enflasyonemeklilikötvdövizakpartichpmhp
DOLAR
34,5467
EURO
36,0305
ALTIN
3.003,19
BIST
9.462,92
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
19°C
İstanbul
19°C
Yağmurlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Parçalı Bulutlu
11°C
Pazartesi Çok Bulutlu
10°C
Salı Hafif Yağmurlu
12°C

Osmanlı’da Gericilerin Yıktırdığı Gözlemevinin Hikâyesi

Osmanlı tarihindeki ilk gözlemevi olan ve Türk bilim tarihinde büyük önem taşıyan Takiyüddin’in Gözlemevi(Dar-ü’r Rasad-ül Cedid), 1575 yılında …

Osmanlı’da Gericilerin Yıktırdığı Gözlemevinin Hikâyesi
05.03.2022
211
A+
A-

Osmanlı tarihindeki ilk gözlemevi olan ve Türk bilim tarihinde büyük önem taşıyan Takiyüddin’in Gözlemevi(Dar-ü’r Rasad-ül Cedid), 1575 yılında Osmanlı bilgini Takiyüddin tarafından İstanbul’da Tophane sırtlarında, şimdiki Beyoğlu ya da Galata civarında kurulmuştu.

Bilime önemli katkıları olan bu gözlemevinde birbirinden değerli aydınlar çalıştı fakat birtakım bilim karşıtları yüzünden çalışmalar engellendi ve bu gözlemevi topa tutularak yıkıldı.

Osmanlı’ya katkı veren bilim insanları arasında önemli bir yere sahip olan Takiyüddin, Klasik İslâm astronomisinin son büyük temsilcisiydi.

Takiyüddin ve ekibi

1521-1585 yılları arasında yaşayan Takiyüddin; gökbilimci, mühendis, matematikçi ve mekanik bilimciydi. Pek çok farklı disiplinde engin bilgiye sahip bir kişi olduğu için “hezârfen” olarak kabul ediliyordu. (En meşhur hezârfenlerden biri de Leonardo da Vinci’dir, Takiyüddin’in önemi bu sayede daha iyi anlaşılacaktır.)

Türk kökenli Takiyüddin, ilköğrenimini Mısır’ın sayılı âlimlerinden biri olan babasından aldı. Şam ve Mısır’da iyi bir eğitim alması onun bilimsel kişiliğini ilerletti. 1550’lerde ailesi İstanbul’a göç edince eğitimine burada devam etti. Mısır, Şam ve İstanbul gibi devrin önemli şehirlerinde, iyi hocaların yanında eğitimini tamamlayarak çağının astronomu oldu.

1570’te İstanbul’da bir ekip kurdu, 1574’te ise Osmanlı’nın tek gözlemevi kurulmadan önce çalışmalarını ve gözlemlerini Galata Kulesi’nde yaptı.

Galata Kulesi’nin dış görünüş ve iç görünüş eskizleri

Gözlemevinde, Güneş parametrelerinin hesaplanması için yeni bir metot geliştirdi. Sabit yıldızların enlem ve boylamlarının tespitini yapmak için Ay yerine Venüs’ü, Aldebaran ve Spica Virginis adlı iki yıldızı kullandı.

Takiyüddin, trigonometri alanında önemli işler yapmasıyla da biliniyor. Sinus, kosinus, tanjant ve kotanjantın tanımlarını vermiş, ispatlarını sergilemiş ve cetvellerini hazırladı. Sin 1’in kesin değerini belirleyen ilk matematikçidir.

Günümüzde 61″ olarak hesaplanmış olan Güneş’in apojesini, Takiyüddin ve ekibi 63″ olarak hesaplayarak gerçeğe en yakın sonuçlar vermeyi başardı. Kopernik’in 24″ ve Tycho Brahe’nin 45″ değerleriyle hesaplamış olmaları Takiyüddin ve ekibinin ne kadar iyi olduğunu kanıtlıyor.

Gözlemevindeki yerküre modeli üzerinde çalışan Osmanlı astronomlarından birisi

Ekliptik ile ekvator arasındaki 23° 27’lik açıyı, 1 dakika 40 saniye farkla 23° 28′ 40″ şeklinde bularak o tarihte ilk kez gerçeğe en yakın ve doğru dereceyi hesaplamıştır.

Ayrıca; Ay, Güneş ve gezegenlere ilişkin gözlemler yaptılar ve Satürn, Venüs ve Merkür gezegenleri için enlem tabloları hazırladılar. Gezegenlerin hareketlerindeki düzensizliklerin günümüz değerlerine yakın ölçülerde açıklayan sonuçlar çıkardılar.

Meridyenler arası zamanı ilk defa ölçen; Güneş, Ay ve yıldızların doğuş yerlerini, enlem boylam ve eğim metotlarını ilk defa ortaya koyan yine Takiyüddin’den başkası değildir.

Cep, duvar, masa ve Güneş saatleri üzerine çeşitli tasarımlar yaptılar; aritmetikte kendilerine has bir rakamlama sistemi geliştirdiler.

Takiyüddin’in, kurduğu gözlemevinde yardımcısıyla çalışmasını gösteren tasvir

Altmışlık kesirlerin yerine ondalık kesirleri kullanarak bugün dahi kullanılabilecek astronomi cetvelleri hazırladılar. Astronomi, matematik, mekanik, optik ve tıp konusunda eserler ortaya koydular.

