enflasyonemeklilikötvdövizakpartichpmhp
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Çok Bulutlu
10°C
İstanbul
10°C
Çok Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
11°C
Salı Parçalı Bulutlu
11°C
Çarşamba Az Bulutlu
13°C
Perşembe Az Bulutlu
15°C

İzleyiciler artık içerik ve teknik kalitenin yüksek olmasını istiyor

Kanal7 Medya Grubu Yönetim Danışmanı Muzaffer Şafak, gelişen teknolojinin televizyon ve radyo yayıncılığına etkisine ilişkin dikkat çeken bir …

İzleyiciler artık içerik ve teknik kalitenin yüksek olmasını istiyor
15.08.2022
92
A+
A-

Kanal7 Medya Grubu Yönetim Danışmanı Muzaffer Şafak, gelişen teknolojinin televizyon ve radyo yayıncılığına etkisine ilişkin dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

İşte Şafak’ın o yazısı;

Günümüzde gelişen teknolojilerin baş döndürücü hızı, tüketim ve üretimin dizginlenemeyen ivmesi nedeniyle hep ve enlerin öne geçmesiyle insanlar sanıyoruz mutluluktan adım adım uzaklaşıyorlar.

Teknoloji, özellikle yayıncılık ve diğer mecralarındaki yeni ve ilginç buluşlarıyla hız kesmeden devam ediyor. Elbette bunu belirleyen ve lokomotif etki yapan, dilimize pelesenk olan Z kuşağı gerçekleştirmektedir.

Gerçekten de bu jenerasyonun  her alanda belirleyici ,değiştirici ve planlayıcı etkisi her alanda ve  her geçen gün artmaktadır.

Televizyon yayıncılığına dönersek elbette bu sektörü de eleştirmeliyiz, tek kaygının raiting uğruna, biteviyelik, benzer programların sürekli tekrarı, haber programlarının her kanalda ayni olması, hitap, içerik kıtlığı, reklamların senkronize başlaması, ayni anda yayınlanması, her kanalda  sabah kuşağı kadın programları yayınlanması da  ne yazık ki izleyicinin bunları talep etmediği anlaşılıyor. Tuhaf olan ise herkesin bundan şikayetçi olmasına rağmen bu tür programların devam etmesi.

Peki tüm bunlar olurken, özellikle televizyon yayıncılığında gelişme ve teknik ilerlemeler ne düzeyde ? hangi iyileştirmeler yapıldı? HD yayınların başlamasından  bu yana  Türk Televizyon yayıncılığında yayın  çözünürlüğün arttırılması konusunda bir gelişme oldu mu? Elbette hayır, hatta pandeminin de etkisiyle yayın kuruluşları teknik altyapılarında iyileştirme yada köklü düzenleme yapamamışlardır.

Ancak, ülkemizde uzun bir süredir satılmakta olan Televizyon alıcı panellerinin neredeyse % 90’ı  4K ve HBBTV özellikli olmasına rağmen yayın kuruluşları neden HD yayınlarını  hala sürdürüyor? Televizyon panel ekran boyutlarının 40 inch ve üzerine çıkması, duvardan duvara panellerin kullanılmaya başlamasıyla Standart Defination (SD) yayınların hala devam etmesi  de çelişki gibi görülmektedir. SD yayınların büyük ekranlarda  izlenmesi görüntü kalitesi sorunu nedeniyle tercih edilmemektedir. Bu olumsuzluğa rağmen hala majör kanallar tarafından bu format devam ettirtilmektedir.  

Diğer bir soru ise, 4K yayınlar, neden TV panellerinin büyük bir kısmını bu yayını alacak özellikte olmasına rağmen ülkemizde 4K yayınlar başlayamıyor?  8K çözünürlüklü yayınların ise yıllar öncesinde gelişmiş ülkelerde başladığını biliyoruz.

İzleyici, diğer ülkeleri ve  teknolojik  gelişmeleri yakından takip ediyor. Nerede ne  iyi, faydalı, verimli ,kaliteli ve ekonomik ne varsa biliyor ve talep ediyor.

Faydacılık , yeni nesille birlikte önceki nesiller üzerinde de etki yaratmaya başlamıştır.   İzleyici ve dinleyici  İnternet yayınlarında olduğu gibi edilgen olmaktan çok etken ve interaktif   olmak istiyor ,klasik Televizyon iletim  tekniği  ile interaktivite mümkün değil. Ancak, ülkemizde 2 milyon adede ulaşan HBBTV panel sayılarının daha da artmasıyla izleyici yakında  bu konfora ve imkana da kavuşmuş olacak.

