enflasyonemeklilikötvdövizakpartichpmhp
DOLAR
32,2020
EURO
35,0069
ALTIN
2.504,53
BIST
10.643,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
22°C
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
22°C
Pazartesi Az Bulutlu
22°C
Salı Az Bulutlu
25°C
Çarşamba Az Bulutlu
22°C

Prof. Dr. Yumuk anlattı: ‘Gelecek pandemi’ obezite nasıl önlenir, tedavi yöntemleri nelerdir?

Dünya Obezite Federasyonu’nun yayınladığı Dünya Obezite Atlası’nın bulgularına göre, 2030 yılına kadar dünya çapında, 2010’daki rakamın 2 katına …

Prof. Dr. Yumuk anlattı: ‘Gelecek pandemi’ obezite nasıl önlenir, tedavi yöntemleri nelerdir?
08.03.2022
210
A+
A-

Dünya Obezite Federasyonu’nun yayınladığı Dünya Obezite Atlası’nın bulgularına göre, 2030 yılına kadar dünya çapında, 2010’daki rakamın 2 katına çıkarak, 1 milyar kişinin obez olacağı tahmin ediliyor. ‘Gelecek pandemi’ olarak adlandırılan obeziteden en çok, yetişkinlerin 3’te 1’inden fazlasının etkilendiği Türkiye, Birleşik Krallık ve İrlanda’nın etkilenmesi bekleniyor. Bu rapora göre, dünya genelinde çocukların ve ergenlerin yüzde 13’ünün 2030’a gelindiğinde obeziteden etkilenmiş olacağı tahmin ediliyor.

Dünya Sağlık Örgütü’nün 2018 verilerine göre Türkiye, Avrupa en çok obezin görüldüğü ülke. Türkiye’nin yüzde 32 ile ilk sırada olduğu sıralamada, ülkenin arkasından yüzde 28 ile Malta ve yüzde 27 ile İngiltere geliyor. 4 Mart Dünya Obezite Günü’nde, Türkiye Obezite Araştırma Derneği (TOAD) tarafından düzenlenen Ulusal Obezite Kongresi’nde Prof. Dr. Fırat Bayraktar, Türkiye’de her 10 kişiden 4’ünde fazla kilo olduğuna dikkat çekerek “Türkiye’de en fazla obez sıklığı olan şehir Adana, en az olan şehir ise Erzurum’dur” bilgisini verdi.

Peki, İngitere’de yapılan bir araştırmaya göre, ölüm riskini yüzde 50 artıran obeziteye neler neden oluyor? Tedavi süreci nasıl işliyor ve korunma yolları neler? Sputnik’e TOAD Başkanı Prof. Dr. Volkan Yumuk anlattı.

Obeziteye neler sebep oluyor?

Prof. Dr. Yumuk’a göre, obezitenin pek çok nedeni mevcut. Nedenleri sıralayan Yumuk, şu ifadeleri kullandı:

“Obezitenin tek bir nedeni yok, çok nedeni var. Bugüne kadar diyorduk ki ‘çok yemek yiyoruz, az hareket ediyoruz, kalan yağ olarak depolanıyor’. Bu kadar basit değil. Genetik sebepler var. Bu genetik sebeplerin de yol açtığı biyolojik sebepler var. Hormonlar, biyokimyasal olaylar gibi. Yani, biyolojide bir bozukluk var. Bunun dışında sosyo kültürel, ekonomik, psikolojik nedenler var. Obeziteye sebep olan ana nedenler bu şekilde sıralanabilir.”

Obezite tanısı nasıl konur, hangi tedaviler uygulanabilir?

Tanıda, beden kitle endeksinin en önemli etken olduğunu söyleyen Yumuk “Bunu kilogram cinsinden ağırlığın, metre cinsinden boyun karesine bölünmesiyle elde ediyoruz. Beden kitle endeksi 30 ve üstü çıkana obez diyoruz. 25-30 arasına ise fazla kilolu diyoruz. 18.5-25 arası da normal olarak nitelendiriliyor. Tedavi kısmında beslenme tabii, çok önemli. Kişiye özel düşük kalorili diyetler uygulanıyor. Bizim makro besin dediğimiz yağ, protein, karbonhidrat oranları ayarlanıyor. Ancak, çok düşük kalorili, yani 800 kalori altı, diyetler besleyici özelliği olmadığı için uygulamıyoruz. Tabii, bunların hekim kontrolü altında yapılması gerekiyor. Egzersiz de çok önemli. Aerobik ve direnç egzersizleri yapılmalı, her birinin farklı etkileri mevcut. Ancak bazı hastalarımızda beraber başlamak mümkün olmuyor. Bir de, her ikisinin birlikte yürümesini sağlayacak davranışı değiştirecek bir tedavi de gerekiyor. Bunun için de psikoloğa, koça ihtiyaç var. Tüm bunlarla birlikte bir de ilaç kullandığımız tedavilerimiz var. Bugün Türkiye’de biri hap, diğeri iğne olmak üzere 2 tane ilaç var. Yağ yakımını sağlayan hapı SGK, beden kitle endeksi 40’ın üzerinde olanları karşılıyor. İğne şeklinde olan ise, iştah kesiyor. Hastaya göre ikisinden biri seçiliyor” dedi.

