Erkeklerin akademik kariyer yapmakta ve bilimsel alanlarda başarılı olduğuna dair temelsiz inanç son zamanlarda giderek azalmaya başlamış durumda …
Erkeklerin akademik kariyer yapmakta ve bilimsel alanlarda başarılı olduğuna dair temelsiz inanç son zamanlarda giderek azalmaya başlamış durumda. Ancak bu hep böyle değildi. Çok da uzak olmayan bir geçmişte bile halen daha kadınların eğitim hakkı yoktu. Bu gerçeği göz ardı ederek erkeklerin tarih boyunca daha fazla bilimsel gelişmeye imza attığını ve bu sebeple bilimsel alanlarda daha ‘parlak’ olduğunun savunan ciddi bir kesim bulunuyor. Küçük kız çocuklarının bu tarz klişelere henüz eğitim hayatlarının başındayken maruz kalmasının ise çok yıpratıcı sonuçları olabiliyor.
Science Advances dergisinde yayımlanan ve dünya çapında 500 bin öğrenciyi kapsayan toplumsal cinsiyet klişeleri üzerine yapılan yeni bir araştırmaya göre kız çocuklar akademik başarısızlığın ardındaki sebebin ‘yeteneksiz olmak’ olduğuna erkelere kıyasla daha fazla inanıyor. Bu tür cinsiyet temelli klişeler daha önce defalarca kez araştırılmış ve yıkılmış olsa da yeni araştırma, çok geniş bir alanı kapsaması açısından ülkeler arası karşılaştırma yapmayı da mümkün kılıyor.
Kızlar başarısız olduklarında bunun sebebinin ‘yeteneksiz olmaları’ olduğuna inanıyor
15 yaşındaki öğrencilerin matematik, okuma ve fen bilimlerindeki bilgi ve becerileri hakkında daha fazla bilgi edinmek için her üç yılda bir yürütülen ve “Başarısız olduğumda, yeterli yeteneğe sahip olmayabileceğimden korkuyorum” cümlesini içeren 2018 Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) anketinden elde edilen verilere dayanan araştırmada incelenen 72 ülkenin 71’inde, iki cinsiyet arasındaki performans eşit olmasına rağmen kızların başarısızlıklarını ‘yeteneksizliğe’ bağlamaya daha meyilli olduğu ortaya çıktı. Araştırmada erkelerin başarısızlıkları için daha çok ‘dış etkenleri’ suçlaması dikkat çekerken, ülkeler arasındaki tek istisna ise Suudi Arabistan oldu.
Tuhaftır ki araştırmada, beklenenin aksine bu farkın en belirgin olduğu ülkelerin varlıklı, gelişmiş ve ‘eşitlikçi’ ülkeler olduğu ortaya çıktı. Araştırmaya göre Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nde (OECD) bulunan zengin ülkelerdeki kızların yüzde 61’i başarısızlıklarının yeteneklerinin olmasından kaynaklandığını düşünürken, bu oranın yüzde 14’lük bir farkla erkelerde yüzde 47 olduğu tespit edildi. OECD’de de bulunmayan ülkelerde ise bu fark sadece yüzde 8’di. Öte yandan farkın, ortalama performansa sahip öğrencilerle karşılaştırıldığında, daha yüksek performans gösteren öğrenciler arasında daha büyük olması da araştırmanın dikkat çekici sonuçlarından birisiydi.
Gelişen ülkelerde cinsiyet eşitsizliği ortadan kalmaktansa ‘yeniden yapılanıyor’
Bu sözü geçen cinsiyetler arası algı, kişinin kendine güvenmesi ve erkeklerin bilim ve matematik okumaya daha yatkın olması arasındaki bağlantı gibi konularda daha önce de gözlemlenmişti. Bu paradoks için kesin bir açıklamaları olmadığını belirten çalışmanın ortak yazarlarından CNRS ve Paris Ekonomi Okulu’ndan Thomas Breda, bunun ülkeler geliştikçe cinsiyet eşitsizliğinin aslında ortadan kalmadığının, sadece yeniden yapılandırıldıklarının bir kanıtı olduğunu ifade ediyor.
Bir hipoteze göre daha fazla düşünce özgürlüğü ortamına sunan ülkeler, kişilerin eski klişelere geri dönmesi için daha fazla olanak sağlıyor. Ayrıca bu ülkelerde kişilerin bireysel başarıya daha fazla odaklı olması, yetenek kavramına daha fazla önem verilmesine de sebep oluyor. Buna karşılık yeteneğe daha fazla değer veren toplumlar ise insanların klişeleri uygulamasına daha az olanak tanıyor.
Araştırma ayrıca, daha az yetenekli olma fikri ile PISA araştırmasının bir parçası olarak incelenen diğer üç gösterge arasında da güçlü bir ilişki olduğunu ortaya koyuyor. Buna göre kızlar erkeklere kıyasla ne kadar az yetenekli olduklarına inandıklarında kendilerine olan güvenleri de azalıyor. Bunun bir sonucu olarak rekabetten daha az zevk alır hale gelmeleriyle de kızlar, bilgi ve iletişim teknolojisi gibi erkek egemen mesleklerde çalışmak için daha az istekli oluyor. Bu üç gösterge genellikle, kadınların en yüksek pozisyonlara erişmesini engelleyen ‘cam tavanın’ varlığına katkıda bulunabilecek nedenler olarak gösteriliyor.
Makalenin sonuçlarını değerlendiren yazarlar, cam tavanın ortadan kalkma olasılığının, ülkeler geliştikçe veya daha fazla cinsiyet eşitliği sağlandıkça daha düşük olduğunu ifade ediyor. Bu duruma bir çözüm olarak ise “Doğuştan gelen yetenek açısından düşünmeyi bırakın,” şeklinde kaydeden Breda, “Başarı, deneme yanılma yoluyla öğrenmekten gelir. Saf yetenek kavramını bozarsak, kızların erkeklerden daha az doğal yetenekle donatıldığı fikrini de bozarız” ifadelerini kullanıyor.