enflasyonemeklilikötvdövizakpartichpmhp
DOLAR
32,2733
EURO
34,8101
ALTIN
2.406,14
BIST
10.302,95
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
22°C
İstanbul
22°C
Açık
Salı Açık
25°C
Çarşamba Az Bulutlu
19°C
Perşembe Yağmurlu
17°C
Cuma Az Bulutlu
16°C
SON DAKİKA
15:28 Selçuklu 2.El Pazarı vatandaşlardan oldukça yoğun ilgi gördü
15:27 Seferihisar sahilleri yaza hazırlanıyor
15:26 İstanbul’un en önemli toplu ulaşım ağlarından olan Metrobüs Sistemi, uluslararası ISO 39001 Yol Trafik Güvenliği Yönetim Sistemi Belgesine layık görüldü
15:25 Ukrayna Antalya konsolosu Oleksandr Voronin Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras’ı ziyaret etti
15:16 100 Yıllık Hasret Büyükşehir İle Sona Eriyor
15:15 Anneleri İçin “Mum” Yaptılar
15:14 Milas Belediye Başkanı Fevzi Topuz, ilçe sakinlerinin sesini daha yakından duymak ve çözüm odaklı bir iletişim platformu oluşturmak amacıyla “Halk Günü” uygulamasını başlattı
15:13 Haymana Belediyesi’nin Borcu 387 Milyon Türk Lirası
15:11 Üç fidan Bayraklı’da anıldı
14:57 Nevşehir Belediye Başkanı Rasim Arı, Belediye Caddesi’ndeki esnaflarla kahvaltıda bir araya geldi
14:40 İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Güney Afrika’nın Cape Town Belediyesi’nden üst düzey heyeti ağırladı
14:39 OPPO, dünya çapında fikri mülkiyet sıralamasında 5 yıldır ilk 10’da
14:26 Efes Antik Kenti’nde başlayan gece müzeciliği uygulamasının hayata geçmesi sebebiyle “Efes Ören Yeri Gece Müzeciliği Lansmanı” düzenlendi
14:20 Milas’ta “Halk Günü” uygulamasını başladı
14:15 Dünyadaki trend teknolojileri kullanıcılarıyla buluşturan Türkiye’nin teknoloji markası Casper, bir ilki daha gerçekleştirdi
14:14 Lüleburgaz’da Gençlik Parkı artık cıvıl cıvıl! “Çocuklar için her hafta dolu dolu etkinlikler”
14:13 Çocuklar trafik konusunda bilinçleniyor
14:08 İzmit’te Hıdırellez coşkusu devam ediyor
14:07 1400 yıllık gelenek: Kakava ateşi bolluk ve bereket getirmesi için yakıldı
14:06 Gıda ile temas eden plastik malzemeler tebliği güncellendi
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Şef Rengim Gökmen: “Türkiye müzikal ilerleme bakımından büyük başarı kazanmıştır”

ANKARA (AA) – Sanat hayatındaki 42. yılında, mezunu olduğu Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nda genç sanatçılar yetiştiren …

Şef Rengim Gökmen: “Türkiye müzikal ilerleme bakımından büyük başarı kazanmıştır”
18.02.2022
183
A+
A-

ANKARA (AA) – Sanat hayatındaki 42. yılında, mezunu olduğu Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nda genç sanatçılar yetiştiren duayen orkestra şefi Prof. Rengim Gökmen, “Bugün Türkiye, müzikal ilerleme bakımından büyük bir başarı kazanmıştır.” dedi.

Üniversite öğrenimini gördüğü ve bugün akademisyenlik yaptığı Ankara Devlet Konservatuvarının Konser Salonu’nda ” Türkiye‘nin Çınarları Fotoğraf Projesi” kapsamında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan 67 yaşındaki usta sanatçı Gökmen, müziğe dair görüşlerini, öğrencilik yıllarını ve yeni müzisyenlere bakış açısını anlattı.