Hangi şartlarda bariatrik cerrahiye başvuruluyor?

Bariatrik cerrahinin ‘son çare’ değil, bir çare yöntemi olduğunu vurgulayan Yumuk, “Şöyle bir yaklaşım var; yaşam tarzı değiştirdik olmadı, ilaç kullandık olmadı, hadi şimdi cerrahiyi deneyelim. Bu yaklaşım yanlış. Biz her tedavi biçimini hastaya göre değerlendirip, hastanın ihtiyacına ve durumuna göre karar veriyoruz. Bir hasta size geldi, beden kitle endeksi 60, yaşı 60, hareket edemiyor, tekerlekli sandalyeye bağlanmış. Şimdi bu hastaya ‘sizi yaşam tarzıyla tedavi edeceğim’ diyemezsiniz. Tabii, beslenme ve egzersiz konusunda eğitim vereceğiz ama bu durumda bariatrik cerrahiyi, yani tüp mide veya bypass, da düşünmek mümkün. Buna da bir multidisipliner bir ekip olarak karar veriyoruz. Bu son çare değil, çare. Beden kitle endeksi 30 olan bir hastada bunu zaten yapmayız. Ameliyat ettiğimiz hastalarda da beslenme ve egzersiz operasyon sonrasında gerekli, yoksa verdiği kiloyu geri alıyor. Çünkü hastalık ömür boyu” diye konuştu.

Obezite nasıl önlenir?

Bu hastalığın kronik olduğuna dikkat çeken Yumuk “Bu hastalığa yakalanmamak için sağlıklı beslenme ve egzersiz yapılması gerekiyor, bunları hayatımıza sokmamız gerekiyor. Biz obeziteyi aynı tip 2 diyabet ve hipertansiyon gibi bir hastalık olarak kabul ediyoruz. Bu kronik yani ömür boyu süren bir hastalık. Bu hastalığın önlenmesindeki çalışmaları Sağlık Bakanlığı organize ediyor, sağlıklı beslenme ve hareketli yaşam ile ilgili eylem planları var. Bunları çeşitli okul, işyerleri, belediyeler gibi kuruluşlar uyguluyor. Etiketlerin içeriğinden tutun, okul kantinlerine kadar birçok alanda birtakım kurallar koyuluyor. Tabii, biz de katkı sağlıyoruz” ifadelerini kullandı.

‘Çocukluk çağındaki obezite Türkiye’de de artıyor, yaşlılarda obezite tedavi edilemez diye bir şey yok’

Türkiye’de çocuklarda da obezitenin görüldüğünü belirten Yumuk, “Çocukluk çağında obezitenin engellenmesi, yetişkinlik çağını da etkiliyor. Hatta anne karnından itibaren bu yaklaşıma başlanması lazım. Çocukluk çağındaki obezite Türkiye’de de artıyor. Bu sebeple yetişkinlikte yaşanan obezite ile beraber görülen diyabet hastalığı da çocuk ve ergenlerde görülmeye başlandı ve artıyor. Sağlıklı gıdalar, sağlıksız olanlardan daha pahalı. Şekerli, gazlı içecekler çocuklara özendiriliyor. Yaşlıda, yani 65 yaş üstünde de obezite tedavi edilmez diye bir şey söz konusu değil. Yaşlandığımızda kas dokusu azalıyor ve yağ dokusu artıyor. Yağ dokusu özellikle karın bölgesinde toplandığında, hastalık yaratıyor. Şeker, kalp ve damar hastalığı, karaciğer yağlanması riski artıyor” dedi.

Yumuk “Obezitesi olan insanların tedavi almakta geciktiğini biliyoruz. Buna toplumun ve sağlık çalışanlarının yaptığı bir ‘damgalama’ neden oluyor. Basın da dahil, toplumun her alanında obez insanlara yönelik aşağılayıcı ve ayrımcılığa neden olan bir dil ve resimler kullanılıyor. Bunların değişmesini istiyoruz” uyarısında da bulundu.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.