Hidrojen enerjisinin kullanım alışkanlıklarını değiştirecek şekilde dünyada hızla ilerlediği gerçeğinden hareket eden BUSİAD Enerji Uzmanlık Grubu, konunun gündemde tutulmasına katkıda bulunmak amacıyla, alanın önemli isimlerini Bursa’da buluşturdu.
BURSA (İGFA) – BUSİAD Enerji Uzmanlık Grubu tarafından organize edilen ‘Bursa Hidrojeni Konuşuyor’ toplantıların ilki, “Hidrojen Enerjisinin Üretimi, Lojistik ve Depolanması” başlığı ile BUSİAD Evi’nde gerçekleştirildi.
Bursa Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Makina Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Akın Burak Etemoğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleşen ve yoğun bir ilginin olduğu etkinlikte, İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Süha Yazıcı ile İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Midilli, hidrojen teknolojileri konusunda Türkiye ve Bursa’da sürdürülen çalışmalar ve fırsatlar üzerinde dururken, BOSCH San. ve Tic. A.Ş. Endüstriyelleşmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Yıldırım Arslan ve Karsan Ar-Ge Sistem Mühendisliği Müdürü Emrah Avcı da konu ile ilgili sanayi tarafındaki uygulamaları aktardı.
HİDROJEN KULLANIMI İLERLİYOR
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) hazırladığı 2023 Dünya Enerji Görünümü (WEO-2023) raporunda hidrojene olan güvenin arttığının ve 2022 yılı içerisinde hidrojen yatırımlarının 1 milyar doları aştığının belirtildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Etemoğlu, “Eğer tüm duyurulan projeler gerçekleşirse 2030’a kadar dünya üzerinde 400 Gigabayt’tan fazla elektroliz kapasitesine geçilebileceğini ve bunların işler duruma gelebileceği ifade edilmektedir. Hidrojen enerjiye bakışımızı ve son kullanım alışkanlıklarımızı değiştirecek şekilde dünyada ilerliyor. Bu toplantının bu yoğunlukla dinlenebilir olması da bunun ölçeklerinden bir tanesidir” dedi.
Yüksek bir katılımın göze çarptığı etkinliğin ilk konuşmacısı hidrojen ve yakıt pili teknolojilerinin Türkiye’de yaygınlaşması için demonstrasyon ve Avrupa Birliği projelerinde yer alan, hidrojen ve hidrojen yakıt pili teknolojilerinde bilimsel araştırmaları bulunan Hidrojen Teknolojileri Derneği Kurucu Üyesi, İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Süha Yazıcı, ‘Hidrojen değer zinciri ve fırsatlar’ üzerine bir sunum yaptı.
HİDROJEN ÖNEM KAZANDI
100-150 yıldır bilinen ancak ekonomik olmadığı için vazgeçilen hidrojenin, küresel ısınmayla birlikte gelen iklim değişikliğinin alternatif yakıtlara bakmaya yöneltmesiyle tekrar önem kazandığına dikkat çeken Doç. Dr. Yazıcı, şunları söyledi:
“Şu anda dünyada 100 milyon ton hidrojen üretiliyor ve bu değişik sektörlerde kullanılıyor ama küresel ısınmadan dolayı bunun yaygınlaştırılması yönünde bir iteleme var. Yani burada temel motivasyonumuz yakıt ekonomisinden artık elektrik ekonomisine geçtik. Önümüzdeki 20, 30, 40 yılda artık elektriği konuşuyor olacağız. Bugün dünyada 100 milyon ton hidrojen üretilirken, 2050’de bunun yaklaşık 500 milyon ton olacağı öngörülüyor. Bu 500 milyon ton da toplam enerji eşitliği içerisinde yüzde 20’lere karşılık geliyor. Yani her şey artık hidrojene dönmeyecek, yüzde 20’lik kısmı dönecek. Mesela yüzde 25-30’lardan fazla yüzdeye sahip olarak Biyogaz çok daha önemli olacak. 2023’teki pazar 250 milyar dolarmış, 2030 öngörüsü 400 milyar dolarlara doğru gidiyor. Böyle olunca da bütün proseslerimizi elektrikle ilişkilendireceğiz.”
