Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı, 9 Mayıs Avrupa Günü vesilesiyle Türkiye-AB ilişkilerini AA …
Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı, 9 Mayıs Avrupa Günü vesilesiyle Türkiye-AB ilişkilerini AA muhabirine değerlendirdi.
Schuman Deklarasyonu’nun 9 Mayıs 1950’de yayımlanmasının Avrupa tarihinde önemli dönüm noktalarından biri olduğunu ve bugünkü AB’nin temellerini attığını vurgulayan Kaymakcı, “Schuman Deklarasyonu bir barış projesidir. Bir bütünleşme, paylaşma ve ortak gelecek oluşturma projesidir. Dolayısıyla bir Avrupa ülkesi olarak Türkiye de Schuman Deklarasyonu’ndan etkilenen bir ülke. Biz de bugün zaten AB’ye aday bir ülkeyiz. Aday ülke olarak 9 Mayıs Avrupa Günü’nü ülkemizde de kutluyoruz.” diye konuştu.
Kaymakcı, Avrupa Günü’nün Türkiye’de her yıl sivil toplum kuruluşları, özel sektör, üniversiteler, öğrenci dernekleri, spor kulüpleri gibi çok çeşitli kesimlerin katılımıyla kutlandığını, dün Almanya’da başlatılan “16. Europa-Doğu Dostluk ve Barış Rallisi” gibi bazı etkinliklerin geleneksel hale geldiğini söyledi.
Ralliye katılan araçların İstanbul’a geleceğini ve 12 Mayıs’ta Sultanahmet Meydanı’nda rallinin Türkiye ayağının başlatılacağını aktaran Kaymakcı, “Ralli, Anadolu’yu da gezecek ve doğuya doğru yoluna devam edecek. Bu ralli aslında Türkiye’nin Avrupa’da kimliğinin gösterilmesi, anlatılması açısından önemli.” dedi.
“ŞIRNAK’TA AVRUPA TENİS TURNUVASI DÜZENLENECEK”
Kaymakcı, 9 Mayıs’ta Atakule’nin diğer AB başkentlerindeki binalar gibi AB bayrağı renkleriyle ışıklandırılacağını ve AB Türkiye Delegasyonu tarafından düzenlenecek resepsiyon ve konsere katılacağını dile getirerek, düzenlenecek etkinlikleri şöyle anlattı:
“13 Mayıs’ta da Kültür Bakanlığımız, Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığımız, kendi Avrupa Günü konserimizi düzenleyeceğiz. Bunun yanı sıra 14 Mayıs’ta Hipodrom’da her yıl yapılan 9 Mayıs Avrupa Günü at yarışı yapılacak. Doğu-Batı Rallisi’nin Ankara startını da 14 Mayıs’ta Hipodrom’dan vereceğiz. 15 Mayıs tarihinde de Avrupa günü vesilesiyle Ankara’daki diplomatları da davet eden bir tenis turnuvamız olacak Ankara Tenis Kulübü’nde Türk Tenis Federasyonu ile birlikte. Keza, 22 Mayıs’ta Şırnak’ta bir Avrupa Tenis Turnuvası düzenlenecek. Özellikle Şırnak’ta düzenlenen turnuva çok önemli. Çünkü Avrupa’nın, NATO’nun sınırlarının Şırnak’ın doğusundan, güneyinden ve Türkiye’nin güney ve güneydoğu sınırlarından başladığını bir kez daha vurgulamak, göstermek istiyoruz.”
“TÜRK HALKININ AB ÜYELİĞİNE DESTEĞİ SON DERECE YÜKSEK”
Üniversitelerin de çeşitli etkinliklerle Avrupa Günü’nü kutlayacağının altını çizen Kaymakcı, “Hatta bugün bir teklif daha aldım, Ankara’daki bir mahalle ‘9 Mayıs Avrupa Günü kutlaması için mahallemizde bir etkinlik yapmak istiyoruz, sizler de katılır mısınız?’ diye davet etti. Gerçekten AB üyelik sürecimizin ve Avrupa’nın yerelde çok iyi anlaşılması bizim için çok değerli. Zaten Türk halkının AB üyelik sürecine de desteği son derece yüksek.” ifadelerini kullandı.