Takiyüddin, bir kitabında ışığın küresel yayılımını anlatırken, yaptığı bir aletten “Uzakta bulunmaları sebebiyle görülemeyen şeyleri gösterebilen bir billûr (mercek).” şeklinde bahsediyor, bunun Batı’da bilinmesinden önce yaptığı teleskop benzeri bir alet olduğu düşünülüyor.

Işığın yansıması ve kırılması sonucu renklerin oluştuğunu açıkça belirten ilk tatmin edici açıklamayı Isaac Newton’dan 200 yıl önce yaptı.

Takiyüddin, buharın mekanik güç ürettiğini de kanıtladı. Yaptığı ilkel buhar motoru, 17. yüzyılda daha güçlü buhar motorlarının keşfine öncülük ederek, dünya çapında elektrik enerjisinin %80’ini üreten modern buhar türbininin ortaya çıkmasını sağladı.

Takiyüddin, mekanik çalar saatin ve yaylı astronomik saatin mucididir. İcat ettiği astronomik saati ise kendi gözlemleri için gözlemevine kurmuştur.

Takiyüddin’in 1580’de yazdığı, astronomik saatin kısa anlatımı.

Bu saat daha önce kullanılan saatlerden daha hassastı ve 16. yüzyılda uygulamalı astronomi alanındaki en önemli icatlardan biri olarak kabul ediliyordu.

Derken 1577 yılı Kasım ayında gökyüzünde bir kuyruklu yıldız göründü. Takiyüddin 40 gün boyunca izlediği bu kuyruklu yıldızın hayra çıkacağını yorumladı.

İstanbul semalarında 1577 yılında görülen kuyruklu yıldızın tasviri

Yaptığı gözlemin ardından Takiyüddin, kuyruklu yıldızın görülmesinin Sultan III. Murad için iyiye işaret olabileceğini ve o esnada süren Osmanlı-İran savaşından galip ayrılabileceğine dair bir yorumda bulundu.

Bu yorumun ardından savaştan istenen sonuç çıkmadı, üstüne bir de veba salgını başladı ve de İstanbul’da deprem oldu. Bazı önemli kimselerin ölümü de bu kuyruklu yıldızın geçişine bağlandı.

Ardı ardına gelen bu olumsuz gelişmelerin sebebinin gözlemevi olduğu öne sürüldü.


Görsel: Takiyüddin ve çalışma arkadaşları, Zatü’l-Halak (Halkalı Küre) isimli alet ile gözlemevinde çalışıyorlar. Zatü’l-Halak, üzerinde bulunulan yerin enlemini ve boylamını belirlemek amacıyla, bir gök cismiyle ufuk düzlemi arasındaki açısal mesafeyi ölçmekte kullanılan optik bir seyir cihazıdır.

Bazı gerici kesimler “Gözlemevinde meleklerin eteklerinin altına bakılıyor” gibi akıl dışı düşünceleri halka yaydı. Dönemin şeyhülislamı, III. Murad’a “Gözlem yapmak uğursuzluktur, gözlemevleri bulundukları ülkeleri felakete sürüklerler. Göklerin gizemini aydınlatmaya saygısızca yeltenmenin korkunç sonuçları herkesçe bilinir. Bu işe girişen hiçbir ülke yoktur ki bayındır iken harap ve devlet teşkilatı yerle bir olmasın.” ifadelerini içeren bir fetva gönderdi.

Bunun üzerine, 22 Ocak 1580’de gözlemevinin yıktırılması emri verildi.

Güneş’in yüksekliğini ve yıldızları gözlemek için kullanılan aletin ipleri kesildi ve bina, içindeki aletlerle birlikte yıkıldı. Böylece gözlemevinin faaliyetleri tamamen sona erdi.

Takiyüddün ve ekibinin harikalar yarattığı gözlemevi, sadece 5 yılda bile bilime çok sayıda hizmette bulundu. Kısacık ömrüne rağmen klasik İslam astronomisinin çalışmalarının üst seviyede ilerlediği bir kurum oldu.

Takiyüddin; bu yıkıma, emeğinin yok oluşuna derin üzüntü duyarak bu olaydan 5 yıl sonra, 1585 yılında vefat etti.

1577’de İstanbul’dan izlenen kuyruklu yıldız ve Takiyüddin

O tıpkı Leonardo da Vinci gibi bir hezârfendi fakat “coğrafya kaderdir” denilen durumun ceremesini çekti. Aynı dönemde yaşadığı rakibi Kepler, hocası Tycho Brahe’nin gözlemlerini kullanarak Kepler yasaları diye bilinen gezegenlerin dönüşleri ile ilgili yasaları keşfetti. Fırsat verilseydi, dünya bugün Kepler’in ismini değil o dönemde onun çok ilerisinde olan Takiyüddin ve ekibinin ismini biliyor olurdu.

841’i Türkçe olmak üzere 414’ü Arapçadan ve 102’si Farsçadan oluşan toplam 1337 eser oluşturan bu değerli bilim insanı ne yazık ki gericiliğe kurban gitti. Bugün Takiyüddin’e ait el yazmalarının bir kısmı Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nde bulunuyor. Takiyüddin’in diğer eserleri ise farklı kütüphanelerin raflarında yer alıyor.

Yeni bir gözlemevi ancak 300 yıl sonra kurulabilmiş olsa da bu kez de 31 Mart ayaklanmasına kurban gitti.

Kaynaklar: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.