İsveç ve Finlandiya’nın Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından NATO’ya yaptığı başvuru gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Türkiye …
İsveç ve Finlandiya‘nın Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından NATO’ya yaptığı başvuru gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Türkiye, teröre verdikleri destek nedeniyle iki ülkenin de üyeliklerine oylamada “hayır” oyu vereceğini açıklamıştı. Türkiye’nin olumsuz tutumunu değiştirmek için İsveç ve Finlandiya, Ankara’ya heyet gönderdi. İki ülkenin NATO’ya üyelik başvurularına ilişkin istişare toplantısı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşti.
TOPLANTI SONA ERDİ
İlk görüşme Finlandiya ile sonra da İsveç heyeti ile ikili görüşme yapıldı. İkili görüşmelerin ardından ise üçlü görüşmeye geçildi. Görüşmelerin sonra ermesinin ardından Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın açıklamalarda bulundu.
İşte Kalın’ın açıklamalarından satır başları;
Türkiye’nin gündeme getirdiği güvenlik kaygılarını etraflıca ele alma imkanımız oldu. Özellikle NATO güvenlik ittifakıdır. Merkezinde, temelinde güvenliğin olduğu bir ittifaktır. Bu ittifakın temel konusu üyelerinin güvenlik kaygılarının eşit ve adil paylaşımıdır. Üye olacak ülkelerin mevcut üye ülkelerin kaygılarını, endişelerini ortadan kaldıracak, adımları atacak olduğunu ivedilikle ifade ettik.
“TÜRKİYE 1952’DEN BERİ NATO EN ÖNEMLİ ÜYELERİNDEN BİRİDİR”
İsveç yaklaşık 200 yıldır tarafsız olmayı benimsemiş bir ülkenin Ukrayna savaşı sonrasında NATO’ya üye olması önemli bir kırılma noktasıdır. Bizim 1952’den bu yana NATO’nun en önemli üyelerinden biri olduğumuz aşikardır. Türkiye ittifakın bugünü kadar gelmesinde önemli roller oynamıştır.
“TERÖR ÖRGÜTLERİ ARASINDA FARK OLMADIĞI İFADE ETTİK”
Terörün farklı yüzleri, biçimleri, şekilleri, dönüşüm geçirerek karşımıza çıkan çehrelerine karşı bizim kararlılıkla mücadele etmemiz NATO prensiplerini teşkil etmektedir. Özellikle Türkiye’ye karşı PKK, PYD, YPG, DHKP/C, FETÖ gibi terör örgütlerin arasında hiçbir farkın olmadığını açık ve net şekilde ifade ettik.
Yakın döneme kadar ABD’nin kendi yazılı raporlarında PYD ve YPG’nin PKK’nın Suriye kolu olduğu açıkça ifade edildi. Aynı şekilde FETÖ’nün bir terör örgütü olduğunu, 251 insanımızın şehadetine sebep olduğunun altını çizdik.
Beklentimiz terör örgütlerinin oradaki örgütsel, finansal, propagandaya dönük medyadaki varlığına dönük somut adım atılmasına odaklandı. Bununla ilgili hazırladığımız bilgi ve belgeleri muhataplarımıza ilettik.
“TALEPLERİMİZE HİÇBİR CEVAP ALAMADIK”
İsveç’ten 28, Finlandiya’dan 17 iade talebimiz oldu maalesef hiçbir cevap almadık. Bizi ikna edici hiçbir hukuki, adli gerekçelerin olmadığını gördük. Bu konuları da muhataplarımızla etraflı bir şekilde paylaştık. Ayrıca savunma sanayiyle ilgili yaptırımların kaldırılması beklentimizi ifade ettik.
Batılı ülkelerin istihbarat raporlarında PYD, YPG’nın PKK’nın kolu olduğu yazıldı. Uluslararası Af Örgütü, Uluslararası İnsan Hakları Örgütü gibi kuruluşların hazırladığı raporlara bakıldığında bu örgütlerin ne tür savaş suçları işlediği, Kürtlere, Türkmenlere, Araplara karşı ne t ür suçlar işlediğini anlattık. Burada YPG ve PYD’yi aklamak için, onları romantize edercesine bu raporların hasır altı edilmesinin kabul edilemez olduğunu ifade ettik.
SOMUT ADIMLAR İSTENDİ
Türkiye’nin güvenlik kaygıları somut adımlarla, belli takvim çerçevesinde karşılanmadığı takdirde sürecin ilerlemeyeceğini çok açık ve net ifade ettik. Cumhurbaşkanımızın bu sürecin başından itibaren verdiği mesajları, çizdiği çerçeveyi esas alarak muhataplarımıza bu konudaki beklentilerimizin son derece somut olduğunu ifade ettik.
