enflasyonemeklilikötvdövizakpartichpmhp
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
19°C
İstanbul
19°C
Yağmurlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Çok Bulutlu
11°C
Salı Hafif Yağmurlu
12°C

Sosyal medyada özenti haline geldi… Peki İslam cinsiyet değiştirme hakkında ne diyor?

İlahiyatçı Prof. Dr. Hayrettin Karaman sosyal medyada özelikle fenomen isimler üzerinden algı operasyonlarının malzemesi haline gelen cinsiyet, çifte cinsiyet veya üçüncü cins kavramlarını İslami boyutuyla açıkça kaleme aldı.

Sosyal medyada özenti haline geldi… Peki İslam cinsiyet değiştirme hakkında ne diyor?
04.12.2022
86
A+
A-

Erkek ve kadın kavramları günümüzde internet ve sosyal medyanın gücüyle içleri boşaltılarak “özgürlük” adı altında İslam dışı bir algıyla insanların zihninde ‘Post-truth’ (gerçek-sonrası) bir zeminde yeniden yazılmaya çalışılıyor.

Cinsiyet değiştirmenin sıradan bir olaymış gibi lanse edildiği günümüzde kendisine de sıkça bu konuda soru yöneltilen Yeni Şafak yazarı Prof. Dr. Hayrettin Karaman “Çifte cinsiyet veya üçüncü cins” başlıklı köşesinde İslam’ın bu konuda ne dediğini aktardı.

HUNSÂ VE CİNSİYETLERİNİ DEĞİŞTİRENLERİN DİNÎ DURUMLARI

İşte Prof. Dr. Hayrettin Karaman’ın “Çifte cinsiyet veya üçüncü cins” başlıklı yazısı;

Fıkıh kitaplarımızda “hunsâ” diye bilinen ve kendisinde erkeklik ile dişilik organlarının birlikte bulunduğu veya ikisinin de belirli olarak bulunmadığı kimseler ile cinsiyetlerini değiştirenlerin dinî durumları son zamanlarda sıklıkla sorulmaya başladı. Bu neviden bir soru listesini maddeler halinde cevaplandıracağım:

1. Benim bilgime ve soruşturmalardan aldığım sonuca göre yaratılıştan (biyolojik ve fizyolojik özellikleri itibariyle) kadın olan bir kimse ameliyatla erkek, erkek olan bir kimse de ameliyatla kadın olamıyor; yani bazı organlarını kestirip aldırsa ve bazı organlarında değişiklik yaptırsa da bütün fonksiyonları ve özellikleri ile cinsiyetini değiştiremiyor. Hele hele erkek iken kadına dönüştürülenler asla çocuk sahibi olamıyor, keza kadın iken erkeğe dönüştürülenler de bir kadını hamile bırakamıyor.

BİR ÜÇÜNCÜ İNSAN NEV’İ YARATILMADI

2. Allah Teâlâ Kitabında insanoğlunu erkek veya dişi olarak yarattığını bildiriyor, bu iki özelliği birden taşıyan bir üçüncü insan nev’i yarattığını bildirmiyor. Şu halde fıtraten (yaratılıştan) insan ya erkektir yahut da dişidir. Bu iki cinsiyetin belirleyici organ ve işaretlerini birlikte taşıyanlar, ikisine birden sahip olanlar, bir mânâda fıtrata aykırı, sakat, eksik veya fazlalıklı doğanlar gibidirler. İnsanın iki kulağı, bir burnu, iki ayağı, on parmağı… vardır; bir çocuk bu organlarında bir fazlalık veya eksiklik ile doğarsa bunu “Allah böyle yaratmıştır, demek ki O’nun yaratışına göre bir insan çeşidi de budur” diye karşılamak yerine, sebeplerini keşfederek -veya keşfetmeyi bekleyerek- normal dışı kabul etmek gerekecektir.

