Son zamanlarda ‘uyuz hastalığı’ konusunda dünya genelinde bir artış olduğunu belirten Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Selda Pelin Kartal, “2008’den …
Son zamanlarda ‘uyuz hastalığı’ konusunda dünya genelinde bir artış olduğunu belirten Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Selda Pelin Kartal, “2008’den itibaren tedrici bir artış var. Son 1 yılda da bir önceki yıla göre, yaklaşık yüzde 50’lik bir artış söz konusu. Sahadan aldığımız bilgiler ve kişisel gözlemlerimize göre de yüzde 50 bir artış var. Ama bunun daha da artacağını düşünüyoruz” dedi.
Son yıllarda ‘uyuz hastalığı’ ile kliniklere başvuruların dünya genelinde bir artış gösterdiğini vurgulayan Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dermatoloji Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu Prof. Dr. Selda Pelin Kartal, “Uyuz hastalığı dermatolojik bir problem, ama deriye ait bir dermatoz (deri hastalığı) değil. Yani herhangi bir insanda hayatında hiçbir zaman cilt sorunu yaşamamış bir insanda da bulaş olabilir. Enfestasyon dediğimiz parazitlere bağlı bir bulaşıcı tablo. Yani sadece deri hastalığı demek belki de tam doğru olmuyor. Herhangi birimizde bulaş yolu ile ortaya çıkabilen son derece kaşıntılı. Karşılaştığımız en kaşıntılı hastalık, özellikle de gece kaşıntıları ile karakterize bir tablo var. Bir an önce de tedavi edilmesi gerekiyor, çünkü diğer insanlara da bulaştırma ihtimali var. Bir halk sağlığı problemi teşkil edebiliyor. Bu nedenle tanısı ve tedavisi çok önemli” ifadelerini kullandı.
“SEMPTOMLAR TEMASTAN SONRA 2-6 HAFTA GİBİ ORTAYA ÇIKAR”
Uyuz hastalığının bulaşıcı bir hastalık olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kartal, “Belirtileri öncelikle bilerek veya bilmeyerek yakınındaki bir uyuzlu hasta ile teması olması lazım. En az 15-30 dakika bir ten teması olabilir. ya da ortak eşya kullanımı olabilir. Bu kişi eşyanın sahibinin uyuz olup olmadığını bile de bilir bilmeye de bilir. Semptomlar temastan sonra 2-6 hafta gibi ortaya çıkar. Son derece kaşıntılıdır. El bileklerinde, göğüste, karında, bacaklarda, gece artan gündüz daha rahat seyreden, deride kırık beyaz çizgiler ile seyreden bir hastalık. Hastanın da kaşıntı ile bolca derisini yırttığı bir tablo. Gece kaşıntısı bizim için çok uyarıcı oluyor. Yakınlarında birinin hastalık hikayesi olması bizim için çok uyarıcı oluyor. Ayrıca hasta bize geldiğinde muayene bulgumuz ile rahatlıkla ‘bu hasta uyuz’ diyebiliyoruz” diye konuştu.
“2008’DEN İTİBAREN TEDRİCİ BİR ARTIŞ VAR”
Son zamanlarda kendilerine gelen uyuz hastalığı başvurularında da bir artış gözlemlediklerine dikkat çeken Prof. Dr. Kartal, “Son yıllarda gerçekten anlamlı bir artış söz konusu. 2008’den itibaren tedrici bir artış var. Son 1 yılda da bir önceki yıla göre, yaklaşık yüzde 50’lik bir artış sahadan aldığımız bilgiler ve kişisel gözlemlerimize göre de var. Ama bunun daha da artacağını düşünüyoruz. Google aramalarında da ‘uyuz’ aramasının son derece sıklaştığını gördük. Gelen hastalarımız bize başvurmadan önce kendilerince tedaviler uygulamaya çalışıyorlar. Bu nedenle de tedavilere geç geliyorlar” şeklinde konuştu.
“UYUZ PARAZİTİ BİR TÜNEL KAZICI”
Uyuz parazitinin bir tünel içerisinde ilerlediğini belirten Dermataloji Uzmanı Doktor Aslan Yürekli, “Uyuz paraziti bir tünel kazıcı. Dişlerini kullanarak derimizin altında tünel kazıyor. Kendine bir ev yapıyor ve bu evde de yumurtalarını bırakıp çoğalıyor. Bizim amacımız bu tüneli bulup ortaya çıkarmak. Tanıyı bu şekilde ortaya koyuyoruz. Paraziti buradan alıp mikroskoba koyduğumuzda aslında bunun uzuvlarının, bacaklarının, ağzının, kafasının ve gövdesinin olduğunu görüyoruz. Yani bu bir böcek. Böcek kişiye bulaşıyor ve çoğalmaya devam ediyor. Tanı da bu tünel dediğimiz kısımdan bir örnek alıyoruz ve incelediğimizde ‘evet burada uyuz var’ diyebiliyoruz” açıklamasında bulundu.
Ayrıca uyuz hastalığının belirtilerinin daha sonra da ortaya çıktığına dikkat çeken Uzman Doktor Aslan Yürekli, hastalığın tedavi sürecinin aile bireyleri ile aynı anda başlaması gerektiğini vurguladı. Bir hastaya uyuz bulaşması halinde, temasta bulunan diğer bireylerin de direkt hastalığa potansiyel bireyler haline geldiğini belirten Uzm. Dr. Yürekli, tedavinin birlikte sürdürülmemesi halinde kısır döngü ile bir kişinin iyileşip diğerinin yeniden hastalanacağını söyledi.
(Utku Şimşek – Nurullah Geylani/İHA)