Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine başvurusuna ilişkin, “İttifakın …
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine başvurusuna ilişkin, “İttifakın faaliyetlerine fiilen en çok desteği veren ülkelerin başında geliyoruz ama bu her teklife sorgusuz, sualsiz ‘evet’ diyeceğimiz anlamına gelmiyor.” dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, NATO’nun, doğu sınırlarını güçlendirmek için çeşitli arayışlar içinde olduğunu, bu kapsamda genişlemeye yönelik bazı adımların atıldığını söyledi.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından bölgede sergilenen dayanışma ve iş birliğine, seferber edilen kaynaklara, açılan kucaklara ve gösterilen hoşgörüye değinen Erdoğan, “Bunu biraz gözlerimiz dolarak biraz da tebessümle izliyoruz desek yeridir. Çünkü biz yıllarca terörle mücadele etmiş, sınırları tacize uğramış, yanı başında çok büyük çatışmalar yaşanmış bir NATO müttefiki olarak bu tabloyla hiç karşılaşmadık.” diye konuştu.
Türkiye‘nin, NATO’daki müttefiklerinden tek beklentisinin, kendi sınırlarını koruma, güvenliğini ve istikrarını güçlendirme konusundaki meşru çabalarına aynı hüsnüniyetle yaklaşım olduğunu belirten Erdoğan, “Müttefiklerimizden, bizim hassasiyetlerimizi önce anlamalarını sonra saygı göstermelerini nihayetinde de ve mümkünse destek vermelerini bekliyoruz.” dedi.
Erdoğan, Türkiye‘nin, terör örgütlerinin saldırılarına karşı sınırlarını korumak gibi bir hassasiyeti bulunduğunu vurgulayarak, “Yıllarca bu yüzden çok acılar çektik, çok kayıplar verdik, çok bedeller ödedik. Halen ödüyoruz. Maalesef bu hassasiyetimize hemen hiçbir müttefikimiz beklediğimiz şekilde ve ölçüde saygı göstermediler. Destek vermeyi zaten hiç söylemiyorum, PKK ve DEAŞ’ın sınırlarımıza dayandığı bir dönemde ülkemizdeki hava savunma sistemlerinin sökülüp götürüldüğü günleri unutmadık.” ifadelerini kullandı.
“Sözde müttefikler biliyoruz”
Türkiye‘nin, sınırlarının dibinde istikrarsızlık kaynağı haline gelen yönetimler konusunda da hassasiyeti bulunduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bu sıkıntının bedelini, sayıları milyonları bulan sığınmacılara ev sahipliği yaparak ödedik, halen daha ödüyoruz. Sığınmacılar batı ülkelerine yönelmediği sürece bu konuda da derdimizi paylaşan hiçbir müttefik görmedik. Hatta sırf Türkiye‘yi güç durumda bırakmak için gizliden gizliye bu süreci tahrik eden sözde müttefikler biliyoruz. ve bunlar kusura bakmasınlar, NATO’daki müttefiklerimizdir. Bunları gayet iyi biliyoruz. Bizim güçlü tarihi ve insani bağlarımızın olduğu, kardeşlerimize karşı sorumluluklarımızdan kaynaklanan hassasiyetlerimiz var. Şartlar ne olursa olsun biz ortak tarih ve medeniyet mirasıyla bağlı olduğumuz bu insanlara sırtımızı dönemeyiz. Her ne kadar NATO ve Avrupa Birliği içinde her türlü şımarıklığı sergileyen, kendisine tahsis edilen devasa kaynakları istismar eden kimi ülkelere sınırsız hoşgörü gösterseler de müttefiklerimizin bizim bu yaklaşımımızı paylaşmadıkları çok açıktır. NATO içindeki müttefiklerimizin bize karşı sergiledikleri tüm bu tavırlara rağmen biz ittifak içindeki sorumluluklarımızı bihakkın yerine getirmeyi hep sürdürdük. Bugün de ittifakın faaliyetlerine fiilen en çok desteği veren ülkelerin başında biz geliyoruz ama bu, önümüze getirilen her teklife sorgusuz sualsiz ‘evet’ diyeceğimiz anlamına da gelmiyor. NATO’nun genişlemesi bizim için hassasiyetlerimize gösterilecek saygı oranında anlamlıdır. Hem PKK/YPG terör örgütüne her türlü desteği verip hem de bizden NATO üyeliği için destek istemek en hafif tabiri ile tutarsızlıktır.”
“Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz”
PKK/YPG’li teröristlerin, Avrupa’nın bazı ülkelerindeki gösterilerine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
“Daha şurada Fransa, Almanya, Hollanda, İsviçre ve İsveç’te yapılanlar… Bunları biz görmeyecek miyiz? İsveç’te en son yapılanlar ve 30 teröristi istedik, ‘Vermeyiz.’ dediler. Siz teröristleri bize vermeyeceksiniz ama bizden kalkıp NATO üyeliğini isteyeceksiniz. NATO bir güvenlik oluşumudur, bir güvenlik teşkilatıdır dolayısıyla bu güvenlik teşkilatını güvenlikten yoksun hale getirmeye biz ‘evet’ diyemeyiz. Bu yanlış bir kere yapıldı. Ne ile? Yunanistan ile. Yunanistan ve Fransa, NATO’dan çıkmışlardı sonradan girmelerine maalesef bizler o zaman ‘evet’ dedik. Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz, kusura bakma.
Pazartesi günü gelmek istiyorlarmış, ‘Boşuna yorulmasınlar.’ dedim. Gerek yok, tavır ortada. İsveç’te halen yürüyorlar ve bu yürüyüşler devam ediyor. Bütün paçavralarıyla beraber yoldalar. Aynı şey Almanya’da devam ediyor, bütün paçavralarıyla beraber ve bunlara her türlü desteği maalesef kendileri ile uzun uzadıya konuştuğumuz halde vermeye devam ediyorlar. Türkiye artık bu işe onların baktığı gibi bakmayacaktır.”
“Bu güvenlik bölgesine ihtiyacımız var”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 2016’dan beri güney sınırlarında bir güvenlik stratejisi uyguladığını hatırlatarak, bu strateji kapsamında Reyhanlı’dan Cizre’ye, oradan Şemdinli’ye uzanan hat boyunca coğrafyanın ve tehdidin durumuna göre değişmekle birlikte derinliği ortalama 30 kilometre olan bir güvenlik hattı oluşturulduğunu belirtti.
“Ülkemizi ve vatandaşlarımızı hem terör örgütlerinin tacizlerinden korumak hem de sığınmacı akınlarının önüne geçmek için bu güvenlik bölgesine ihtiyacımız var.” diyen Erdoğan, Türkiye’nin, kimsenin toprağında, egemenliğinde, canında ve malında gözü olmadığını vurguladı.
Tek gayelerinin, Türkiye’yi istikrarsız hale getirmeye, vatandaşların güvenliğini tehlikeye atmaya yönelik eylemleri kaynağında kesmek ve kurutmak olduğunun altını çizen Erdoğan, “Şayet bu gücü ve iradeyi ilgili muhataplarımız gösterebilmiş olsaydı asla böyle bir ihtiyaç duymayacak, böyle bir hareket tarzına girişmeyecektik ama şartlar bizi buna mecbur bırakmıştır. Türkiye’nin, kimsenin ne terör tehdidiyle ne göç şantajıyla ne de sinsi mezhep ve köken ayrımcılığı tuzağıyla demokrasi ve kalkınma hedeflerinden uzaklaştırılmasına izin veremeyiz. Geçmişte defalarca oynanmış bu oyunları üzerimizde tekrar denemek isteyenlerin uğraşları da buraya aktardıkları onca kaynak da beyhudedir.” dedi.
