İklim değişikliği tüm dünyada somut bir şekilde hissedilirken Türkiye, 2021 yılında geleceğe yönelik küresel çabalara katılacağını açıklamıştı …
İklim değişikliği tüm dünyada somut bir şekilde hissedilirken Türkiye, 2021 yılında geleceğe yönelik küresel çabalara katılacağını açıklamıştı. Paris İklim Anlaşması’na taraf olan Türkiye, bununla birlikte 2053 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşacağının taahhüdünü vermişti. Türkiye, bu taahhüdüne ulaşmak için hazırlıklara başlamışken bugün Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’dan önemli açıklamalar geldi.
Bakan Kurum, yeni başlayan İklim Şurası’nın bu konuda katkı sağlayacağı çok önemli 2 nokta olduğunu açıkladı. Kurum, bu konuların İklim Kanunu ve Yerel Yönetimlerin Katkısı olduğunu söyleyerek “Türkiye’nin acilen kapsamlı bir İklim Kanunu’na ihtiyacı vardır.” dedi. İklim Kanunu’nun hazırlıklarının sürdüğünü açıklayan Kurum, bu Kanunun Türkiye’nin önümüzdeki 100 yılını şekillendirecek çerçeve bir belge olacağına inandıklarını ifade etti.
“2050 yılına kadar 216 milyon insan yer değiştirecek”
Bugün ilk ayağı Konya’da düzenlenen İklim Şurası’na katılan Kurum, 2050 yılına kadar 216 milyondan fazla insanın afetler nedeniyle yer değiştireceğini belirtti. Kurum, bu büyüklükteki iklim göçlerinin birçok ülkenin demografik yapısını değiştireceğini, bu değişimin çözümü güç birçok sorunu da beraberinde getireceğini söyledi ve hiçbir devletin bu sosyal patlamaları tek başına durduramayacağını vurguladı.
Paris İklim Anlaşması’ndaki 1,5 derece vurgusu hatırlatıldı
Kurum, küresel ısınmanın 1,5 derecede tutulması gerektiğini belirterek bu sınırın çok kritik bir eşik olduğunu ifade etti. 1,5 derece hedefi için 2030 yılına kadar emisyonların %45 azaltılması, 2050 yılında ise net sıfıra ulaşması gerektiğini belirtti. Kurum, dünyada bu hedefe ulaşılması içinse 2030 yılına kadar her yıl emisyonda %7,6’lık azaltım yapılması gerektiğini söyledi.
Planlar bu yıl içinde hazırlanacak
“2022 yılında ülkemizin güncel Ulusal Katkı Beyanını ve Uzun Dönem Strateji ve Eylem Planımızı hazırlayacağız. Tüm istişareleri bitirip yıl sonuna kadar tamamlayacağız. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekretaryasına sunacağız.”
“Yenilenebilir enerji kaynaklara dayalı üretim tesisi sayımızı artırmalıyız”
“Şimdi önümüzdeki süreçte; depolama, batarya, akıllı şebekelerin kurulumunu daha da arttırmalı, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesisi sayımızı en yüksek noktaya taşımalıyız. Bu noktada ‘Uzun Dönemli Enerji Planı’nı acilen hazırlamalıyız. Şehirlerimizin enerji altyapılarının, daha verimli ve dayanıklı hale getirilmesine dair çalışmaları hızlandırmalıyız.”
Sanayi sektöründe yapılması gerekenler:
“Sanayi sektöründe yeşil üretime geçiş ve yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaştırılması; enerji verimliliği, alternatif hammadde ve yakıt kullanımı önceliğimiz olmalıdır. Bilhassa demir-çelik, çimento, petrokimya gibi endüstri alanlarında yeşil hidrojen kullanımını yaygınlaştırmalıyız. Alternatif hammadde kullanılarak üretilmiş ürünleri, kamu alımlarıyla desteklemeliyiz.
Ulaştırmada; demiryollarının taşımacılıktaki payının artırılması, hibrit araçların yaygınlaştırılması, yakıtta hidrojen dönüşümü gibi uygulamaları arttırmalıyız. Sıfır emisyonlu toplu taşıma, bisiklet, lojistik taşımacılığı gibi ulaşım türlerinin kullanımını arttıracak adımları kararlılıkla atmalıyız.”
Sıfır atık hareketi:
Bakan Kurum, son olarak sıfır atık konusuna değinerek “Döngüsel Ekonomi Eylem Planlarının hazırlanması ve sıfır atık hareketi; atığın azaltılması ve israfın engellenmesi açısından büyük önem arz ediyor.” ifadelerini kullandı. Kurum, atık su ve katı atıkların yeniden kullanımı ile yağmur suyu toplama sistemlerinin inşasının hızlandırılması gerektiğine dikkat çekti. Bununla birlikte yeni binalarda yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırmak ve yeşil bina sertifikası ile neredeyse 0 enerjili bina çalışmalarını geliştirmek için de altyapının hızla oluşturulması gerektiğini vurguladı.