Dünya üzerindeki pek çok insan topluluğunun binlerce yıl boyunca garip ‘gelenekleri’ oldu. Ölüleri mumyalamak, tanrılara insan kurban edip …
Dünya üzerindeki pek çok insan topluluğunun binlerce yıl boyunca garip ‘gelenekleri’ oldu. Ölüleri mumyalamak, tanrılara insan kurban edip kanlarını toprağa akıtmak gibi… Bu türden oldukça enteresan ve kan donduran bir gelenek de bir Amazon kabilesi olan Jivaroların ‘kafatası küçültme’ geleneği.
Jivarolar, Amazon ormanlarında yaşayan yerli bir halk. Onları diğer yüzlerce yerli kabileden ayıran özellikleri ise kafatası küçültme gelenekleri. Bu ürkütücü gelenekleri sebebiyle genellikle vahşi ve cani gibi kelimelerle anılsalar da, Jivarolar da herhangi bir inanç ya da düşünce sebebiyle herhangi bir canlıyı öldüren ya da savaşan bir toplum kadar ‘vahşiler’, fazlası değil…
Peki kim bu Jivarolar?
Jivarolar Peru ile Ekvador arasında Marañón nehri bölgesinde yaşıyorlar. Geleneksel yaşam tarzları ilkel silahlarla avlanma ve ‘bahçecilik’ diyebileceğimiz, yine ilkel boyutta bir tarımdan oluşuyor.
Amazon ormanlarında kendi hallerinde yaşamaya çalışan bu kabilenin inançlarına göre her canlı ve cansız varlık, gözle görülmeyen özel ruhlara sahip. Yalnız bu ruhlar doğuştan itibaren var olmuyor; geleneksel bazı yollarla sonradan ediniliyor.
Ayrıca bir kişi 4-5 yıl boyunca aynı ruhla devam ederse, ruhun geceleri sahibi uykudayken ormanda dolaşmaya çıkıp sahibini bırakması gibi bir durum yaşandığına inanılıyor. Ruh ormanda gezerken başka bir Jivaro’nun onu bulup sahiplenebileceği düşünülüyor. Bu yüzden de Jivarolar birkaç yılda bir yeni bir ruh ediniyor.
Jivarolar insanların kafalarını neden kesip küçülterek bir kolye gibi yanlarında taşıyorlar?
Jivaroların bahsi geçen ruhları ‘geleneksel’ bazı yöntemlerle edindiklerini söylemiştik. İşte bu geleneksel yöntem ne yazık ki ‘öldürmek’. Öldürdüklerinde kazandıkları ruh, inançlarına göre onlara güç getirir.
Sonrasında da birkaç yılda bir, ruhsuz kalmamak ve güçlerini tazelemek için yeniden öldürüyorlar… Bu toplumsal gelenek, sürekli öldürme üzerine kurulu ve bunun son derece normal karşılandığı bir sisteme dönüşüyor ve böyle devam ediyor.
Aslında bir güç göstergesi ya da kaynağı olarak öldürmek ve bunu sergilemek sadece Jivarolara ait bir gelenek değil. Hatta aksine, neredeyse her toplumun geçmişinde benzer uygulamalar var diyebiliriz.
Jivaroları özel kılan ise öldürdükleri insanların kafataslarına yaptıkları ‘küçültme’ işlemi. Gelin bu işlemin detaylarına da göz atalım
Jivarolar öldürdükleri kişilerin kafalarını kesiyorlar. Kestikten sonra kafataslarının içini boşaltıp kemikleri ayırarak sıcak kum ve taş doldurup kaynatıyorlar. Böylece küçültme işlemi başlıyor. Sonrasında kaynatılıp küçültülen kafatasları Jivaroların yaşadıkları bölgeye özel bitkilerden elde edilen bir karışıma bulanıyor. Ardından da ağızları, zaman zaman da gözleri dikilerek kurutuluyor.
Jivarolar bu kafataslarını güçlerinin göstergesi olarak yanlarında taşıyorlar. Ayrıca öldürdükçe ‘kazandıkları’ ruhların kendilerini hastalıklardan ve ölümden koruduğuna da inanıyorlar. Erkek Jivarolar, genelde ergenliğe girişlerinden itibaren öldürmeye ve ruh kazanmaya başlıyorlar.
Türkiye’de Jivarolar tarafından ‘küçültülmüş’ kafataslarının ne işi var?
Geçtiğimiz senenin sonunda Türkiye sınırlarında dört tane kafatası ele geçirildi. Jivarolara özgü, dünyada başka eşi bulunmayan ‘küçültmeye’ maruz kalmış bu kafataslarının Türkiye’de ne işi var?
Hemen cevaplayalım. Jivaroların bu günümüzde ‘vahşi’ ‘canice’ olarak anılan yöntemi, ne yazık ki onbinlerce dolar karşılığında alınan ve satılan bir ticaret ürününe dönüşmüş durumda. Türkiye’de ele geçirilen ve en az 500 yıllık olduğu düşünülen kafatasları, Aliağa’da düzenlenen bir operasyonla ‘tarihi eser kaçakçılarına’ düzenlenen baskında ele geçirildi.
Dünyanın pek çok bölgesinde, bu ilkel geleneğin ‘eserleri’ halen daha ‘koleksiyonerlerin’ gizli odalarına girmek için pazarlanırken, bir yandan da günümüzde onbinlerce dolara satılmak için ‘üretilen’ küçültülmüş kafatasları olduğu, bunların da Amazonlarda yaşanan ‘faili meçhul cinayetlerle’ bağlantılı olduğu iddia ediliyor. Ancak bu iddiaları doğrulayacak herhangi bir veri bulunmuyor.
Coşkun Aral, yıllar önce Jivaro kabilesine yaptığı ürkütücü yolculuğu bir videosunda anlatmıştı;