Şüphesiz felsefe, insanın gördüğü dünyadan çok daha fazlasını anlama çabasının bir sonucudur. İnsanlığın var olduğu günden beri filozoflar bazı …
Şüphesiz felsefe, insanın gördüğü dünyadan çok daha fazlasını anlama çabasının bir sonucudur. İnsanlığın var olduğu günden beri filozoflar bazı düşünceler ortaya atmışlardır. Bu filozoflardan en bilineni Platon, en bilinen düşüncesi ise Platon’un mağara alegorisidir. Platon’un mağara alegorisi, felsefe ile ilginiz olmasa bile en azından bir kere duymuş olduğunuz benzetmelerle dolu bir hikayedir.
Platon’un mağara alegorisi nedir herkes biliyor olsa da, Platon’un mağara alegorisi bize ne anlatıyor bundan emin olmayabilirsiniz. Çünkü felsefe yalnızca bilmeyi değil, anlamayı ve düşünmeyi de gerektirir. Antik çağlardan beri anlatılan ve günümüz dünyasını bile şekillendirmemize yardımcı olan Platon’un mağara alegorisi nedir, bize ne anlatıyor gelin tüm detaylarıyla inceleyelim.
Platon’un mağara alegorisi nedir?
Platon’un Devlet isimli eserinin yedinci kitabında Sokrates tarafından anlatılan Platon’un mağara alegorisinde bir mağaraya zincirlenmiş üç insandan bahsedilir. Bu insanlar yalnızca mağara duvarını ve birbirlerini görebilirler. Doğuştan beri bu halde olan üç insan, duvarda mağara girişinden yansıyan gölgeleri ve yankı yapan sesleri duymaktadırlar. Yani gerçeklik, onlar için yalnızca gölgeler ve yankı seslerdir.
Derken bu insanlardan biri zincirini çözer ve kendini mağaranın dışına atar. Yoğun ışık yüzünden geçici körlük yaşadıktan sonra gözü alışarak aslında gördükleri şeylerin yalnızca birer gölgeden ve duydukları seslerin yalnızca yankılardan ibaret olduğunu anlar. Bir akarsu kenarına gidince sudaki yansımasını ve gölgesini görmesi ise her şeyi anlamasını sağlar.
Büyük bir hevesle mağaraya dönüp bu durumu anlattığı zaman ise arkadaşları tarafından deli olmakla suçlanır. Onları kurtarmak istediğinde zincirli iki insan onun gibi delirmek istemediklerini söyleyerek mağarada kalmayı sürdürürler. Hatta zincirlerinden kurtulmuş olana saldırmayı bile denerler. Ne kadar anlatırsa anlatsın zincire vurulmuş iki insan bu durumu anlayamaz ve hayatlarını orada sürmeye devam ederler.
Platon’un mağara alegorisindeki benzetmeler:
Platon’un mağara alegorisi bize ne anlatıyor?
İnsanlık, kalabalık gruplar halinde yani toplum olarak yaşamaya başladığı günden beri belirli kurallar belirlemiş ve bu kurallar zaman içinde bazen genişlemiş, bazen daralmıştır. Farklı inançlara göre vahiy yoluyla yaratıcı tarafından gönderilen emirler, toplumsal kurallara eklenerek zaman içinde daha katı ya da daha rahat bir hale gelmiştir. Yani kurallar her zaman vardır.
Birey, toplumla uyum içinde yaşamak istiyorsa belirlenen kurallara uymalıdır. Kurallar çerçevesinde yaşayan birey için tüm gerçeklik, bu çerçeve içinde yaşananlardır. Kurallar çerçevesinin ve toplumun dışında kalan şeyler ise çoğu zaman zaten rahatı yerinde olan bireyin ilgisini çekmez. Ancak bazen istisnalar olabilir.
Bir şekilde toplumdan daha meraklı olan bireyler, toplum ve kuralları dışındaki hayatı da öğrenmek isterler. Ancak içinde yaşadıkları ortamın dışına çıktıkları zaman bocalarlar. Sabırla yoluna devam eden birey, aslında içinde yaşadığı toplumun ve kuralların yalnızca kendi gerçeklikleri olduğunu fark eder. Aslında gerçeklik, onlara öğretilenden çok daha farklıdır.
Elbette artık gerçeği öğrenmiş birey, toplumuna dönüp de aslında içinde yaşadıklarının gerçek olmadığını söyler. Kurallarına katı bir şekilde bağlı olan toplumlar gerçekleri reddeder ve gerçeği söyleyenin başına olmadık şeyler getirir. Kurallarına çok da bağlı olmayan toplumlar ise gerçeği de göz önüne alarak bazı yeni kurallar getirebilirler. Ancak kurallar, her zaman var olacaktır.
Platon, Mağara Alegorisi ile ne anlatmak istedi?
Platon’un mağara alegorisi günümüzden yüzlerce yıl önce ortaya atılmış bir hikayedir. Anlatılmak istenen pek çok kişi için oldukça basit görünür ve bu açıdan bir hikmet hikayesine benzetilir. Zaman içinde Platon’un mağara alegorisi hakkında pek çok inceleme yapılmıştır. Bazıları bu alegorinin harika olduğunu söylemiş, bazıları ise pek çok yanlış bulmuştur.
Zaten felsefenin de amacı tam olarak budur. Platon’un mağara alegorisi bize ne anlatıyor sorusunun aslında bir yanıtı olmamalıdır. Bu soru, pek çok yeni soru doğurmalıdır. Bazı temel incelemeler için Platon’un mağara alegorisindeki benzetmeler ve hikaye, belirli bir çerçeve üzerinden anlatılabilir. Ancak asıl istenen, bu hikayenin bile çerçeveler dışında incelenmesidir.
Ateistler zincir için din, anarşistler zincir için devlet, sosyalistler zincir için kapitalizm, dindarlar zincir için şeytan, çiler zincir için dış güçler diyebilir. Mağarayı evi gibi gören de, hapishane gibi gören de olabilir. Cahillik mutluluktur diyorsanız mağaranın dışı gerçekten sizi delirtebilir. Bazılarına gölgeler yeterken bazıları gölgeyi yaratanın peşine düşebilir. Yani, felsefe işte.
Platon’un mağara alegorisi aslında bize ‘21. yüzyılda neden hala yüzlerce yıl önce yazılmış hikaye üzerine konuşuyorsunuz?’ diye bile soruyor. Belki de kendi yarattığımız mağarada kendimizi zincirledik ve gölgeler o kadar güzel ki ne ışığın peşine düşmek istiyoruz ne de gerçekten bir ışık olup olmadığını merak ediyoruz. Platon düşünmüş, biz hala düşünmeyi düşünüyoruz.
Yüzlerce yıldır felsefe ile ilgilenenlerin en sevdiği hikaye olan Platon’un mağara alegorisi nedir, bize ne anlatıyor gibi merak edilen soruları yanıtladık ve bu benzetmelerle dolu hikaye hakkında biraz düşünmeye çalıştık. Platon’un mağara alegorisi hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.