Türk Tabipler Birliği (TTB) Sağlık Bakanının açıkladığı Bilim Kurulu kararlarını değerlendiren çevrimiçi basın toplantısı düzenledi. TTB Başkanı …
Türk Tabipler Birliği (TTB) Sağlık Bakanının açıkladığı Bilim Kurulu kararlarını değerlendiren çevrimiçi basın toplantısı düzenledi. TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, “Âçıklanan kararları halk sağlığı bakımından kaygıyla karşılıyoruz” derken, Pandemi Çalışma Grubu Üyesi Oğuz Kılınç, “Pandemi gerekçesiyle grev hakkı, müzik yasakları devam ederken virüse serbest dolaşım hakkı verilmesi çok ironik geliyor bana” dedi.
TTB Merkez Konseyi adına açıklama yapan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Bilim Kurulu üyeleri ile birlikte yaptığı açıklama ve alınan kararların daha fazla hastalık ve ölüm habercisi olacağını söyledi.
Açıklanan kararları halk sağlığı bakımından kaygıyla karşıladıklarını belirten Korur, “Bilimsel dayanaktan yoksun, salgının ülkemizde verili gerçekliğiyle bağdaşmayan düzenlemeler… Algı yönetimini merkeze alan tutumun yeni adımı… Bu adım siyasi iradenin salgının başından bu yana halk sağlığını göz ardı eden fakat ekonomik kaygıları önceleyen politikalarının devamıdır” diyerek geçtiğimiz ay Covid-19 resmi ölümlerinin 7 bin 29 kişi olduğunu, geride bıraktığımız Şubat ayının ise son 24 ayın en kötüsü olduğunu ifade etti.
“BİLİMSEL VERİLER KRİTİK ÖNEM TAŞIDIĞINI GÖSTERİYOR”
Aşılanma oranlarının hala toplumsal bağışıklık için gereken düzeyden çok uzakta olduğunu, yönetimin aşılamayı teşvik için gerekli çaba ve kararlılıktan yoksun olduğunu belirten Fincancı “Bilimsel veriler maske, mesafe ve havalandırmanın hala kritik önem taşıdığını gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Fincancı, pozitiflik oranlarının hala çok yüksek olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Semptomu olmayana test yapılmayacağı kararı ve kamusal alanların, toplu yaşam kullanım alanlarının HES kodu dahil hiçbir ön tedbire gerek kalmaksızın kısıtlamalardan azade tutulması hastalık dolaşımının durumumun sürmesi ve artması anlamı taşımaktadır.
Yeterli aşı korumasının dahil olmayan ülkemizde kaç yurttaşımızın önlenebilir nitelikte ölümünün göze alınabildiği yanıtlanmalıdır. Bu koşullarda maskenin bireysel sorumluluğa terk edilmesi ve gerçek dışı bir rehavet yaratılmasını haklı kabul edilebilir bir salgın yönetimine sahip değiliz.
Havalandırma konusunda yapılan açıklamada ise iyi havalandırılan ortamların hangi yolla denetlenebileceği açık değildir.”
“HALK SAĞLIĞI GERİ PLANA İTİLDİ”
Koca’nın açıklaması ile pandeminin 2.yılında yorgunluğunu, yıkımını, zorlu hayat koşullarıyla yaşayan yurttaşların, hekim ve sağlık çalışanlarının yeni bir evreye adım attığını belirten Fincancı şöyle devam etti:
“Bu evre göstermelik söylemlerden dahi vazgeçilerek kamusal sorumluluğun alınmadığı ve halk sağlığının geri plana itildiği salgın yönetiminin salt siyasi öncelik ve tercihlerle belirlendiği bir aşamadır.
Tüm yurttaşlarımızı salgının yeterli kontrolünün sağlanmamış olduğu bilgisiyle uyararak gerek kendisi ve sevdikleri gerek toplumsal bakımdan aşılarını tamamlamaya, maske, mesafe, havalandırma önlemlerinin kritik önemini koruduğu konusunda duyarlı, özenli ve dikkatli olmaya bilime uygun adımların atılması için taleplerini yükseltmeye davet ediyoruz.
Sağlık bakanlığının aldığı kararlar ile yaşam hakkını ihlal ettiğini bir kere daha vurguluyor Bilim Kurulu’nda yer alan üyeleri de mesleki ve kamusal sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz.”
VİRÜSE SERBEST DOLAŞIM
Basın toplantısına katılan Pandemi Çalışma Grubu Üyesi Oğuz Kılınç da, “Virüse serbest dolaşım izni verildi. Pandemi gerekçesiyle grev hakkı, müzik yasakları devam ederken virüse serbest dolaşım hakkı verilmesi çok ironik geliyor bana. İkinci ironik olan şey ise bu açıklamanın yapıldığı toplantıda Bilim Kurulu üyelerinin yüksek koruyuculu maskeyle bu açıklamaya katılmaları söylenenle düşünülenin farklı olduğunu gösteren çok önemli bir fotoğraf. Kendilerinin ikna olmadıkları bir şeyi topluma yaygınlaştırarak nasıl bir kararın altına imza attıklarının sorgulanması gerekiyor. Biz alanda çalışanlar olarak bize çizilen resmi şaşkınlıkla izliyoruz. Çünkü halen virüsten ölen insanlarımız var ve acılarını yaşıyoruz. Kör topalda olsa bu önlemlerle bu ayın sonuna kadar gidilebilse belki sonbahara kadar bir nefes alma fırsatımız olacaktı o fırsatı maalesef kaçırdığımızı söylüyorum” şeklinde konuştu.
“KARARLAR AĞIR BİR YENİLGİ VE PES EDİŞ ANLAMINA GELİYOR”
Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, kararlar bilimsel ölçütlere dayalı bir başarı doğrultusunda alınsaydı sevinebileceklerini fakat mevcut şartlarda kararların “ağır bir yenilgi ve pes ediş” anlamına geldiğini belirtti. İki yılda 300 bine yakın ölüm, ekonomik çöküş, korumasız bırakılan bireyin intihar yönelimi, eğitimsiz dönemler, 65 yaş üstü nüfusun korunmasız bırakılması gibi sorunları sıralayan Davutoğlu Şenol, kırılgan kesimlere ekonomik ve sosyal olarak büyük bir fatura çıkacağını kaydetti. Pandemi ÇalışmaGrubu Üyesi Güçlü Yaman, Türkiye’nin yüksek ölüm sayıları ve düşük aşılama oranları ile bu kararları almasını eleştirirken, Dr. Levent Akyıldız ise Sağlık Bakanı’nın “bireysel sorumluluk safhasına geçiş” vurgusunun kamu otoritesinin kendi yükümlülüğünden kurtulma çabası olduğunu dile getirdi.