Gökmen, özellikle annesinin opera sanatçısı, babasının da klasik müzik ve operaya düşkün bir tiyatro sanatçısı olması dolayısıyla müziğe yönelme konusunda şanslı olduğunu söyledi.

“İlk yaşlarımdan itibaren annemin evdeki şan derslerini, öğrencileri ile buluşmalarını hiç unutmam. Onların hatta ne yaptığını çok fazla o yaşlarda keşfedememiş olmama karşın, benim ilk müzikal deneyimlerim onlardı. Her ailede böyle değil bu durum.” diyen Gökmen, müziğin yaşamda en fazla kullanılan kavramlardan bir tanesi olduğunu belirtti.

“Müzik insanoğlunun seslerle gelecek nesillere bıraktığı bir miras”

Müziğin iç içe yaşanılan aslında tam anlamıyla iyi irdelenmeyen ve üzerinde çok düşünülmeyen bir kavram olduğunun altını çizen Gökmen, insanoğlunun doğumundan ölümüne kadar müziğin yaşantının her evresinde bir olgu olarak varlığını sürdürdüğünü kaydetti.

Prof. Gökmen, müziğe ve bireylerin müzik zevklerinin nasıl gelişeceğini yönelik şunları söyledi:

“Her müzik sanatsal değildir. Sanatsal yönü nerede başlar, nerede biter bunu iyi irdelemek ve ailelerin, gençlerin bunu sorgulaması önemlidir. Her müziğin yararlı olduğu, matematiksel zekayı çalıştırdığı, çocuklarımızın yaratıcılıklarını geliştirdiği, eğitimde önemli bir unsur olduğu kabul edilmiş bir gerçek. Bu yönüyle müziğin eğitim sistemlerinde yer almasının önemini aileler biliyor. Müzik insanoğlunun seslerle gelecek nesillere bıraktığı bir miras, her türlü müzik öyle ya da böyle. Müzikleri ‘kötülenecek müzikler’ diye ayırt etmem. ‘Daha az gelişmiş, daha çok gelişmiş müzikler’ olarak ayırt edilmesini tercih ederim. Çünkü müzik sadece duygularla yapılan bir iş değildir. Müzik çıkış itibariyle ses olarak fiziksel bir olgudur. Fiziksel olgu, matematiksel hesaplamalarla ortaya çıkan, armoni biliminin zenginleştirdiği çokseslilik dünyasına getirir bizi yüzyıllar sonrasında. Çocukların müzik konusundaki zevklerini geliştirmek son derece önemli. İyi müzik dinleyicisi olabilmek gelişmiş müzikleri dinleyebilecek bir kültür yapısına sahip olabilmek çok önemli bir birey için. Bir insana yalnız gelişmiş müzikleri dinleterek, bu konuda beğenisini geliştirmek mümkün olamaz kanaatimce. Onun bütün alanlardaki beğenisini, dünya ile ilgili algılarını açmadığınız zaman istediğiniz kadar gelişmiş müzik dinletin, o beğenisinin kısır kalacağını düşünürüm. Hiçbir zaman gelişmiş müziklerle buluşmamış ama zihinsel alt yapıyı edinmiş, edebi düşüncesi gelişmiş kişilerde de her zaman iyi müziğe doğru arayış oluşacaktır.”

Toplumların müzikal gelişimlerinin zor olduğunu ve bu gelişimin kolay oluşmadığını belirten Gökmen, müziğin soyut bir sanat dalı olmasından dolayı insanların bunun zevkine ulaşabilmelerinin geç olduğunu ifade etti.

