Rusya’nın, Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetlerinin talebi üzerine Rus asıllı bölge halkını Ukraynalı neo-Nazilerden korumak adına başlattığı …
Rusya’nın, Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetlerinin talebi üzerine Rus asıllı bölge halkını Ukraynalı neo-Nazilerden korumak adına başlattığı operasyon 70. gününe girmek üzere. Batı medyası tarafından süreç, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 21 Şubat’ta Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetlerinin liderleriyle tanıma ve iş birliği anlaşmalarını imzalaması ile başlıyor gibi lanse ettirilse de bu ‘ayrılıkçı’ bölgede çatışmalar 8 yıldır devam ediyor.
Peki Ukrayna’da iç savaşın başladığı 2014 yılından itibaren Donbass’ta neler yaşandı?
Ukrayna’da Neo-Nazilerin yükselişi
Ukrayna’da 90’lı yıllarda başlayan radikal çilik, ülkede cumhurbaşkanı olarak görev yapan Petro Poroşenko ve Vladimir Zelenski yönetimi döneminde resmi devlet gündeminin ayrılmaz bir parçası haline geldi.
Zaman içinde Ukraynalı etnik üstünlükçülüğün yer ettiği ülkede, anti-semitizm ve Rusofobi fikri ortaya çıkarken, Nazizmin ‘kahramanları’ ve yardımcıları da yüceltildi. Babiy Yar kasabası da dahil olmak üzere Kiev, Jitomir ve Vinnitsa’daki Yahudilerin toplu katliamlarının düzenleyici ve katılımcısı olan, ardından da Nürnberg Duruşmaları’nda yargılanan Andrey Melnik, 130. doğum günü kutlanarak ‘onurlandırılan’ bu Nazilerden sadece biriydi.
Ukrayna’nın yasama organı olan Rada’nın, 2020 yılı 2364 sayılı kararına göre Naziler için dizenlenen diğer kutlamalar ise şöyle:
‘Kahramanlıkları’ müfredata eklenen ve caddelere isimleri verileni Ukraynalı SS subayları
Bununla birlikte Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin yönetiminde, Melnik, Ukrayna’nın resmi kahramanı ilan edilerek tüm etkinlikleri okul müfredatına eklendi. Halbuki Nürnberg Duruşmaları’nda Ukrayna çilerinin liderleri Stepan Bandera, Andrey Melnik Gestapo ve Abwehr ücretli ajan olarak nitelendirilmiş ve ‘çi faşist gruplar’ olarak kayıtlara geçmişti.
Ukrayna hükümetinin Nazi hayranlığı bununla da sınırlı kalmadı. Sembolik caddelerin, önemli meydanların ve tarihi alanların isimleri de Nazi ‘kahramanları’ ile değiştirildi. 2016 yılında Kiev’deki Aleksandr Suvorov Caddesi’nin ismi, Büyük Anavatan Savaşı sırasında Ukrayna ve Beyaz Rusya’daki sivillerin toplu infazlarının düzenleyici ve katılımcısı olan Mihail Pavlenko’nun isim ile değiştirildi. Pavlenko, 30’lu yıllarda, Üçüncü Reich’in himayesinde Ukrayna birimleri oluşturma önerisiyle Adolf Hitler’e başvuruda bulununan, işgal altındaki Sovyet topraklarında Yahudilerin katledilmesine ve sivillere karşı cezai etkinliklere katılan güvenlik taburlarının oluşumuyla uğraşan, SS Galiçya Tümeni faaliyetlerinin koordinatörlerinden biriydi.
Polonya ve İsrail tepki gösterdi
2019’a gelindiğinde Ukraynalı yetkililer tarafından kahramanlaştırılan Nazi işbirlikçileri Bandera ve Roman Şuheviç’in ismi, Kiev’deki Moskova Caddesi ve General Vatutin Caddesi’ne verildi. Yine aynı dönemde OUN liderlerinden biri olan Şuheviç’in bir başka anıtı İvano Frankivsk’te açıldı. Bu olay, Polonya ve İsrail’de tepkilere neden olmuştu. Fakat bu da SS subaylarının isimlerinin bu caddelere verilmesine engel olmadı.