Kaymakcı, AB Başkanlığının yaptığı anketlere dikkati çekerek, “Türk halkının en az yüzde 80’i Türkiye’nin AB üyeliğini istiyor ve bu süreci destekliyor. Yine Türk halkının en az yüzde 60’ı, 65’i Türkiye’nin AB’ye üye olabileceğini ve üyelik konusunda üstüne düşenleri layıkıyla yapabileceğine inanıyor.” dedi.
Bu oranların önemli olduğuna işaret eden Kaymakcı, şunları kaydetti:
“Evet bugün Türkiye-AB ilişkilerinde yaşanan sıkıntılar, bazı çifte standartlardan dolayı bazı tepkisel davranışlarımız var ama burada önemli olan Türkiye’nin AB üyeliğiyle egemenliği ve çıkarlarını en üst düzeyde koruyabileceğini görmesi. Bugün biz Avrupa Kıtası’nda yaşıyoruz. Avrupa coğrafyasındayız, Avrupa siyasetindeyiz, Avrupa sporundayız. Avrupa siyasetinin, güvenliğinin ve savunmasının parçasıyız. Türkiye’nin bu resim içerisinde en güvenilir, en etkili olduğu, en egemen olabildiği, çıkarlarını en üst düzeyde koruyabildiği yer de AB ile olacak.”
TÜRKİYE’NİN AB PROGRAMLARINA KATILIMI VE AJANSLARI
Kaymakcı, AB’nin 30-40 civarında programı ve ajansı olduğunu söyleyerek, “Bu programlara ve ajanslara aday ülkeleri de davet ediyorlar. Türkiye, bu programlara katılırken belli bir ücret ödüyor ama AB’den de önemli miktarda mali destek alıyor. AB’de programlar ve projeler aslında 7 yıllık dönemler halinde çalışıyor. 2014/2020 dönemini kapattıktan sonra biz o dönemde katılmış olduğumuz programların ötesine giderek yani 10 program ve ajans yerine 13 program ve ajansa katılmayı hedefledik.” diye konuştu.
Türkiye’nin Ufuk Avrupa Programı’na, Avrupa Dayanışma Programı’na, Erasmus + Programı’na, Sivil Koruma Mekanizmasına, Avrupa Çevre Ajansı’na ve Avrupa Uyuşturucu ile Mücadele Ajansına katıldığını belirten Kaymakcı, AB’nin iklim değişikliğiyle, vergilerle, gümrüklerle, dijitalleşmeyle ilgili yeni nesil programlarının da olduğunu, AB Başkanlığının ilgili bakanlıklarla bu programlar üzerine çalıştığını vurguladı.
Kaymakcı, hem Kovid-19 salgını hem de AB tarafında yaşanan bütçe sıkıntıları nedeniyle aslında 2021’de başlayacak bazı programların, bu programlara dışarıdan katılan ülkeler için başlatılamadığını ve müzakerelerin sürdüğünü dile getirerek, “Biz Türkiye olarak hazırız. Mümkün olduğu kadar tüm programlara katılmak istiyoruz.” dedi.
AB programlarına Türkiye’deki kamu ve sivil toplum kurumlarının, üniversitelerin ilgisinin çok yüksek olduğunu anlatan Kaymakcı, “Erasmus sayesinde bir başka Avrupa ülkesine giden ve yine bir başka Avrupa ülkesinden Türkiye’ye gelen tüm insanları, Erasmus + Programı ve Avrupa Dayanışma Programını yan yana koyarsanız toplam 1 milyon kişinin hayatına bir şekilde bu programlar etki ediyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“BEKLENTİMİZ 18 MART MUTABAKATINDA İLERLEME”
Türkiye-AB ilişkilerinde son 3 yılda belli bir durgunluk yaşandığını, bunun en önemli nedeninin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) Kıbrıs Adası etrafında attığı tek taraflı kışkırtıcı adımlar ve Yunanistan’ın Ege Denizi’nde deniz yetki alanlarını “oldu bittiye getirmek amacıyla” ilan ettiği Navtext’ler olduğunu ifade eden Kaymakcı, bazı AB ülkelerinin bu gerginliğin tarafı olmayı tercih ettiğini de dile getirdi.
