Uluslararası Türk Akademisi (TWESCO) Başkanı Darhan Kıdırali, Moğolistan’ın Arkhangai bölgesi Nomgon Ovası’nda TWESCO ve Moğol Bilimler …
Uluslararası Türk Akademisi (TWESCO) Başkanı Darhan Kıdırali, Moğolistan‘ın Arkhangai bölgesi Nomgon Ovası’nda TWESCO ve Moğol Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsü tarafından ortaklaşa yürütülen bilimsel arkeolojik keşif gezisi sırasında İlteriş Kağan’a adanmış ve toplam alanı 2 bin metreden fazla olan külliye ve yazıtının keşfedildiğini bildirdi. Kıdırali, batıdan doğuya doğru oval bir biçimde yer alan külliyenin etrafına hendek kazıldığını ve buradan toprak yığılarak bir kale inşa edildiği söyleyerek, “Külliyenin batı tarafında, delikli taştan bir küp, taştan insan figürleri, iki yavrusu olan aslan heykeli ve iki koyun heykeli bulunmakta ve külliyenin kapısından doğuya doğru 51 adet balbal taşı yan yana dizilmiş durumda” dedi.
ANITIN METNİNDEN “TANRI”, “TÜRK” GİBİ KELİMELER TESPİT EDİLDİ
Külliye içinde bir ibadet yerinin olduğunu kanıtlayan tuğla kalıntıları ve patika üzerine serilen kil bir kaplamanın bulunduğunu ifade eden Kıdırali, “İbadet yerinin önünde yazıtın üst kısmı ve kaplumbağa şeklindeki temeli keşfedilmiştir. Bulunan değerli eserin iki yüzünde 12 satırlık eski Türk yazısı, üçüncü yüzünde ise eski Soğd yazısı bulunmaktadır. Keşfe katılan bilim adamları anıtın metninden ‘Tanrı’, ‘Türk’, ‘Kutluk’, ‘Tümen’ gibi bir dizi kelime tespit etmişlerdir. Bulunan anıt, Türk adının ilk kez geçtiği Göktürk döneminin en eski yazılı anıtı olarak kabul edilmekte. Genel olarak Nomgon külliyesi, tüm özellikleriyle Bilge Kağan ve Kültegin külliyelerine benzer” dedi.
NOMGON KAZILARI İÇİN BİLİMSEL KİTAP HAZIRLANACAK
Kıdırali, Nomgon yazılı anıtın üst tarafında, vücudu ejderha şeklinde iki kurt başının çizilmiş olduğunu söyleyerek, Taspar Kağan, Bilge, Kültegin ve diğer anıtların tepesine de bu tür Kağanlık simgeleri olan ejderha biçimli, kurt başlı şeklin çizildiğini hatırlattı. Nomgon anıtının Orhun anıtları gibi Göktürk devleti için önemli bir anıt olduğunun altını çizen Kıdırali, TWESCO’nun Nomgon kazıları sonuçlarıyla ilgili bilimsel kitap hazırlayacağını ve onun tanıtımını Türk devletlerinin başkentlerinde yapacağını aktardı. Kıdırali, Moğolistan‘daki Göktürk dönemine ait anıtların kazılarının önümüzdeki günlerde de devam edeceğini söyledi.
2019 yılında başlayan Nomgon kazı çalışmalarına Covid-19 salgını nedeniyle iki yıl ara verilmiş, kazı çalışmaları bu yıl Temmuz ayında yeniden başlatılmıştı.
DIŞİŞLERİ’NDEN AÇIKLAMA: ÜÇÜNCÜ ÖNEMLİ KEŞİFTİR
Dışişleri Bakanlığı’ndan, Nur-Sultan’da bulunan ve Kutluk İlteriş Kağan’a ait olduğu değerlendirilen anıt kompleks ile ilgili açıklama yapıldı. Yapılan açıklamada, haberin heyecan ve sevinçle karşılandığı belirtilerek, ” Moğolistan‘la kökü Orta Asya bozkırlarına dayanan ilişkilerimizin önemli boyutlarından birini de tarih ve kültür alanlarındaki işbirliği oluşturmaktadır. Türk Devletleri Teşkilatı’nın bileşenlerinden Nur-Sultan’da yerleşik Türk Akademisi ile Moğolistan Arkeoloji Enstitüsü tarafından Moğolistan’da tarihi Ötüken’in de yer aldığı Nomgon bölgesinde yürütülen çalışmalar sonucunda, İkinci Göktürk Devleti’nin kurucusu Kutluk İlteriş Kağan’a ait olduğu değerlendirilen anıt kompleksinin bulunduğu haberi heyecan ve sevinçle karşılanmıştır. Bu keşif Moğolistan coğrafyasında sırasıyla 1889 ve 1897 yıllarında bulunan Orhun Yazıtları (Kül Tigin ve Bilge Kağan) ile Bilge Tonyukuk Yazıtlarından sonraki üçüncü önemli keşiftir.” ifadeleri kaydedildi.
“TÜRK TARİHİ AÇISINDAN DÖNÜM NOKTASIDIR”
Keşfin, Moğolistan’ın kültürel zenginliğine eklenen önemli bir eser olduğu vurgulanan açıklamanın devamında ise şu ifadelere yer verildi:
“Türk-Moğol işbirliğinin nişanesi olan söz konusu keşif, Türk tarihi açısından önemli bir dönüm noktasıdır ve aynı zamanda Moğolistan’ın kültürel zenginliğine eklenen yeni bir eserdir. Geçtiğimiz ay Van’ın Çaldıran ilçesinde Türk ve Moğol tarihçi ve arkeologlarının ortak çalışmasıyla İlhanlı Hanı Hülegü’nün yazlık sarayının kalıntılarının bulunması da bu işbirliğinin bir başka somut tezahürüdür. Türk tarihi açısından önem taşıyan ve Moğolistan’ın kültürel mirasının bir parçası olan bu eserlerin gün ışığına çıkarılması, korunması ve tanıtılması Türkiye ile Moğolistan arasında en önemli işbirliği alanlarından birisi olmaya devam edecektir. Bu çerçevede anılan arkeolojik çalışmalara yönelik desteğinden ötürü Moğol makamlarına ve çalışmalara katılan tüm bilim insanlarına teşekkür ederiz.”