Hükümetin geçtiğimiz aylarda enflasyonu düşüreceği, üretimi ve ihracatı artıracağı beklentisiyle Merkez Bankası faizini düşürmesi piyasaları …
Hükümetin geçtiğimiz aylarda enflasyonu düşüreceği, üretimi ve ihracatı artıracağı beklentisiyle Merkez Bankası faizini düşürmesi piyasaları olumsuz etkilemişti. Son iki ayda ise Merkez Bankası politika faizini yüzde 14’te sabit tuttu. Merkez Bankası faiz kararı 17 Mart günü saat 14:00’da açıklanacak.
Merkez Bankası Eylül, ekim, kasım ve aralık aylarında toplam 500 baz puan indirmiş, euro ve dolar rekor üstüne rekor kırmıştı. 2021 yılı Eylül ayında faiz indirimlerine başlayan TCMB, yıl sonuna kadar faizi 500 baz puan indirmişti. Bu dönemde dolar/TL 8,30’dan 18,36’ya kadar yükseldikten sonra rezerv satışı ve kur korumalı mevduatla 13,50 civarında dengelendi. Faiz indirimleri öncesinde ağustosta yüzde 19,25 olan enflasyon da hızla artarak ocakta yüzde 48,7 ile 20 yılın zirvesine yükselmişti.
MERKEZ BANKASI FAİZ KARARI NE ZAMAN AÇIKLANACAK?
Merkez Bankası faiz kararı 17 Mart Perşembe günü saat 14:00’da açıklanacak.
FAİZ İNDİRİMİNİN MALİYETİ AĞIR OLDU
Ziraat Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı ve Başkent Üniversitesi Uluslararası Finans ve Bankacılık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şenol Babuşcu, faiz indiriminin ülke ekonomisine ve vatandaşın cebine nasıl yansıdığını resmi verilerle ortaya koydu.
Prof. Babuşcu’nun tespitlerine göre, hükümetin Merkez Bankası faizlerini talimatla indirmesinin ardından Türkiye’nin uluslararası piyasalardaki risk primi arttı, kur yükseldi, zam yağmuru başladı, enflasyon iki katını aştı. Halk hayat pahalılığını çok daha derinden hissederken devlet de daha yüksek faizlerle borçlanmak zorunda kaldı. Prof. Şenol Babuşcu, faiz indiriminin başladığı geçen eylül ayından bugüne 5 aylık dönemde ekonominin kritik göstergelerinde yaşanan değişimi devletin resmi verileri üzerinden tabloya döktü.
FAİZ YÜKÜ FIRLADI
Babuşcu’nun tespitlerine göre, 5 ayda ülkenin uluslararası kredi riski primi 380’den 540’a fırladı. Borçlanmayı daha maliyetli hale getiren bu gösterge değişimiyle birlikte Hazine’nin 10 yıl vadeli borçlanma tahvilinin faizi yüzde 18’den yüzde 21.9’a, 5 yıllık Eurobond faiz yükü yüzde 5.62’den yüzde 7.27’ye çıktı. Dolar kuru 8.40’tan 18 lira seviyelerine kadar çıktıktan sonra kur garantili TL mevduat verilerek 13.65 TL seviyelerine ancak çekilebildi. İhtiyaç kredisi faizleri yaklaşık 7 puan artarken Merkez Bankası rezervleri eksi 37.3 milyar dolardan eksi 50.2 milyar dolara kadar düştü.
KADRO DEĞİŞİKLİĞİ KÖTÜ GİDİŞATI FRENLEYEMEDİ
Merkez Bankası başkanlarıyla ekonomi bakanlarını sık sık değiştirmesine rağmen ekonomideki kötü gidişi frenleyemeyen hükümet geçen eylül ayında radikal bir kararla, ‘Faiz neden, enflasyon sonuçtur’ tezini ortaya attı. Hemen ardından da Merkez Bankası faizini önce yüzde 19’dan yüzde 18’e ardından da seri indirimlerle yüzde 14’e çekti. Faiz indirimiyle birlikte ekonomideki dengeler hızla bozulmaya başladı. Kur fırladı, iğneden ipliğe her şeye ardı arkası kesilmeyen zam sağanağı başladı.