İstanbul Medipol Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Alptekin, “Orta Doğu’daki agresif liderler Ukrayna’da …
İstanbul Medipol Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Alptekin, “Orta Doğu’daki agresif liderler Ukrayna’da yaşananlara bakarak şimdiden potansiyel hedeflerine karşı savaş jimnastiği yapıyor.” dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından Doha Forumu 2022 kapsamında “Bölgeselden Küresele: Ukrayna’daki Savaşın Orta Doğu Üzerine Etkileri” başlıklı bir yuvarlak masa toplantısı düzenlendi.
Doha News Görüntü ve Planlama Bölümü Baş Editörü Razan Saffour moderatörlüğünde gerçekleşen toplantıda, SETA Washington Araştırma Direktörü Doç. Dr. Kılıç Buğra Kanat, İstanbul Medipol Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Alptekin, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Veysel Kurt, İletişim Başkanlığı Kamu Diplomasisi Dairesi Başkanı Dr. Oğuz Güner, Al Jazeera English Kıdemli Muhabiri Jamal Elshayyal ve Katar Üniversitesi İbni Haldun Merkezi Kıdemli Uzmanı Dr. Ali Bakır konuşmacı olarak yer aldı.
Toplantıya ayrıca Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Dr. Çağatay Özdemir, Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Abdullah Erboğa, Al Jazeera’de Araştırmacı Gazeteci Ali Zalat, Doha Enstitüsü Anlaşmazlık Çözümü Uzmanı Maysa Ebu Hilal ile Edinburg Üniversitesi’nde Araştırma Uzmanı Khadıjah Elshayyal ve Anadolu Ajansı (AA) Katar Temsilcisi Ahmed Yusuf katılım sağladı.
Panelde konuşan Alptekin, Ukrayna ve Rusya savaşının patlak vermesinden sonra Orta Doğu için daha önce yapılan hesapların yeniden gözden geçirileceğini belirterek, şunları söyledi:
“Uluslararası sistemin bir süredir değişmeye başladığını hepimiz biliyoruz. Orta Doğu’nun yeni polisinin Çin olduğu ve ABD’nin de Orta Doğu’dan ağır bedeller ödediği herkes tarafından ezberlenmişti. ABD tek başında 8 trilyon doları Irak ve Afganistan’daki savaşında harcadı. Anlatılan hikaye, ABD’nin Orta Doğu’dan çekilip daha çok Asya Pasifik’e yoğunlaşacağı yönündeydi. Orta Doğu’nun artık kendileri için eskisi gibi önemli olmadığı aktarılıyordu. Ancak Rusya’nın Ukrayna ile olan savaşından sonra bence hesaplarımızı yeniden gözden geçiriyoruz. Beyaz Saray çevresi hesapları yeniden yapıyor. Şu anda onlar için sadece kötü adam Çin değil, Rusya da eklendi. Bu işgal ile birlikte Orta Doğu’da yeni güvenlik meselelerinin öne gelmesini hesaplamaya başlayacağız.”
Ukrayna savaşının Orta Doğu üzerinde direkt ve dolaylı olmak üzere 2 etkisinin olabileceğinden söz eden Alptekin, şöyle devam etti:
“Birinci etkisi direkt olacaktır. Orta Doğu’daki agresif liderler Ukrayna’da yaşananlara bakarak şimdiden potansiyel hedeflerine karşı savaş jimnastiği yapıyor. Beşşar Esed’in İdlib hakkında yeni hesapları olabilir. Aynı şekilde Etiyopya’da Tigray için. Belki başka ülkelerde bu hesaplar içerisine girmiştir. Çünkü Rusya-Ukrayna savaşı sadece bu iki ülke arasında değil. İkinci etkisi de dolaylı olup Orta Doğu’daki hassas ülkelerin iç güvenliğini etkileyebilir. Arap baharındaki gösterilerin onlarca yıl devam eden ekonomik krizden sonra patlak verdiği hatırlanmalıdır. Aynı şekilde Ukrayna savaşının Orta Doğu ülkeleri üzerinde etkileri olacağı kanaatindeyim. Özellikle Rusya’ya tarımsal ürünler konusunda bağlı olan Mısır gibi ülkeler. Bu ülkelerde açlık yaşanması halinde toplumsal olaylar tetiklenebilir.”
“ŞU ANDA RUSYA UKRAYNA’DA BİR İKİLEM İÇERİSİNDE”
Katar Üniversitesi İbni Haldun Merkezi Kıdemli Araştırmacısı Ali Bakır ise ABD ve Çin rekabetinde dezavantajlı olan tarafın Washington olduğunu belirterek, bunun sebepleriyle ilgili, “ABD artık eskisi gibi gücünü koruyabilen bir ülke konumunda değil. Birinci sebep, ekonomik olarak Çin tırmanışta ancak ABD ekonomisi eskisi gibi artık büyümüyor. İkinci husus da ABD eskisi gibi istediği şekilde müttefikler kuramıyor. Üçüncü sebep de kendi politik stratejik hedeflerine ulaşmak için işgallerin pek de verimli olmadığının ortaya çıkmasıdır, örnek olarak Afganistan ve Irak. Çünkü birçok zorlukla karşı karşıya kaldı.” değerlendirmesinde bulundu.
Bakır, Çin’in ekonomik olarak sürekli büyüdüğüne de dikkati çekerek, “Çin ekonomisi şu anda ABD ekonomisinin yüzde 70’ine tekabül etmekte. Çin’in çok büyük rezervleri var. Bu sebeplerden dolayı Çin ABD’yi zorluyor.” ifadelerini kullandı.