Kaymakcı, şöyle devam etti:
“Öncelikle Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de, Ege’de ne yapmak istediğinin daha iyi anlaşılmasından ve gerginliğin yatışmasından sonra AB tarafının olumlu gündem yönünde bazı adımlar attığını görüyoruz ama bu adamlar bizi tatmin etmiyor. Türkiye olarak beklentimiz 18 Mart mutabakatının tüm yönleriyle yani 6 yönüyle, katılım müzakerelerinin canlandırılması, Gümrük Birliği güncelleme müzakerelerine başlanması, üst düzey diyalog toplantılarının ve Türkiye-AB zirvelerinin yeniden yapılması, Türkiye-AB terör iş birliğinin daha somut adımlarla gerçekleştirilmesi, vize serbestisi diyaloğunda ilerleme sağlanması ve aynı zamanda göç konusunda daha samimi iş birliği yapılması. Yani biz 18 Mart’ın değişik 6 boyutunu oluşturan bu alanlarda gelişme, ilerleme ve daha yakın iş birliği istiyoruz.”
“UKRAYNA’DAKİ SAVAŞ TÜRKİYE AB ÜYESİ OLSAYDI ENGELLENEBİLİRDİ”
AB’nin son bir yılda ilişkilerde olumlu gündem yönünde bazı “cılız adımlar” attığını söyleyen Kaymakcı, “Ancak son dönemde özellikle Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş nedeniyle sanıyorum, AB ülkeleri, Türkiye’nin AB açısından farklı konularda ve alanlarda önemini bir kez daha gördü. Ben özellikle 4 alanda Türkiye’nin ağırlığının çok daha güçlü hissedildiğini görüyorum.” dedi.
Kaymakcı, bu alanlardan ilkinin güvenlik ve savunma olduğunu belirterek, “Ukrayna’da yaşanan savaş, eğer Türkiye AB üyesi olmuş olsaydı rahatlıkla engellenebilirdi. Çünkü Batı Avrupa için, Batı için önemli konu caydırıcılık.” diye konuştu.
Bu gelişmelerin Türkiye’ye bakışı olumlu hale getirdiğine dikkati çeken Kaymakcı, Türkiye’nin, AB’nin ortak güvenlik ve savunma politikası harekatlarına dahil edilmesi konusunda önünün açılmasını umduğunu söyledi.
Kaymakcı, enerji güvenliği alanında da Türkiye’ye ihtiyacın arttığını vurgulayarak, AB’nin dört temel tedarik enerji hatlarından birinin, Türkiye’den geçen Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) olduğunu hatırlattı. Bu hattın şu anda kapasitesinin yarısıyla çalıştığını vurgulayan Kaymakcı, “Bu hattı tam kapasitesine yani 31 milyar metreküpe çıkardığınız zaman AB ülkelerine 15-16 milyar metreküp doğal gaz daha verebiliriz. Dolayısıyla Orta Asya’nın, Kafkasya’nın, belki ileride İran’ın ama en kısa zamanda Doğu Akdeniz gazının Güney Gaz Koridoru’na bağlanması oldukça yapılabilir, hızlı bir çözüm.” ifadelerini kullandı.
Göç konusunun da kritik bir noktaya geldiğine işaret eden Kaymakcı, Türkiye’deki Suriyelilerin ve diğer göçmenlerin yanı sıra yaklaşık 5 milyonun üzerinde Ukraynalının da Avrupa ülkelerinde göçmen konumunda olduğunu, Türkiye ve AB’nin, doğrudan Avrupa ülkelerini ilgilendiren yaklaşık 10 milyon kişiyi bulan bir göç yükü ve sorumluluğu taşıdığını söyledi. Kaymakcı, “Dolayısıyla göç yönetimi konusunda da Türkiye’nin önemi, ağırlığı bir kez daha ortaya çıktı.” dedi.
