunu bir sonraki adımı BRICS’le Türkiye’nin politik söylemsel düzeyde değil de ciddi bir şekilde katılım için ilgilenmesi olabilir. BRICS içindeki ülkeler de Türkiye için çok yabancı ülkeler değil” ifadelerini kullandı.

“Yeni bir dünya düzeni için önce ekonomik düzen kurulmalı onun üzerine siyasi düzeni kurmalısınız” diyerek devam eden Adıbelli, “Ekonomik düzeni kurmadan veya mevcut dünya sisteminin ekonomik yapısına meydan okumadan bunu yapamazsınız. Ekonomik temel de dolar hakimiyetine karşı çıkışla olarak görülüyor. Rusya, Çin ve Türkiye de bunu uzun bir zamandır tartışıyor. Bu da yeni dünya düzenine doğru gidişatı gösteriyor. Önümüzdeki dönemde bunu daha net bir biçimde göreceğiz” ifadelerini de ekledi.

‘Doğu, Batı’ya esas değerin üretim, kıymetli madenler, doğalgaz ve petrol olduğunu öğretiyor’

Ekonomist ve yazar Bartu Soral ise Türkiye’nin öncelikle üretim ekonomisini kurarak ‘oyun kurucu’ rol üstlenmesi gerektiğini belirtiyor. Soral, dünyada ekonomik alanda yaşanan rekabeti şöyle anlattı:

“Dünyayı iki kutba ayırıp değerlendirmek lazım. Nitekim iki kutup arasında bir ekonomik mücadele başladı. Bu aslında son 15 senedir biriken bir gazdı ve bugün artık zamanı geldi. Ukrayna krizi üzerinden ABD ve AB’nin bir kısmına karşı Rusya, Çin, Hindistan, Kuzey Kore ve İran’ın olduğu bir savaş. Dünyada finansal işlemlerden edilen kârlar, üretimden ve reel sektörden edilen kârların kat be kat üstüne çıktı. Finansal işlemlerde 1.27 katrilyon dövizin yüzde 88’i dolar ile yapılan işlemler. Burada doların ne kadar hakim ve rezerv para durumunda olduğunu görüyoruz. Bu 1.27 katrilyonluk döviz işleminin yüzde 49’u Londra’da yüzde 25’i de New York’ta yapılıyor. Yani Anglo-Saksonlar paraya hakim durumda. Dünya ihracat birincisi Çin, en büyük doğalgaz tedarikçisi Rusya, kıymetli madenlerde Rusya’nın büyük bir hakimiyeti var, bu sebeple şunu görüyoruz: Karşılık değeri olmayan paraya Batı hakim. Doğu ise Batı’ya esas değerin üretim, kıymetli madenler, doğalgaz ve petrol olduğunu öğretiyor.”

‘Türkiye’nin her yıl yaklaşık 220 milyar dolar döviz bulması lazım’

“Bu değerlendirmeler karşılığında Türkiye’ye baktığımızda Türkiye’nin her yıl yaklaşık 220 milyar dolar döviz bulması lazım” diye devam eden Soral, “Türk ekonomisi dolara, euroya karnından bağlı hale geldi. Bunu sürdürebilmek için dövize ihtiyaç var. Bu miktar 2002’lerde yıllık 25-30 milyar dolardı, 20 yıl sonra 220 milyarlara geldi. Çünkü Türkiye yanlış para, kamu, maliye, borçlanma politikaları sonucunda dövize, ithalata bağımlı bir ekonomik sisteme oturdu” dedi.

‘Türkiye jeopolitik olarak çok iyi bir noktada’

Türkiye’nin BRICS’e katılmasının getireceği artılar ve eksiler olduğunu ifade eden Soral, şunları söyledi:

“Türkiye’nin bugün mevcut bulunduğu NATO ittifakıyla zaten bir eksiler manzumesi. Türkiye’nin esas sorunu hangi ittifakla yürüyeceği veya nasıl bir ittifak değişikliği yapacağı değil bu düştüğü bataktan nasıl çıkıp tekrar üretim ekonomisine döneceğidir. Türkiye üretim şartlarını bu kadar sönümlendirdiği, ara malların üretiminden 2002’den beri peyderpey çekildiği ve Türkiye’yi ithalat cenneti yaptığı noktada, Türkiye’nin bugün hangi ittifakta kalalım tartışmasından ziyade, bu bataktan nasıl çıkacağını konuşması lazım. Türkiye jeopolitik olarak çok iyi bir noktada ama ekonomik olarak oyun kurucu değil. Üretim ve teknoloji olarak oyun kurucu iktisadi güç olmanız lazım ki BRICS gibi platformlarda ciddi söz sahibi olabilesiniz.”
ETİKETLER: , , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.