2020’nin başlarında ise Kiev ve Lviv belediye yetkilileri, Nazi suç ortağı Bandera’nın doğum gününü kutlamak için yıllık geleneksel bir kutlama ve yürüyüş düzenleme kararı aldı. Daha önce 2018 senesinde Lviv İl Konseyi, 110. yıldönümü vesilesiyle 2019 yılını Bandera’nın yılı olarak ilan etmişti.
2014’te neler oldu?
21 Kasım 2013‘te dönemin Ukrayna Başbakanı Nikolay Azarov, AB ile ortaklık anlaşması imzalama sürecinin askıya alındığını açıklamasının ardından AB yanlıları Kiev’deki Bağımsızlık Meydanı’na çıkmıştı. Daha sonra Maydan, güvenlik güçleri ile göstericiler arasında yaşanan çatışmaların merkezi haline gelmiş, onlarca kişi hayatını kaybetmişti. Batılı ülkelerce desteklenen bu ayaklanmaya katılanların Nazi yanlısı görüşleri sıklıkla bazına da yansıdı. Bandera ve Melnik’in portreleri her yere yerleştirildi. SS Panzer Tümeni ‘Das Reich’ amblemi altında hareket eden ‘Ukrayna Vatansever Örgütü’, mitinglerde bulunanlar arasında beyaz ırkın egemenliği hakkında materyaller dağıttı. Daha sonra aynı amblemi kullanan Nazi Azov Taburu’nun da temeli oluşturuldu.
Gazeteciler Ukraynalı militanlar tarafından öldürülürken suçlular ceza almadı
2015 yılında Ukrayna ve Rusya’nın dostluğunu savunan gazeteci, yazar ve siyasetçi Oles Buzina öldürüldü. Bundan bir sene sonra da Azov Taburu ilişkin görüşlerini dile getiren ve Ukraynalı yetkililerin eylemlerini aktif olarak eleştiren gazeteci Pavel Şeremet, Kiev’in merkezinde arabasına bomba konularak öldürüldü. Şermet’in katil zanlıları olan Andrey Medvedko ve Denis Polisşuk da ceza almadı. Zelenski yönetimindeki Ukrayna Gazi İşleri Bakanlığı’na bağlı komisyona resmen üye olan iki zanlı, projeleri için devlet fonu almaya devam ediyor.
Bu süreçte Donbass bölgesinde neler yaşandı?
Donbass nüfusu 2014’te gerçekleştirilen darbeye itiraz etti. Donetsk ve Lugansk gibi doğudaki bölgelerinde, ‘Anti-maydan gösterileri’ düzenlenmeye başlandı. Bu gösteriler, Ukrayna Parlamentosu Rada’nın, Rusça’nın da içinde olduğu dillere bölgesel dil statüsü veren yasayı 23 Şubat’ta yürürlükten kaldırmasının ardından alevlendi. 7 Nisan 2014 tarihinde Donetsk İl Konseyi, DHC’nin Egemenlik Bildirgesi ve DHC’nin Devlet Bağımsızlığı Bildirgesi Yasası’nı kabul etti. Aynı hafta içinde kendini Ukrayna Cumhurbaşkanı Vekili ilan eden Aleksandr Turçinov, Donbass halkının kendi kaderini tayin etme arzusunu zorla yok ettiğini duyurdu. Bu da Ukrayna iç savaşının başlangıcı oldu.
2 Mayıs’ta Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Ukrayna Anayasası’nı ihlal ederek Donbass nüfusuna karşı baskı uygulamaya başladı. 11 Mayıs 2014’te Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetlerinin kendi kaderini tayin edilmesine ilişkin referandum yapıldı. Yapılan oylamada DHC’nin bağımsızlığını destekleyenlerin oyu yüzde 89 olarak kayıtlara geçti.