Gökmen, şunları kaydetti:

“Bugün Türkiye müzikal ilerleme bakımından büyük bir başarı kazanmıştır. Atatürk’ün direktifleriyle kurulan 1924’de Musiki Muallim Mektebinin ardından 1936’da Ankara Devlet Konservatuarı, Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası gibi çekirdek sanat kurumlarının kuruluşu çerçevesinde gelişen bugün Türkiye’deki müzikal ve sahne hayatı, Türkiye’nin doğusundaki ülkeler ile kıyas kabul etmeyecek ölçüde son derece ileri ve medeni ülkelere yakındır. Ama daha da farklı olabilir miydi, bazı şeyler olabilirdi. Yurt sathında konservatuvarlarımızın hem nitelik hem nicelik bakımından yaygınlaşabilmesi, özellikle müzik eğitiminin orta okullarda daha etkin bir şekilde kılınması, çocukları ve gençleri bilinçlendirici bir şekilde verilmesi iyi olurdu. Bu konuda adımların atıldığı kuşkusuz. Vardığımız noktayı Türkiye’de yetiştirilen müzisyenler bakımından hiç küçümsemiyorum. Besteciler, orkestra şefleri, solistler, orkestralar bakımından özellikle. Ama sanıyorum daha yapmamız gereken şeyler de var.”

“ADK’nin felsefesi yoksul ülkenin yoksul çocuklarına sanatçı olabilme yollarını açabilmesidir”

Gökmen, ADK’deki eğitiminin ardından yurt dışına devlet bursuyla gittiğini ve eğitiminin ardından San Remo Uluslararası Gino Marinuzzi Şeflik Yarışmasını kazandıktan sonra İtalya ve Almanya’da özellikle opera alanında çok teklif aldığını ama bunları reddederek, ülkesine hizmet edebilme heyecanı ağır bastığı için geri döndüğünü söyledi.

Rengim Gökmen, Türkiye’ye dönmesinin nedenlerini ve konservatuvardaki öğrencilik yıllarını şu cümlelere anlattı:

“Mecburi hizmetim de vardı. Ankara Devlet Konservatuvarı’nda Türk milletinin okuttuğu bir kişiyim. Mecburi hizmeti ödersiniz ama vicdani sorumluluğu ödeyemiyorsunuz. Atatürk’ün direktifleriyle 1936’da kurulmuş olan Ankara Devlet Konservatuarının felsefesi, yoksul ülkenin yoksul çocuklarına sanatçı olabilme yollarını açabilmesidir. Yoksa Türkiye’de de bir orkestra olsun, Türkiye’de de bale olsun diye değil. Bugün mesela Mısır’da, farklı Orta Doğu ülkelerinde de orkestralar var ama bu orkestralarda yabancılar çalıyor. Atatürk’ün başlatmış olduğu bu hareketin temelinde yatan şey, Türk gençleri bu alanlarda etkin olabilsinler ve ulusumuzun sesini dünyaya taşıyabilsinler. Ankara Devlet Konservatuarı’nda biz hep bu inançla yetiştirildik. Bize bir kalıp sabun her hafta, yılda bir takım elbise, her hafta muhasebeden harçlık harcayabileceğimiz kadar kantinde verilirdi. Benim ailemin durumum müsaitti ama çoğu arkadaşımızın ailesi harçlık göndermezdi çocuklarına. Senede bir kere ailesinin yanına, köyüne giden arkadaşlarımız çoktu.”

Türkiye’deki heyecan ve mücadeleyi yurt dışında bulamadığını da vurgulayan Gökmen, anne ve babasının neslinin hayatlarında hiç opera ve tiyatroyu izlemeden, tarif üzerine eser sahnelediklerini, bu heyecan ile Türkiye’de yaşamaktan ve çalışmaktan hep mutlu olduğunu ve heyecan duyduğunu söyledi.

