Her yerde bulunan ve dünya çapında milyonlarca insanı enfekte ettiği tahmin edilen bir parazit, şizofreni ve bir dizi başka nörolojik bozuklukla …
Her yerde bulunan ve dünya çapında milyonlarca insanı enfekte ettiği tahmin edilen bir parazit, şizofreni ve bir dizi başka nörolojik bozuklukla ilişkilendirilmiş; ancak bu duruma dair net bir kanıt sunulamamıştı. ‘Zihin değiştiren’ parazit olarak da bilinen Toxoplasma gondii (T. gondii) isimli bu parazitin değişen davranış veya insan etkinliğindeki tuhaf kalıplarla bağlantılı olduğunu savunan çok sayıda çalışma olsa da, bu ilişkiyi çürüten veriler de mevcut.
Şimdiyse Kanada’daki McGill Üniversitesi’nden psikiyatri asistanı Vincent Paquin tarafından yönetilen yeni bir çalışma, bu parazit paradoksunu açıklamaya yardımcı olabilecek yeni bulgular elde etmiş gibi görünüyor. T. gondii’nin görünen tehlikelerinin ardından ne yatabileceğini belirlemenin bir yolunu bulabilme potansiyeline sahip bu araştırmaya göre kedi sahipleri ile mental rahatsızlıklar arasındaki ilişkiyi inceliyor.
Kediler, parazitin insanlara bulaşması için tek başına yeterli değil
1995 yılında yapılan bir araştırma, T. gondii’nin kontamine yiyecek veya suya ek olarak, enfekte olmuş bir evcil kedinin dışkısına maruz kalma yoluyla insanlara bulaşabileceğini öne sürmüş; buna göre çocukluk döneminde kedi sahibi olmak ile yetişkinlikte mental hastalık geliştirmenin bağlantılı olduğunu iddia etmişti. Ancak bunu takiben yapılan başka araştırmalar, kedi sahibi olmak ile T. gondii arasındaki ilişkiye dair net bir cevap vermekte başarısız olmuştu. Bahsi geçen yeni araştırma ise bu duruma yeni bir bakış açısı kazandırmış olabilir gibi duruyor.
Yeni araştırma makalelerinde, “Yerli kediler genellikle kemirgenlerle beslenerek parazitle enfekte olurlar ve sadece takip eden günler veya haftalar boyunca bulaşıcı olurlar.” şeklinde belirten Paquin ve yardımcı yazarlar, “Dolayısıyla, kedinin kemirgenleri avladığının bilinip bilinmediğini belirlemek, tek başına kedi sahibi olmakla karşılaştırıldığında, T. gondii’ye olası maruziyet için daha iyi bir vekil sağlayabilir.” ifadelerini kullanıyor.
Başka bir deyişle bu, kedilerin tek başlarına insanların parazite maruz kalmasına neden olmadığı anlamına geliyor. Ancak kemirgen avlayan, mesela sadece evde bakılmayan ve dışarıya çıkmasına izin verilen kedilerin açık havada T. gondii ile temasa geçme olasılıkları son derece yüksek olabilir gibi gözüküyor.
Araştırma, can dostlarımızın sağlık kontrollerinin aksatılmamasın önemini bir kez daha gösteriyor
Varsayımsal olarak konuşacak olursak bu, kedilerin enfeksiyonu çocuklukta kişilere bulaştırarak yetişkinlikte psikolojik sorunlar geliştirmelerine neden olabileceği anlamına geliyor. Bu varsayımı incelemek amacıyla Montreal’de yaklaşık 2.200 katılımcıyla anket gerçekleştiren araştırmacılar, katılımcılara çocukluklarında kedi sahipliği hakkında sorular sordular ve psikotik deneyimlerinin sıklıklarını ölçtüler. Buna ek olarak araştırmacılar, ankette katılımcılara çocukken ne sıklıkla taşındıkları, kafa travması deneyimleri olup olmadığı ve sigara kullanıp kullanmadıkları gibi bir dizi başka soru da yönelttiler.
Katılımcılardan gelen cevapları analiz eden ekip, çocukluk döneminde kemirgen avlayan bir kediye sahip olan erkek katılımcıların yetişkinliklerinde psikotik deneyimler yaşama riskinin daha fazla olduğunu gözlemledi; ancak gariptir ki aynı ilişki, kadın katılımcılarda gözlemlenmedi.
Bununla birlikte katılımcılar arasında çocukluklarında hiç kedi bakmayan ve sadece evde besledikleri bir kedisi olanlarda da böyle bir bağlantı olmadığı tespit edildi. Öte yandan yukarıda bahsetmiş olduğumuz; ankette incelenen diğer faktörlerin (sigara kullanımı kafa travması vb.), parazit enfeksiyonunun da ötesinde, katılımcıların psikotik deneyim riskini etkilediği bariz bir şekilde ortadaydı.
Bütün bunlara ek olarak araştırmanın, anketteki tüm bulguların katılımcıların kendileri tarafından bildirilmeleri gibi birtakım sınırlamaları bulunuyor; ancak bu, elde edilen bulgularının, gelecekte T. gondii maruziyeti ile alakalı etkileşimleri daha doğru bir şekilde tanımlamamıza yardımcı olabilecek daha fazla araştırma yapılmasının ne kadar önemli olduğunu gösterdiği gerçeğini değiştirmiyor.
Son olarak araştırma, tüy yumağı dostlarımızın sağlık bakımlarının aksatılmaması gerektiğinin ne kadar önemli olduğuna da dikkat çekiyor. Bildiğiniz gibi kedi sahiplenmek, pek çok uzman tarafından psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde yardımcı bir eleman olarak hastalara öneriliyor. Başka bir deyişle can dostlarımızın veteriner kontrollerini aksatmamak ve onların olabilecekleri en sağlıklı hallerinde olduklarından emin olmak, bizlerin sağlığı için de büyük önem teşkil ediyor.