Üsküdar Üniversitesi ile Kazakistan N.L. Gumilev Avrasya Ulusal Üniversitesi, ortak ‘Evrensel İnsani Değer ve Haklar Manifestosu’ hazırlayarak imzaya açtı.
Ortadoğu, Orta Asya, Afrika’da ve son olarak Gazze’de yaşananlara dikkat çekilen, 25 BİN imza hedefi olan manifesto bu yıl sonunda BM Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi’ne sunulacak.
10 maddeden oluşan manifestoda; “İki üniversite olarak yaşanan olaylardan hareketle, evrensel kavram ve fikirlerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini öngördük. N.L. Guliyev Milli Avrasya Üniversitesi ve Üsküdar Üniversitesi olarak; böyle bir durumda insan hak ve özgürlüklerinin en yüksek şekilde yaşandığı ve tartışıldığı ortam olan üniversite topluluğunun suskun kalmasının bir vebal olduğunu düşündük. Bireysel tepkiden çok kurumsal bir mutabakatla sesimizi duyurmak ve bir manifesto ile düşüncelerimiz ifade etmek istedik.” ifadelerine yer verildi.
Üsküdar Üniversitesi ile Kazakistan N.L. Gumilev Avrasya Ulusal Üniversitesi, büyük düşünür Farabi ve Hoca Ahmed Yesevi’nin, diğer dünya düşünürlerinin hayatı, eserleri ve mirasından, Birleşmiş Milletler (BM), UNESCO, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nden ilham alarak ortak Evrensel İnsani Değer ve Haklar Manifestosu hazırladı ve imzaya açtı.
25 BİN imza hedefi olan manifesto, bu yılın sonunda BM Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi’ne sunulacak.
‘Yaşayan Değerler Eğitim Programı (LVEP)’ projesi kapsamında yaşayan değerler…
BM tüzüğünün, başlıca hedeflerinin; gelecek nesilleri savaş belasından kurtarmak, temel insan haklarına, insan kişiliğinin onuruna ve değerine, erkeklerin ve kadınların ve büyük ve küçük ulusların eşit haklarına olan inancı yeniden teyit etmek, adaletin ve antlaşmalardan ve uluslararası hukukun diğer kaynaklarından doğan yükümlülüklere saygının sürdürülebileceği koşulları tesis etmek ve daha geniş bir özgürlük içinde sosyal ilerlemeyi ve daha iyi yaşam standartlarını teşvik etmek olduğu belirtilen Manifestoda, şunlar kaydedildi:
“UNESCO tarafından desteklenen uluslararası ‘Yaşayan Değerler Eğitim Programı (LVEP)’ projesi kapsamında yaşayan değerler ‘Mutluluk, dürüstlük, alçakgönüllülük, iş birliği, özgürlük, sevgi, barış, saygı, sorumluluk, sadelik, hoşgörü, birlik’ olmak üzere 12 başlıkta UNICEF eğitim kümesi tarafından hazırlanmış ve UNESCO tarafından tanınmıştır. BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 1. maddesi ‘Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler’ der.
Daha sonra, ‘Yaşama hakkı, adil yargılanma hakkı, eşitlik hakkı, özgürlük hakkı, sağlığa ulaşma hakkı, sığınma hakkı, işkenceden korunma hakkı, zaruri ihtiyaçları elde etme hakkı, seyahat hakkı, evlenme hakkı, mülkiyet hakkı, fikir-vicdan-din hürriyeti ve ifadesi hakkı, saldırısız toplanma hakkı, sosyal güvenlik hakkı, çalışma hakkı, eğitim ve öğrenme hakkı ile birlikte topluluğa karşı görevleri ve sorumlulukları vurgusu vardır’ şeklinde ifade eder.”
Farabi ve Hoca Ahmed Yesevi’den erdem…
İslam Altın Çağı’nın önde gelen düşünürlerinden, metafizik, psikoloji ve politika teorilerinin yazarı, dünyanın İkinci öğretmeni, Türk Dünyası’ndan dünya ölçeğinde bilgin ve filozof Abu Nasr Muhammed al-Farabi’nin erdemleri ‘Etik’ ve ‘Entelektüel’ olarak iki başlıkta ele aldığı anlatılan Manifestoda, şu görüşlere yer verildi:
“Etik erdemleri; ‘Ölçülülük, – Cesaret, – Cömertlik, – Adalet’, entelektüel erdemleri; ‘Bilgelik, -Duygusal Zeka, -Sosyal Zeka’ olarak sınıflandırır. Dolayısıyla Al-Farabi’ye göre etiğin en önemli noktaları, gerçek mutluluğu bu 7 erdemin tamamına sahip olmak olarak tanımlar. Dahası, Al-Farabi erdemli insanları doğada özgür olarak adlandırır ve ‘Gezegenimiz dünya, ancak tüm uluslar saadete ulaşmak amacıyla iş birliği yaptığında ve birbirlerine yardım ettiğinde erdemli hale gelir ve mükemmel bir evrensel devlete dönüşür’ şeklinde özetlemiştir.