TÜRKİYE AVRUPA’NIN ÖNÜNE GEÇEBİLİR
Yazıcı’nın ardından konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Midilli de, hidrojenin üretiminin yanında depolanması, transferi, hidrojen istasyonları ve alternatif olarak sektörel uygulamaları üzerinde durdu.
Yüzde 85 yenilenebilir altyapısını tamamlamış bir ülke olan Türkiye’nin, yenilebilir enerjiye hidrojen teknolojilerini de entegre etmesi halinde 2030’a kadar çok hızlı bir entegrasyonla Avrupa’nın çok daha önüne geçeceğini savunan Prof. Dr. Midilli, şöyle devam etti:
“Kimya sektöründe özellikle Bursa’da hidrojen önemli bir paydaş, parametre oluşturabilir. Bugün hidrojen teknolojilerinde özellikle hafifleştirme anlamında, teknolojiyi hafifleştirme, mobilitesini hızlandırma, enerji kabiliyetini artırma anlamında kompozitler önemli. Dolayısıyla ‘acaba bu sektörde hidrojen yüzde 1’de olsa Bursa’da bir ekmek bulabilir mi?’ Buna, ilgili sektörün paydaşları karar verecek. Bunun yanında özellikle raylı sistemlerde çelik sektörü işin içerisine giriyor ve bu çelik sektörüne baktığımızda da bugün karbondioksit üretiminden arınmış ve 2025’ten sonra da ürünleri karbon vergisine maruz kalacak olan çelik sektörünün bir şekilde, bu raylı sistemler o ürünlerini kullanmak zorunda kalacak. Dolayısıyla bu raylı sistemler yarın belki de parçalarını yurt dışına ihraç ederken şöyle bir şeyle karşı karşıya kalacaklar, belki de kalmışlardır; ‘Ürünleriniz yeşil mi üretiliyor?’ Dolayısıyla çelik sektöründe hidrojen ve yenilenebilir enerji entegrasyonu yapılmadığı sürece bizim raylı sistemler konusunda yeşil bir raylı sistem altyapısı ve ürünleri oluşturma anlamında ciddi sıkıntı yaşama potansiyelimiz var. Bursa gerçekten kaliteli makineler üreten bir sektöre sahip. Hidrojen ekonomisinin ekosisteminin yüzde 90 ana parçası, makine sektöründen geliyor. Dolayısıyla o zaman makinecilerin de bu işe bir kulak vermesi gerekiyor. Bursa’da otomotiv olması olmaz. Çünkü dünyada artık tamamıyla ulaşım sektöründe küçük ölçekli araçlar hariç kamyonlar, otobüsler, hatta ve hatta şimdi uçaklar, TIR’lar, gemiler, bunların hepsi hidrojenle çalıştırılmaya başlandı ve otomotiv sektöründe hidrojen, otomotiv sanayi sektörüne parça üretebilecek ya da altyapı teknolojisi üretebilecek iyi bir potansiyele sahip olduğunu düşünüyorum Bursa’nın.
“BURSA İHRACATI 3-4 KAT ARTABİLİR…”
Bütün bu sektörlerde bahsetmiş olduğum bu altyapılar eğer harekete geçerse bugün 15-16 milyar dolar civarında ihracat potansiyeli olan Bursa’nın, bunu özellikle 2030’dan sonra 3-4 katına çıkaracağını düşünüyorum. Bursa’nın buna göre bir altyapı yol haritası oluşturup, o altyapı yol haritasına göre hareket etmesi, belki BUSİAD’ın önderliğinde olacak. Belki ciddi anlamda Bursamız’a, dolayısıyla da ülkemize önemli bir katma değer katacaktır diye düşünüyorum.”
Panelin ikinci oturumunda ise BOSCH San. ve Tic. A.Ş. Endüstriyelleşmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Yıldırım Arslan ve Karsan Ar-Ge Sistem Mühendisliği Müdürü Emrah Avcı da konu ile ilgili sanayi tarafındaki uygulamaları aktardı.
Uludağ Üniversitesi Makine Topluluğunun genç araştırmacı ve öğrencilerinin yürüttüğü hidrojen yakıt pili çalışmalarının da sergilendiği Panelin ardından konuşmacılara teşekkür belgesi olarak Kır Çiçekleri sertifikaları takdim edildi.