Bu ilgisiz kalabileceğimiz, erteleyebileceğimiz terör tehdidi olmadığını kendileriyle paylaştık. 1999 senesinde NATO üyelik süreciyle ilgili ilkeler açıklanmıştı. Bundan sonra üyelerin, aday ülkelerin nasıl üye olacağına dair prosedürler belirlendi. NATO üye olan ülkelerin tamamının bu kurallara tabi olmak suretiyle NATO’ya üye oldular. Bu kuralların ve prosedürlerin doğru şekilde uygulanması bizim beklentimizdir.
“TÜRKİYE’NİN GÜVENLİK ENDİŞELERİNİN KARŞILANMASI İSTENDİ”
Türkiye’nin güvenlik endişelerinin karşılanmadığı bir ortamda bu sürecin mümkün olmayacağını ifade ettik. Muhataplarımız notlarını aldılar, raporlarını kendi liderliklerine bildirecekler. Önümüzdeki günlerde bu taleplere nasıl cevap vereceklerine dair cevapları aldıktan sonra istişareleri karşılıklı olarak sürdürmeye devam edeceğiz.
Bu ilk toplantı olduğu için özellikle şu tarihte, ortamda, formatta tekrar buluşalım diye odaklanmaktan ziyade temel çerçevenin oturtulmasına odaklandık. Bu toplantıdan günü, saati belirlenmiş bir tarih yahut müzakere metni çıkmadı. Bunu bilerek tercih ettik. Bu mesajı şimdi aldılar. Başkentlerine dönüp bu değerlendirmeleri liderlerine arz ettiklerinden sonra bize yapacakları dönüşle süreci kararlaştıracağız.
“NATO’DAN TEKLİF GELİRSE DEĞERLENDİRİRİZ”
NATO Genel Sekreteri’nin bir görüşü oldu. NATO’dan teklif gelirse değerlendiririz. Bizim NATO zirvesine kadar bizim onu yetiştirelim diye bir zaman baskısı olmadığını ifade edelim. Türkiye’nin güvenlik endişesinin karşısında adım atılmasında kararlıyız.
İlk olarak muhataplarımız sunduğumuz konuları başkentlerine takdim ettikten sonra bize yapacakları dönüşe bağlı olarak sürecin seyrini takip edeceğiz. Bakanlar düzeyinde, liderler düzeyinde başka görüşmeler olabilir. NATO zirvesi öncesinde veya zirvede olabilir. Biraz süreç bundan sonra muhataplarımızın bize geri dönüş yapacağı eylem planı, paketi, önerileri çerçevesinde şekillenecek.
“MÜTTEFİKLERİN BİRBİRLERİNE AMBARGO UYGULAMASINI DOĞRU BULMUYORUZ”
Savunma sanayi ürünlerine dönük yaptırımların kaldırılması yönünde olumlu tavrı gördük. Bu sevindirici bir gelişme. Cumhurbaşkanımızın olağanüstü liderler zirvesinde dile getirdiği ilkeyi tekrar ettik. Müttefiklerin birbirine ambargo uygulamasını doğru bulmuyoruz. Hele ki terör gibi tehditlere karşı mücadele edecekse yaptırımlar asla kabul edilemez, düşmanlarımızı sevindirir. Bu ilkeyi biz prensip olarak ABD veya bize karşı açık ya da kapalı ambargo, kısıtlama, yavaşlatma taktikleri uygulayan müttefiklere prensip olarak ifade etmeye devam edeceğiz.
Türkiye’nin güvenlik endişelerini anladıklarını, adım atmak için irade oluşmaya başladığını ifade ettiler. Bundan sonra ne tür somut atacaklarını göreceğiz. Biz bilgi ve belgelerle PKK’nın PYD ve YPG’nin birbirinden farklı olmadığını ortaya koyduk. Amerika yapıyor diye bu hatayı Avrupa’nın yapması da gerekmiyor. Türkiye’nin siyasi beklentileri ve güvenlik endişeleri karşılayacak şekilde terörle mücadele konsepti geliştirmeleri mümkün. Biz bunları tekrar gündemlerine getirdik, bundan sonra da getirmeye devam edeceğiz. Türkiye’nin güvenlik endişelerinin karşılanmadan herhangi bir ilerleme sözkonusu değildir.