NORMALE UYMAYAN ANORMALDİR, DÜZELTİLMESİ GEREKİR

3. Yaratılış itibariyle kadın olan kendini kadın gibi, erkek olan da erkek gibi hisseder. Eğer bu hissediş ve karşı cinse yönelik alakada bir değişiklik, bir terslik varsa yine bunu yaratılışa değil, hastalığa, sakatlığa, irsiyet veya eğitimden gelen bir bozukluğa bağlamak ve tedavisi için çareler aramak gerekir. Çünkü normale uymayan anormaldir, düzeltilmesi gereken bir durumdur.

NORMAL DİŞİ BİR EKSİKLİK, FAZLALIK, ÇİRKİNLİK, ARIZA

4. İslâm, canlı varlıkların yaratılıştan var ve normal olan özelliklerinin, organlarının, şekillerinin değiştirilmesine izin vermemekte, bunu “Allah’ın yaratışını değiştirmeye kalkışma” olarak değerlendirmekte ve lanetlemektedir. Şayet normal dışı bir eksiklik, fazlalık, çirkinlik, arıza var ise bunun düzeltilmesi (bu mânâda estetik ameliyat) caizdir, tedavi olarak kabul edilmektedir. Bu genel hükme ve kurala göre biyolojik ve fizyolojik olarak erkek veya kadın olan bir insanın, sırf kendisini karşı cinsten gördüğü, böyle hissettiği, bu yüzden bunalıma girdiği için ameliyat edilerek karşı cinsin bazı özelliklerine ve organlarına kavuşturulması asla caiz değildir. Bu, tedavi değil, bozmadır. Bu yüzden bunalıma girenler, başka sebeplerle bunalıma girenler gibi erbabı tarafından tedavi edilmelidir. Bir kimse ruh hastalığına tutulduğu için burnunu kurbağa, parmağını akrep zannetse, böyle görüp, böyle hissetse, bu kimseyi tedavi etmek için burnunu veya parmağını kesen bir tabibi ne duydum, ne gördüm, ne de bir yerde okudum!

DOĞUŞTAN ÇİFT CİNSİYET DURUMU

5. Doğuştan iki cinsin de bazı organlarını taşıyan kimselere bakılır; bunlardan hangisi fonksiyonları itibariyle güçlü ve etkili ise kişi o cinsiyette ve o sıfatta kabul edilir. Bu durumda diğer fazlalıklar anormal sayılarak ameliyat yoluyla giderilir ve bu, altıncı parmak, üçüncü ayak gibi anormal bir fazlalık olduğundan giderilmesinde dinî bir sakınca bulunmaz.

6. Gerçekte var olup olmadığını bilmiyorum; eğer her iki organ ve özelliği eşit olarak taşıyan (hunsây-i müşkil) bir insan bulunursa onun psikolojisi, kendini hangi cinsten gördüğü, saydığı, hissettiği esas alınır ve buna göre işlem yapılır; yani dinî bakımdan kendisine böyle davranıldığı gibi tedavi ve ameliyat bakımından da buna göre hareket edilir.

7. Eğer doğuştan her iki cinsin de belirleyici organ ve alametlerini taşımayan (bu çeşit hunsây-i müşkil) bir insana rastlanırsa ona da bir önceki maddede olduğu gibi davranılır; hissi ve eğilimi göz önüne alınır.

8. Günlük hayat, kılık kıyafet, tesettür, haklar ve borçlar… bakımından da hunsâlara yapılacak muamele, yukarıdaki maddelerde açıklanan sonuçlara, işlemlere ve kabullenişlere göre olacaktır.

ALLAH’IN HÜKMÜ, KULLARINA MUAMELESİ

9. Allah Teâlâ’nın bu gibi kullarına muamelesi, şüphesiz adalet, rahmet ve mahabbet çerçevesinde olacaktır; yeter ki, onlar da diğer kullar gibi iradeleri dâhilinde bulunan alanda Allah’a itaat ve kulluktan ayrılmasınlar. Ayrılmaları halinde ise yine muamelenin, normal olup da günah işleyen kullarınkine benzer/denk olması umulur.

KAYNAK: YENİ ŞAFAK – HAYRETTİN KARAMAN
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.