Gökmen, çocukluğundan beri müziğin içinde olduğunu ama 1980’de göreve başladıktan sonraki 42 senenin hızlı geçtiğini belirterek, “İnsanlar genellikle benim 40’ıncı sanat yılım, 50’nci sanat yılım derler. Bana 3’üncü, 5’inci yılım gibi geliyor. Hatta yılları saymayı sevmiyorum. Çünkü öğrenecek çok şeyim var, öğrenci gibi hissediyorum kendimi. Mesleğin eğittiği çok şey var. Ankara Devlet Konservatuvarı hepimizin kişiliğine şekil verdi. Benim kişiliğimi yontan, biçen bir okuldu. Adnan Saygun ve İlhan Baran benim kişiliğimi oluşturan kişilerdendi. Tabii babam Muzaffer Gökmen’in kişiliğim üzerinde de etkisinin çok büyük olduğunu düşünürüm.” ifadelerini kullandı.

“Orkestra şefliği bitmek bilmeyen bir derinlik”

Bugün genç orkestra şeflerini yetiştirdiklerini, onları kendi dönemleri ile kıyaslamayı sevmediğini ifade eden usta sanatçı, çevre koşullarının ve teknolojinin gelişmesinin gençleri hem olumlu hem de olumsuz etkilediğini dile getirdi.

“Evrensel alanda bir iş yapıyoruz. Teknolojinin gelişmesi müzik adına kıymetli. Gençliğimizde bize söylendiğinde inanamayacağımız derecede kolaylıklar var bugün. Orkestra şefliği suyun üzerinden baktığınız zaman o kadar yüzeysel, derinliği olmayan bir şeydir ki. Girdiğiniz zaman o suya bitmek bilmeyen bir derinlik. ‘Nedir ki öğrenilir, 6 ayda öğrenilir’ deniliyor. Bana 60 yıl yetmedi, o kadar derin ki, çok faktörü var. Orkestra şefi olarak müziği öğrenip, karşınızdakine de elde ettirmeniz lazım. Etkileşimi olan bir meslek. İnsan psikolojisini bilmek lazım. Zor ama zorluğu zevkli olmasına yol açıyor.”

“Yeni nesillere yapılan aktarım kadar değerli bir şey yok”

Rengim Gökmen, Ankara Bilim Üniversitesi’nde de müzisyen olmayan gençlerle haftada bir defa buluştuğunu belirterek, yeni orkestra kurma çabaları içinde yer aldığını da söyledi.

Başarılı bir orkestra şefi olmak için kişinin “çok sıcakkanlı olup soğukkanlı gözükebilmesi” gerektiğini dile getiren Gökmen, Franco Ferrera, Hikmet Şimşek, Gürer Aykal’dan çok şey öğrendiğini ifade etti.

Gökmen, sözlerini şöyle sürdürdü:

Müziğe küçük yaşlarda annesi opera sanatçısı Muazzez Gökmen, babası tiyatro sanatçısı Muzaffer Gökmen denetiminde başlayan Rengim Gökmen, piyano ve kompozisyon çalışmalarını Ankara Devlet Konservatuvarı’nda Ferhunde Erkin, Nimet Karatekin, İlhan Baran ve Ahmed Adnan Saygun ile yaptı.

Gökmen, orkestra şefliği öğrenimi için Türk hükümeti tarafından İtalya’ya gönderildi. Önce Roma Santa Cecilia Konservatuvarı, daha sonra Siena’daki Chigiana Akademisi ve Santa Cecilia Yüksek Müzik Akademisi şeflik bölümlerinden Franco Ferrara’nın öğrencisi olarak mezun oldu.

1984-1989 yılları arasında Ankara Devlet Opera ve Balesi Genel Müzik Direktörü, 1992-1995 ve 2007-2014 yılları arasında Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü olarak görev yapan sanatçı, 1991-2006 yılları arasında İzmir Devlet Senfoni Orkestrası Müzik Direktörlüğünün ardından Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının müzik direktörlüğünü yürüttü.

Yasemin Kalyoncuoğlu – Kültür Sanat

Rengim Gökmen, Müzikal, Türkiye, Ankara, Kültür Sanat, Haberler

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.