Bazı ülkelerin, “terör örgütü daha çok palazlansın” diye yüz milyonlarca avro aktardığını ifade eden Erdoğan, “Binlerce tır araç, gereç, mühimmat, silah terör örgütlerine gönderilmedi mi? Gönderildi ve bunlar bizim NATO’dan ortağımız değil miydi? NATO’dan ortağımızdı? Kusura bakmayın, artık bu delikten bir daha sokulmayacağız.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’nin bu meşru harekatlarına destek verin”
Erdoğan, Türkiye’nin, sınırları boyunca oluşturmayı planladığı güvenlik bölgelerinin önemli bir kısmını tamamladığını, kalan kısımlarıyla ilgili çalışmaları da en kısa sürede hayata geçirmekte kararlı olduklarını bildirdi.
“Hem bölgede etki sahibi ve güç bulunduran ülkelere hem de NATO’daki müttefiklerimize sesleniyorum: Gelin, Türkiye’nin bu meşru, haklı, insani, ahlaki bu harekatlarına destek verin. En azından ayağımıza çelme takmaya çalışmayın. Demokrasi, güvenlik, refah, huzur sizin halklarınız kadar bizim milletimizin, bize sığınan mazlumların ve güvenli hale getirdiğimiz bölgelerde yaşayan mağdurların da hakkıdır. Üstelik biz müttefiklerimizden farklı olarak demokrasi ve güvenlik operasyonlarımızı hiçbir masumun saçının teline zarar vermeden hiçbir sivilin onuruna halel getirmeden yürütüyoruz. Zaten aksi bir durum olsaydı dünyayı başımıza yıkarlardı. Bugüne kadar 500 bin Suriyelinin topraklarına dönüşünü sağladık. İnşası tamamlanan 57 bin, çalışmaları süren 20 bin ve hazırlıklarına başlanan 13 bin briket evle sınırlarımız ötesinde çadırlarda, zor şartlarda hayatını sürdürmeye çalışan ailelere nispeten daha insani şartlara sahip yerler yapıyoruz. Şimdi de uluslararası yardım kuruluşlarının desteğiyle belirlediğimiz 13 ayrı yerleşim bölgesinde eğitimden sağlığa, sanayiden tarıma tüm alt yapısıyla toplamda 1 milyon nüfusu barındıracak şehirler kuruyoruz.”
“Hedefimiz en az 100 bin konut”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra güvenli bölgelerde yapılan çalışmalara ve bunların çocukların dünyasını nasıl değiştirdiğine dikkati çeken bir videoyu izletti.
Videoda, bir Suriyeli sığınmacının, “Daha önce çadırda kalıyorduk, karda kışta, yağmurda perişan oluyorduk ama şimdi briket evlerde çok rahatız. Türk halkına bize yardımcı oldukları için çok teşekkür ederiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çok teşekkür ederiz.” sözleri yer aldı.
Videonun sonunda “Türkiye insanlığa umut oldu, el birliğiyle AFAD koordinasyonunda, STK’lerin desteğiyle 57 bin 306 briket ev inşa edildi.” bilgisi verildi.
Konuşmasını sürdüren Erdoğan, “İnşallah önümüzdeki aylarda güvenli hale getireceğimiz ilave bölgelerle bu kalıcı konutların sayısını daha da artıracağız ve hedefimiz en az 100 bin konut ve onun üzeri olacak. Gördüğünüz gibi herkes en iyi bildiği işi yapıyor. Onlar fitnenin, fesadın, kavganın, kin ve nefret tohumları atmanın peşinde biz ise eser ve hizmet üretmenin, ülkenin ve milletin geleceğini inşa etmenin gayreti içerisindeyiz. Bu tür mazlum mağdurların başını sokacakları bir yer kendilerine inşa etmenin gayreti içerisindeyiz.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup toplantısının ardından TBMM’yi ziyaret eden Kıbrıs gazileri ve Dağlık Karabağ Savaşı’nda gazi olan askerler ile Şeref Holü’nde hatıra fotoğrafı çektirdi.
Türkiye Muharip Gaziler Derneği Genel Başkanı Beyazıt Yumuk ile Azerbaycan Askeri Dernekler Federasyonu Başkanı Emin Hasanlı başkanlığındaki heyet, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Türk bayrağı takdim etti.
(Bitti)