Seyyid mutasavvıf şair Hoca Ahmed Yesevi, dünyaca ünlü ilahiyatçı, manevi rehber, din alimi, eğitimci, Türk şair, filozof, sufizm tarihinin en önde gelen dini figürü, ilk Türk Sufi Tarikatı’nın kurucusu, şiirlerinde bilgelik, sabır ve mükemmellik gibi erdemlerin önemini vurgular ve bunların gerçek saygınlığa ve kişisel gelişime nasıl katkıda bulunduğunu vurgular, sevgi ve insana, vatana ve ilahi olana güvenme erdemlerini öne çıkarır.”
6 erdem 24 karakter gücü
Manifestoda, bilimsel referans olarak çoklu zekâ kavramının geliştiricisi Howard Earl Gardner’in ise değerleri 6 erdemin altına 24 karakter gücü olarak yerleştirdiği dile getirilerek, 6 erdemin altında 24 karakter gücü şöyle sıralanıyor:
“I-Bilgelik; 1.Özgünlük, 2.Merak, 3.Öğrenmeye Açık Oluş, 4.Açık Fikirlilik, 5.Geniş Bakış Açısı,
II-Cesaret; 6.Dürüstlük, 7.Cesur Olma, 8.Beceriklilik, 9.Keyif Alma,
III-İnsaniyet; 10.Şefkatlilik, 11.Sevme ve Sevilme Kapasitesi, 12.Sosyal Zekâ,
IV-Adillik; 13.Adalet, 14.Liderlik, 15.Vatandaşlık,
V-Ölçülülük; 16.Affedicilik, 17.Tevazu, 18.Dikkat, 19.Özdenetim ,
VI-Aşkınlık; 20.Güzelliği Takdir Etme, 21.Şükür, 22.Umut, 23.Mizah, 24.Maneviyat.”
“Dünya tersine dönmüştür ve bir kez daha tehlike altındadır”
İnsanlığın 21. yüzyılın yeni bir küresel iş birliği çağının habercisi olacağını umduğu kaydedilen Manifestoda, şöyle devam edildi:
“Ancak ilk çeyreğin sonunda bunun maalesef gerçekleşmediğini gördük. Irkçılık ve yabancı düşmanlığı, eşitsizlikler ve korkunç insan hakları ihlalleri hızla artıyor. Temel açılardan dünya tersine dönmüştür ve bir kez daha tehlike altındadır. Tehdit küresel ölçekte ölümcül bir savaş olduğu için riskler küçümsenemez. Çünkü çatışmalar derinleşmiş ve yeni tehlikeler ortaya çıkmıştır. Nükleer silahlara ilişkin küresel kaygılar soğuk savaştan bu yana en yüksek seviyededir. Dahası, iklim değişikliği büyük ve hızlı bir şekilde ilerliyor.
Öte yandan, 21. Yüzyılın ikinci çeyreğinin kapısını açan 2025 yılı, savaş ve barış, güvenlik ve kalkınma, hukukun üstünlüğü ve daralan insani alan konularında önemli bir duruşu ifade eden bir dönüm noktası olacaktır. Özellikle de uluslararası toplumun kırılgan gezegenimiz için tamamen yeni bir barışçıl, güvenli, emniyetli ve müreffeh söylem ile, felsefe, mimari, jeopolitik, jeo-ekonomik alan ve düzen tesis edememesi durumunda ortaya çıkacak kıyamet tehdidi dikkat çekicidir.”