Teknolojinin ve  anında bilgiye ulaşmanın etkisiyle Kül yutmayan ve eldeki ile yetinmeyen yeni bir kuşak yetişiyor..  Sosyologlarla birlikte yayın kuruluşları da  derinlemesine bu gerçeği incelemeli. Bu kuşak her alanda olduğu gibi  özellikle yayın alanında da belirleyici olacağı anlaşılmaktadır.

Yayın içeriklerinde de benzer değişimlerin etkilerini yakında göreceğiz.  Güncel olan ve habercilerin de diline yerleşen, kartların yeniden karılması metoforu televizyon ve radyo yayıncılığı için de uygulanmalı ve dikkate alınmalıdır.

İzleyici her geçen gün klasik haber kanallarından uzaklaşıyor. Ekranlarda neredeyse her gün, siyasi, ekonomik ve politik benzer konular, benzer konuşmacılar  ve  konuşmacılar gibi davranan ve  konuklarını raiting uğruna kızıştıran, insicamlarını etkileyen, konuşmaları bölen, tansiyonu isteyerek yükselten, konuklarından çok kendi düşüncelerini anlatmaya çalışan dersini pek çalışmamış Moderatörleri! izleyici artık pek de önemsemiyor. Bu tür yayınlardan, çok sayıda izleyici olumsuz etkilenmektedir. Yayın kuruluşları ve yöneticileri dil kullanımı, diksiyon, anlatma tekniklerini hayata geçirmelidir.

Ancak, çok sayıda haber kanalı bu yöntemleri bıkmadan biteviye tekrar ediyor. Aslında bu alanda profesyonel örnekler hayli çok, incelendiğinde; David Rubinstein, Walter Cronkite ve diğer  benzerlerinde olduğu gibi,  konusuna hakim, doğaçlama yapmaktan kaçınan, sistematik, ufuk açan, analitik, fiziğinden çok sunumu ile ön planda olmaya çalışan kaliteli Moderatör örnekleri Avrupa ve Amerika’da  program yapan çok sayıda yayın kuruluşunda yer alıyor.       

Televizyon sektöründe bu gelişmeler olurken Radyo yayıncılığında ise durum pek de iç açıcı gözükmüyor. Türkiye’de toplam ulusal bölgesel ve yerel lisanslı radyo sayısı 1000 adedin üzerindedir. Sadece İstanbul gibi büyük bir megapoldeki terrestrial radyo yayıncı sayısı 100 adettir. Bu sayıya internetten iletilen radyo yayınları dahil değildir. Yurtdışı benzer şehirlerdeki karasal yayın sayısı  50 adedi geçmemektedir. Ülkemizde bu kadar çok yayıcının olması, yayınların teknik ve içerik kalitesine de olumsuz etki yapmaktadır.

Yerel radyo yayıncılığının stratejik önemi yüksektir.  Açık iletim tekniği olan uydu yayıncılığında   değişik sebeplerle kesinti ihtimali varken, yerel yayınlar uydu yerine karasal linkleri kullanmaları nedeniyle  bu olumsuzluktan  etkilenmezler, bu da yerel yayıncılığı ülke güvenliği açısından da  önemli ve stratejik hale getirmektedir. Bu  iletim yöntemi ile kesintisiz yapılan  yayınlar tabii afetlerde de bölgesel ve yerel fayda sağlayacaktır.

Yerel  ve karasal yayın yapan lisanslı radyo yayıncı sayısı toplam  radyo yayıncı sayının içindeki payı çok yüksektir. Yerel yayıncılar  enerji ,RTÜK payları, yıllık frekans kiraları ve diğer işletme  giderlerinin yükselmesi nedeniyle özellikle küçük illerdeki yerel yayıncılar yayınlarını sürdüremez hale gelmiştir. Diğer ülkelerdeki gibi özellikle yerel  radyo yayıncıları ekonomik olarak desteklenmelidir.

Radyo yayıncı sayısının yüksek olması ve her geçen gün  radyo reklam Pazar büyüklüğünün azalması rekabetin artmasına yol açmaktadır. Bu durum toplam içerik ve teknik  kalitenin  de düşmesine yol açmaktadır. Teknik kalite, elbette Televizyon tekniğindeki kadar dinleyicide  olumsuz etki yapmayabilir ancak, yayın  içerikleri, programcılar, sunucular, konuşmacılar, konuklar ve  kullanılan dil vs. sorun çıkarabilmektedir.

Ülkemizdeki İzleyiciler ve dinleyiciler yurtdışı örneklerinde olduğu gibi yayınların içerik ve teknik kalitesinin daha yüksek olmasını bekliyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.