Yerli ve milli olmaktan uzak bu vatanın kutsallarından bihaber CHP zihniyeti muhafazakar kesimin oylarını alabilmek için en son helalleşme adı …
Yerli ve milli olmaktan uzak bu vatanın kutsallarından bihaber CHP zihniyeti muhafazakar kesimin oylarını alabilmek için en son helalleşme adı altında başörtüsü çıkışı yapmıştı. Kılıçdaroğlu’nun güya başörtüsünü güvence altına almak için yasal güvence teklifine Başkan Erdoğan “Eğer dürüstsen, eğer samimiysen gelin çözümü yasa değil Anayasa düzeyinde sağlayalım.” restiyle cevap vermiş daha sonra CHP’nin TBMM’ye sunduğu 3 maddelik teklifte başörtüsü kelimesinin dahi geçmemesi ikiyüzlülüğü ortaya çıkarmıştı.
Başkan Erdoğan dün Malatya’da çıtayı daha da yükseltip Kılıçdaroğlu’na başörtüsü için referandum çağrısında bulunarak “Haydi sıkıyorsa gel bu işi referanduma götürelim, parlamentoda bu iş çözülmüyorsa millete götürelim, kararı millet versin.” demişti.
GENAR Araştırma Merkezi Başkanı İhsan Aktaş ve Avukat Dr. Mehmet Sarı’ya seçimlere 8 gibi bir süre kala siyaset arenasında CHP’nin kendisiyle çelişen başörtüsü çıkışını ve AK Parti’nin peş peşe hamlelerini nasıl okumak gerektiğini sorduk.
“CHP’NİN GÜNDEME GETİRMESİ İYİ OLDU”
GENAR Araştırma Merkezi Başkanı İhsan Aktaş’ın değerlendirmesi şu şekilde;
Baktığınız zaman Cumhuriyet Halk Partisi’nin kanun önerisine karşı AK Parti anayasa önerisinde bulundu. Yani referandum aslında belli bir sayıda destek olmaktır. Bu konuları Cumhuriyet Halk Partisi’nin gündeme getirmesi aslında faydalı oldu.
“50 YILLIK TRAVMAYI CANLANDIRDI”
Ama aslında 40-50 yıllık travmayı canlandırdı. Bir yönüyle de kendi tabanı açısından da çok fazla eleştirilere maruz kalıyor. Yani AK Parti’nin amacı bunu anayasal bir çerçeveye getirmek oldu. Kılık kıyafet hürriyeti bağlamında bu tartışma biraz daha bizde devam eder diye düşünüyorum.
BAŞÖRTÜSÜNDE MİLLİ MUTABAKAT ARAYIŞI
Avukat Dr. Mehmet Sarı’nın değerlendirmesi şu şekilde;
Sayın Cumhurbaşkanımızın bu çağrısı şüphesiz ki burada bir milli mutabakat arayışı. Başörtüsünün temel haklar açısından istismarının tam anlamıyla kapatılmak istediğini düşünüyorum. Kemal Kılıçdaroğlu, Sayın Cumhurbaşkanımızın ve AK Parti’nin bu anlamdaki tarihsel mücadele sürecinden kendisine rol çalmaya kalkışmıştı. Kılıçdaroğlu ne yapmıştı? Kalkıp parlamentoda olmayan bir konuyu istismar etme anlamında sanki sürecin aktif unsuru olmuş gibi bir yasa teklifi vermişti. Tüm bunlara rağmen sayın Cumhurbaşkanımız, “Eğer gerçekten sen bu işte samimiysen o zaman bir anayasa değişikliğiyle tam anlamıyla bu meseleyi çözelim. Parlamentoda değişiklik yapmanın daha zor olduğu bir düzenleme yapalım” dedi. Yani anayasa değişikliği yapalım dedi. Tüm bunlara rağmen Kılıçdaroğlu’nun bunu da suiistimal etmeye, istismar etmeye, sulandırmaya kalktığını görüyoruz.
PARLAMENTODA 400 MİLLETVEKİLİ MESELESİ
Sayın Cumhurbaşkanımız son Malatya mitinginde “Referandum yapalım. Milletimizin hakemliğine, milletimizin onayına başvuralım” dedi. Bu çağrı aslında daha kuvvetlendirilmiş bir çağrı oldu. Yani bir referandumla bu işi nihayete indirelim ve bir daha kimse başörtüsünü, kılık kıyafet özgürlüğünü, din ve vicdan özgürlüğünü yasaklama yönünde bir girişimde bulunamasın anlamı çıkıyor. İkinci bir mesele de parlamentoda 400 milletvekili buna onay verdiği takdirde biliyorsunuz ki referanduma gerek kalmaksızın yürürlüğe giriyor. Doğal olarak Cumhurbaşkanımız bu anlamdaki anayasa değişikliğini zorunlu olarak referanduma götürüyor.