İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin kadın olsaydı Ukrayna’yı işgal etmeyeceğini iddia etti ve savaşın “toksik …
İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin kadın olsaydı Ukrayna’yı işgal etmeyeceğini iddia etti ve savaşın “toksik maskülinitenin mükemmel bir örneği” olduğunu savundu.
“KADIN OLSAYDI MAÇO BİR İŞGALE GİRİŞMEZDİ”
Johnson, Alman ZDF televizyon kanalına verdiği röportajda, Putin’in Ukrayna’yı işgalini “delice ve maço” olarak niteledi Putin’in cinsiyetini çatışmaya katkıda bulunan bir faktör olarak gösteren Johnson, “Putin bir kadın olsaydı, ki öyle olmadığı çok açık, ama öyle olsaydı çılgın, maço bir işgal ve şiddet savaşına gerçekten girişmezdi” ifadesini kullandı.
İngiltere Başbakanı Boris Johnson.
“SAVAŞI SONLANDIRMAK İÇİN MEVCUT BİR ANLAŞMA YOK”
Johnson, ayrıca, G7 liderlerinin Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek için çalışmasına rağmen, şu anda mevcut bir anlaşma olmadığını da sözlerine ekledi.
TOKSİK MASKÜLİNİTE NEDİR?
Toksik erkeklik olarak da bilinen toksik maskülinitenin en kapsamlı tanımını psikolog Terry Kupers hapishanedeki erkekler ile yürüttüğü çalışmasını ele aldığı makalesinde yapıyor ve şöyle diyor, “Toksik maskülinite, tahakkümü, kadınların değersizleştirilmesini, homofobiyi ve ahlaksız şiddeti teşvik etmeye hizmet eden toplumsal olarak gerileyen erkek özelliklerinin bir takımyıldızıdır.”
Kısaca, toksik maskülinite, toplumun erkeklere yüklediği roller ve erkeklerin bu rolleri yerine getirmeye çalışırken kendilerine ve çevrelerine verdikleri zararların tümü olarak tanımlanabilir. Çoğu zaman, sanki bir maharetmiş, iyi bir beceriymiş gibi algılanan toksik maskülinite, daha Türkçe hali ile zehirli erkeklik, toplumların gerilemesinin, toplumsal refah seviyesinin yükselememesinin ve cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasının en önemli sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Erkekleri yücelten, “erkeklik” başlığı altında belli başlı davranışları uygun görürken diğer davranışları dışarıda bırakan bu kavram, erkeklerin üzerinde büyük bir baskı oluştururken, erkeklerin yapması zorunluymuş gibi lanse edilen davranışlar ile de kadınları ve daha büyük çerçevede toplumu çıkmaza sokuyor.