Siviller katledilirken Batı sessiz kaldı
Uluslararası İnsani Hukuk uyarınca askeri faaliyetlere karışmayan sivillere yönelik saldırıların savaş suçu sayılmasına rağmen, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri, darbeden itibaren geçen 8 yıllık zaman içinde düzenli olarak Donbass’taki konut, hastane, klinik, okul, anaokulları ve diğer sivil altyapı tesislerini bombalamaya devam etti.
2014’ten itibaren Donbass bölgesinde Ukraynalı güçler tarafından 5 bin 500 sivilin yaralandığı, 2 bin 600 sivilin de öldürüldüğü kayıtlara geçti. Buna karşın iç savaş boyunca Avrupa ülkelerinden herhangi bir tepki gelmedi.
Minsk Anlaşması Nedir?
2014 biterken Eylül ayında Minsk’te bi raraya gelen Ukrayna, Rusya ve AGİT temsilcileri, Donbass’taki durumun çözümü için masaya oturdu. Donetsk ve Lugansk’ta ateşkesi öngören bir belge olan Minsk Protokolü de böylece imzalanmış oldu. Fakat Ukrayna tarafının bölgeye saldırıları devam etti. Anlaşmadan yaklaşık bir ay sonra Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin bombardımanı altında 10’dan fazla sivil hayatını kaybetti. 2014’te Kasım ayında dönemin Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko, cumhuriyetlerde emeklilik ve maaş ödemelerini tamamen sona erdiren ve Ukrayna’nın tüm devlet kurumlarını o topraklardan çeken bir kararname yayınladı. Bu süreçte Rusya, bölgeye insani yardımlar göndermeye devam etti.
İkinci Minsk Anlaşması
Şubat 2015’te ise ikinci bir Minsk anlaşması imzalanması için Almanya, Fransa, Ukrayna ve Rusya liderleri ile görüşmeler gerçekleştirildi. Daha sonra bu anlaşmalar BM Güvenlik Konseyi’nin özel bir kararıyla onaylandı.
İkinci Minsk Anlaşması’nın maddeleri arasında da şunlar yer aldı:
Fakat bu anlaşma da beklenen etkiyi yaratamadı. Ukrayna tarafının saldırıları altında Donbass halkı kayıplar vermeye devam ederken AGİT’in Özel Misyonu da güvenlik bölgesinde Ukraynalı ağır silahların varlığını tespit etmeye devam ettiği raporları yayınladı. Ademi merkeziyetçiliği amaçlayan anayasa reformu çalışmalarına hiçbir zaman başlanmazken, tam tersine Ukrayna yasama organı, Minsk Anlaşmalarına doğrudan aykırı olan yasaları kabul etmeye devam etti. Hatta öyle ki, Şubat 2022’de konuyla ilgili konuşan Zelenski, Minsk Anlaşmalarına yönelik olumsuz tutumunu doğrudan ifade ederek, “Ben maddelerin tümünden memnun değilim” demişti.
Göz ardı edilen anlaşmaların ardından düzenlenen Donbass operasyonu
Donbass’taki durum Şubat 2022’de tırmandı. Taraflar birbirlerini ateşkesi ihlal etme ve yerleşim yerlerini bombalamakla suçladı. Bu sırada DHC ve LHC’de genel seferberlik ilan edildi ve sivillerin Rusya’ya toplu olarak tahliye edilme süreci başladı.
DHC ve LHC Başkanları Denis Puşilin ve Leonid Paseçnik, Putin’e cumhuriyetlerin bağımsızlığını tanıması, savunma alanında da işbirliği sağlayacak bir dostluk ve işbirliği anlaşması imzalaması için çağrıda bulundu. 21 Şubat’ta olağanüstü bir Güvenlik Konseyi toplantısının ardından Putin, DHC ve LHC’yi tanıyan bir kararname imzaladı. Bundan tam üç gün sonra, 24 Şubat 2022’de Putin, Ukrayna topraklarının Batılı ülkeler tarafından askeri olarak suistimal edilmesi ve Nazilerce bölgenin güvenliğini tehdit etmesi nedeniyle özel bir askeri operasyon yapılacağını duyurdu.