Kaymakcı, Kovid-19’un ortaya koyduğu olumsuz ekonomik koşullara Ukrayna-Rusya savaşının etkilerinin de eklendiğine dikkati çekerek, “Bu süreçten çıkmak için bir ekonomik araca ihtiyacımız var. Türkiye ile AB arasında burada kullanılabilecek çok önemli bir araç var. O da Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin güncellenmesi.” diye konuştu.
Türkiye ile AB’nin ticari, ekonomik ve yatırım ilişkisinin son derece yüksek olduğunu ifade eden Kaymakcı, “Şu ana kadar Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin yaratmış olduğu ticaret hacmi toplamda 2,3 trilyon avro. Bu tabii çok büyük bir rakam. Güncellenmiş bir Gümrük Birliği ile yıllık ticaret hacmimizi rahatlıkla çok kısa dönemde ikiye katlamamız mümkün.” değerlendirmesinde bulundu.
“TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİK SÜRECİNİN HIZLANMASINI DİLİYORUZ”
Kaymakcı, bu dört konunun Türkiye-AB ilişkilerinde daha açık bir şekilde gündeme gelmeye başladığını ve son dönemde birçok AB liderinin Türkiye’yi ziyaret ettiğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile telefon görüşmeleri yaptığını anlattı.
AB ile temaslarda 1-2 yıl öncesiyle karşılaştırıldığında önemli gelişmeler görüldüğünü dile getiren Kaymakcı, AB ile yüksek düzeyli iklim değişikliği toplantısının yapıldığını, mayıs ayı içinde de yüksek düzeyli tarım diyalog toplantısının ve yaklaşık 4 yıldır yapılmayan siyasi direktörler toplantısının düzenleneceğini bildirdi.
Kaymakcı, Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Toplantısı’nın da mart ayında 3 yıl aradan sonra yapıldığını hatırlatarak, AB Komisyonu ile ilişkilerin de Türkiye’ye yapılan ziyaretlerle yoğunlaştığını söyledi.
Türkiye’nin hedefinin katılım müzakerelerinin canlandırılması olduğunu kaydeden Kaymakcı, “AB, Türkiye’nin üyelik perspektifini güçlendirdikçe, Türkiye’ye daha adil muamele yaptıkça eminim Türkiye’deki reform çalışmaları da daha da hızlanacak. Yargı reformu stratejisi, insan hakları eylem planı gibi çeşitli stratejileri uygulamaya daha hızlı bir şekilde koyabileceğiz ve birçok alanda da reform sürecini hızlandırabileceğiz. Kopenhag siyasi kriterleri konusunda Türkiye’nin konumunu güçlendireceğimiz her adım Türkiye’de ekonomik anlamda da bizim için çok yararlı olacak.” diye konuştu.
Kaymakcı, Türkiye’nin, Avrupa’nın barışına, istikrarına, ekonomisine, güvenliğine, savunmasına ve enerji güvenliğine en fazla katkıda bulunabilecek ülke konumunda olduğunu aktararak, “Umarız Türkiye’nin AB’ye üyelik süreci bu açıdan da görülür ve bu süreç hızlandırılır. Çünkü Türkiye’nin AB’ye üyeliği sadece Türkiye için değil, sadece AB için değil, dünya için de üçüncü ülkeler için de büyük bir kazanç olacaktır. Onun için Avrupa Günü’nü coşkuyla kutlayıp ,Türkiye’nin AB üyelik sürecinin hızlanması diliyoruz.” dedi.
“16. Europa-Doğu Dostluk ve Barış Rallisi”nde kullanacağı araçla AB Başkanlığında kısa deneme sürüşü de yapan Kaymakcı, herkesin Avrupa Günü’nü tebrik etti ve Ukrayna’daki savaşın bir an önce sona ermesi temennisinde bulundu.