“İnsani, sosyal eşitsizlik” durumu küresel barışı tehdit ediyor
Bütün bu insani değerleri inceledikten sonra son yıllarda yaşanan psikopolitik olayların oluşturduğu ciddi bir “insani, sosyal eşitsizlik” durumunun küresel barışı tehdit eder duruma geldiği vurgulanan Manifestoda, “Siyasetin bize gösterdiği düşmanlardan çok kendimize dönerek içimizdeki nefrete, ırkçılığa, sömürgeciliğe, ayrımcılığa, ötekileştirmeye ve kötülüğe sessiz kalma duygularına düşmanlık yapma zamanı gelmiştir. Son 25 yılın psikopolitik olaylarının yarattığı ve küresel barışı tehdit eden ciddi ‘insani ve toplumsal eşitsizliği’ analiz ettikten sonra, siyasetin bize gösterdiği düşmanlara değil, kendimize dönmenin ve nefreti, ırkçılığı, sömürgeciliği, ayrımcılığı, ötekileştirmeyi ve kötülüğe karşı sessizliği düşman edinmenin zamanı gelmiştir. Ancak hep birlikte evrensel erdemlerimizi tanımlayabilir, teşvik edebilir ve uygulayabilir, çatışmaları çözebilir, nefretin üstesinden gelebilir ve ortak evrensel değerleri savunabiliriz.” ifadesine yer verildi.
İhmal edilen değerler hatırlatıldı
Manifestoda, “Irk, renk, din, dil, inanç, kültür ve ülke ayırımı yapmaksızın cömert gezegenimizin daha yaşanılır, adil, barışçıl ve sürdürülebilir olması için; ihmal edilen değerlerin” hatırlatılmak istendiğine işaret edilerek, şunlar vurgulandı:
“İki üniversite olarak yaşanan olaylardan hareketle, evrensel kavram ve fikirlerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini öngördük. N.L. Guliyev Milli Avrasya Üniversitesi ve Üsküdar Üniversitesi olarak; böyle bir durumda insan hak ve özgürlüklerinin en yüksek şekilde yaşandığı ve tartışıldığı ortam olan üniversite topluluğunun suskun kalmasının bir vebal olduğunu düşündük. Bireysel tepkiden çok kurumsal bir mutabakatla sesimizi duyurmak ve bir manifesto ile düşüncelerimiz ifade etmek istedik.
1/ Siyasi, etnik, dinsel, mezhepsel, ideolojik hırsların kör ettiği savaşları, her türlü azınlık veya çoğunluktan kaynaklanan terör ve şiddet eylemlerine kararlılıkla karşı çıkıyoruz.
2/ Ölçüsüz ve orantısız güç kullanımı ile silahsız insan, sivil ve çocuk öldürülmesini şiddetle kınıyoruz.
3/ İnsanlık 21. Yüzyılda sorunları konuşarak çözebilecek gelişmişlik seviyesine gelmiştir. İnsanlığın ilkel dogmalar ile yargılanmasına şiddetle itiraz ediyoruz.
4/ Güzel mavi gezegenimizin herkesi tatmin edecek bir cömertlik ve bolluğa sahip olduğuna iktisat tarihini şahit tutuyoruz.
5/ Aç gözlülük, doyumsuzluk, sorumsuzluğu ve acımasızlığı doğuran siyasi “Tanrı Kompleksini” şiddetle reddediyoruz. Hiç kimse kendisine tanrısallık ve kutsallık atfedemez. Herkes hak ve fırsatlar açısından eşittir.
6/ İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin yeniden okunmasına ve hazmedilmesine şiddetle ihtiyaç vardır.
7/ Hiçbir devlet ayrıcalığa sahip olmamalıdır. Amaç adaletse bu çağda yöntem, özgürlükçü, katılımcı ve eşitlikçi demokrasidir. “Pozitif Siyaset”in insanlık için çözüm olduğunu vurguluyoruz.
8/ Bütün dünya devletlerinin eşit temsil edildiği “Dünya Parlamentosu”nun kurulmasının zorunlu olduğunu teklif olarak sunuyoruz.
9/ Medeni toplumlarla medeni olmayan toplumları ayıran en önemli şeyin, hak arama ve sorun çözme yöntemi olarak şiddeti kullanmamasıdır. İnsanlığın vahşet döneminden kalma şiddet yöntemini ilkesel olarak reddediyoruz.
10/ Eğer yukarda zikredilen insan hak ve değerlerinin göz önüne alındığı eşitlikçi bir politika geliştiremezsek, insan türünün kendi kendini yok etme potansiyeline sahip olduğunu ilan ediyoruz.
Sonuç olarak bu manifestoyu insan haklarına inancın çok zayıfladığı günümüzde, iki üniversite senatosu tartışarak imza altına alıp bütün duyarlı insanlara beyan etmeyi uygun görmüştür. Bu doğrultuda Manifestomuzu imzaya açıyoruz.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı