Dünya Ekonomik Forumu Genel Müdürü Adrian Monck, kaleme aldığı bir makalede, çevrimiçi ağlarda artan dezenformasyonun, kutuplaşmayı ve siyasi …
Dünya Ekonomik Forumu Genel Müdürü Adrian Monck, kaleme aldığı bir makalede, çevrimiçi ağlarda artan dezenformasyonun, kutuplaşmayı ve siyasi şiddeti körüklediğini ve demokratik kurumları baskı altına aldığını belirtti.
Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Genel Müdürü Adrian Monck, çeşitli Asya ülkelerinden 24 haber kuruluşunun haber koalisyonu olan Asya Haber Ağı için kaleme aldığı bir makalede, anlık bilgi paylaşımı yayan internet ağının, yalan haberleri de aynı hızla yaydığına dikkat çekti.
Dijital çağın, dünyanın dört bir yanındaki insanların gerçek zamanlı olarak fikir ve görüşlerini paylaşmasına olanak tanıyan benzeri görülmemiş bir bağlantı çağını başlattığını belirten Monck, bu ağın aynı zamanda dezenformasyonun da hızla yayılmasına olanak tanıdığını ifade etti.
Monck, günümüzde dünyanın karşı karşıya olduğu neredeyse tüm önemli sorunları incelerken, dezenformasyonun açıkça görüldüğünü vurguladı.
Monck makalesinde, “Örneğin, İnternet ve dijital teknolojilerin yükselişi, daha önce görülmemiş bir bilgi paylaşımı yeteneği sağlayarak daha fazla demokratikleşme vaadi getirmişti. Ancak bugünün gerçeği, Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Riskler Raporu’nun yaklaşık on yıl önce uyardığı dijital distopyaya daha çok benziyor. Birçok ülkede, kasıtlı olarak yapılan ve adeta meslek edinilen çevrimiçi dezenformasyon, internet ortamında rahatça dolaşıyor ve bu ülkelerin siyasi istikrarını baltalıyor.” ifadelerine yer verdi.
DEZENFORMASYON KUTUPLAŞMA VE SİYASİ ŞİDDETİ KÖRÜKLÜYOR
Dezenformasyon kutuplaşmayı ve siyasi şiddeti körükleyerek, demokratik kurumların baskı altına girmesine neden olduğunu belirten Monck, “Bugün Brezilya, İtalya, Nijerya ve Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere birçok ülke, seçimler öncesinde dezenformasyonun yayıldığı konusunda uyarılar yapıyor.” dedi.
Monck, ifadesinde şu ifadelere yer verdi:
Bu arada dijital platformlar, iklim değişikliğiyle mücadele için uzmanlığı paylaşmamızı ve çözümleri ölçeklendirmemizi sağladı. Ancak, çoğu zaman dezenformasyon tartışmayı rayından çıkarıyor. Birleşmiş Milletler de, en son Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli raporunda, iklim değişikliğini engelleme çabalarının, yanlış bilgilendirmeyle “önemli ölçüde baltalandığı” konusunda uyardı.
“DEZENFORMASYON KAMUSAL SÖYLEMİ SÖMÜRÜYOR, ÜRETKEN EYLEMİ BOĞUYOR”
Dijital teknolojilerin, COVID-19 pandemisiyle mücadele çabalarını da desteklediğini ifade eden Monck, yine de dezenformasyonun pandemiyi tanımlamaya başladığını ve bu soruna ‘sahte bilgi salgını’ adı verildiğini belirtti.
Monck, bu ve birçok konuyu çevreleyen dezenformasyonun, kamusal söylemi sömürdüğünü ve üretken diyalog ile eylemleri boğduğuğunu, komplo teorilerini de beslediğini belirtti.
WEF yöneticisine göre dezenformasyon, bölücü kültür savaşlarını körüklemek ve kamusal söylemi politika temelli tartışmalardan uzaklaştırmak için kullanılıyor.
“GERÇEĞE DAYALI GAZETECİLİK DEZENFORMASYONUN ÖNLENMESİNE YARDIMCI OLABİLİR”
Gerçeğe dayalı gazeteciliğin yeniden canlanmasının, dezenformasyonun önlenmesine yardımcı olabileceğini belirten Monck, “Editörler ve muhabirler, ana akım kamu söylemine saçma sapan yalanlar getiren politikacılara ve siyasi yorumculara karşı geri adım atmalıdır. Haber odaları da her iki tarafı da yanıltmaktan kaçınmaya özen göstermelidir. Ne de olsa tarafsızlık, gerçeklere dayalı gazeteciliği terk etmek anlamına gelmez.” dedi.
Ayrıca, gerçeklere dayalı gazetecilik, ifade özgürlüğünü korumak için hayati öneme sahip olduğunu ifade eden Monck, dezenformasyonun genellikle ileri görüşlü tartışmaları zedelediğini, bu durumun sadece ilerlemeyi yavaşlatmaya ve halk sağlığı, iklim krizi gibi acil sorunları çözme çabalarını baltalamaya hizmet ettiğini vurguladı.