Rusya’nın ABD ve Çin arasındaki rekabeti çok iyi bir şekilde gözlemediğini belirten Bakır, “(Ruslar) ABD’nin düşüşte olduğunu görüyorlar. İlk olarak ABD’yi Gürcistan’da 2008’de test ettiler ve ardından 2014’te Ukrayna’da. Suriye’de aynı zamanda. Tüm bunların sonucunda ABD’den herhangi bir sert cevap almadıklarını gördüler. Obama idaresinden bu yana ABD’nin kendilerinden daha ziyade Çin’e odaklandıklarını gördüler. Rusya kendisi için uygun zamanın şimdi olduğu hesabını yaptı ve Ukrayna’ya saldırı başlattı. Ancak yaptıkları hesaplamaların iyi gitmediğini de görüyorlar. Şu anda Rusya Ukrayna’da bir ikilem içerisinde. Eli boş çekilemiyor ve savaşa da devam edemiyor çünkü çok ağır bedelleri var.” diye konuştu.
Bu savaşın uluslararası sistem üzerinde çok dramatik etkilerinin olabileceği uyarısında bulunan Bakır, “Eğer Rusya ağır bir bedelle savaşı kaybederse Çin, ABD’ye karşı gelecekte muhtemel bir müttefikini kaybettiği hesabına girecektir. Çin’in bir müttefiki yok ancak Rusya muhtemel bir müttefik gibi duruyor. Rusya’nın savaşı kaybetmesi Çin’in ABD ile ekonomik ve askeri rekabetini etkileyecektir. Bu yüzden ABD, Çin’in Rusya bir şekilde yardım etmesinden endişeleniyor. Aksi durumda yani Rusya savaşı kazanırsa ki zayıf bir ihtimal, gelecekte güçlü bir Çin-Rus ittifakı meydana gelebilir.” değerlendirmesinde bulundu.
Ukrayna savaşının Orta Doğu üzerindeki etkilerine değinen Bakır, “ABD için Körfez 1970’li yıllarda olduğu gibi artık önemli değil. Körfez doğal gaz ve petrol ile zengin ülkelerden oluşmakta. Bu ülkeler 70’lerde olduğu gibi artık kendi petrol ve gazlarını ABD’ye ihraç etmiyor. Şu anda bu ihracatın büyük oranı Çin ve doğuya gidiyor. Bölgenin 1’nci partneri artık ABD değil Çin’dir ve bunun da yansımaları var. Bu yüzden ABD bölgedeki nüfuzunu kaybediyor. Elbette ABD birden kaybolmuyor ancak eskisi bir olmayacağı bir gerçek. Bölgesel ülkeler de bu gerçeğin farkında.” ifadelerini kullandı.
Körfez ülkelerinin Ukrayna ve Rusya savaşına yönelik tutumumu da değerlendiren Bakır, “Sadece Katar ve Kuveyt açık bir şekilde Ukrayna’yı destekledi. Diğer ülkeler ya sessiz ya da bir şekilde Rusya yanlısı bir tutum içinde.” diye konuştu.
SETA Washington Araştırma Direktörü Buğra Kanat da ABD’nin Rusya’ya gösterdiği reaksiyonla aynı zamanda Çin’e de bir mesaj göndermek istediğini belirterek, “Herhangi bir olası girişimin sonuçları (Çin’in) uluslararası diplomatik arenadan izole edilmesi ve aynı ekonomik yaptırımlara maruz kalmasını içerebilir. Bu reaksiyon Çin’in dış politikasının da yeniden şekillenmesini etkileyebilir. Muhtemelen Çin, savaşın sonuçlarını bekliyor olacaktır. Savaş ile birlikte Çin’in kendi dış politikasını yeniden gözden geçirmesi gerekebilir.” dedi.
“İRAN, ÖZELLİKLE SURİYE’DE RUSYA’DAN BOŞALAN YERLERİ DOLDURMAK İSTEYECEKTİR”
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Veysel Kurt ise enerji üreten ülkelerin anahtar bir konumda olacağına değinerek, şunları söyledi:
“Orta Doğu’da enerji temin eden ülkeler ve çatışmaların yaşandığı bölgelere dikkat edilmesi gerekiyor. Kısa vadede enerji üreten ülkeler anahtar konumunda olacaktır. Çünkü Rusya’nın enerji kaynaklarının yerine Avrupa ülkeleri kısa vadede daha çok Körfez bölgesinden ülkeleri tercih edecektir. Çatışma bölgelerinde de dikkat edilmesi gereken hassas yerler; Yemen, Suriye ve Libya gelmektedir. Eğer Rusya ağır bir bedelle savaşı kaybederse, Suriye ve Libya’da yapılan hesaplamalar tekrardan masaya yatırılacaktır. Yine enerji meselesi ve çatışma bölgeleri için uzlaşı konusunda en çok zorlayan tarafın İran olacağı kanaatindeyim. Çünkü özellikle çatışma bölgelerinde Rusya zayıflarsa İran’ın ne yapacağından emin değiliz. İran özellikle Suriye’de Rusya’dan boşalan yerleri doldurmak isteyecektir.”
Al Jazeera English Kıdemli Muhabiri Jamal Elshayyal, uluslararası sistemin ülkeleri kaybetmeye sebebiyet veren yasalara uymaya zorladığını belirtti.
Ülkelerin silah, gıda ve ilaçta dışa bağımlı olmaması gerektiğine vurgu yapan Elshayyal, “Bunların dışında yapabileceğiniz bir şey yok ve aksi durumda sürekli bağımlı olursunuz. Türkiye’nin kendisini büyük ülkelerin yer aldığı masada bulmasının sebebi de bunu başarabilmiş olmasıdır. Bu yüzden Türkiye’yi zayıflatma girişimleri mevcuttur.” değerlendirmesinde bulundu.