Ukrayna, çatışmaların başladığı 2014 yılından önceki sakin dönemlerde, silahların tüm dünyaya kontrolsüz bir şekilde yayıldığı ‘gri bölge’ olarak …
Ukrayna, çatışmaların başladığı 2014 yılından önceki sakin dönemlerde, silahların tüm dünyaya kontrolsüz bir şekilde yayıldığı ‘gri bölge’ olarak ün kazandı.
Özellikle eski Libya lideri Muhammed Kaddafi’ye yapılan sevkiyatlar, BM Güvenlik Konseyi’nin raporlarında yer aldı. Uluslararası Af Örgütü, Ukrayna’nın AB’nin Güney Sudan’a silah tedariki ambargosuna resmen katılmasına rağmen Ukrayna’dan bu ülkeye silah satışları olduğunu açıkladı.
Bu konu, son dönemde Ukrayna’daki çatışmalarla birlikte ABD’de daha sık gündeme gelmeye başladı.
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Kiev’den Washington’un gönderdiği silahları sıkı biçimde kontrol etmesini talep ettiğini, son olarak çarşamba günü Ukraynalı mevkidaşı Aleksey Reznikov’la yaptığı görüşmede bunun altını özellikle çizdiğini dile getiriyor.
Rus Vzglyad gazetesinin daha önce paylaştığı verilere göre, ABD’nin Ukrayna’ya yardımı olarak düzenlenen silahların onaylanmış bedeli 13.6 miyar dolar ediyor. ABD Başkanı Joe Biden’ın 2. Dünya Savaşı’nda müttefik ülkelere savaş malzemeleri tedarikinde kolaylık sağlamak için çıkarılan ‘Lend-Lease Yasası’nı Ukrayna için devreye sokmasıyla birlikte bu tutar, Afganistan’a yapılan silah tedarikini de aşarak 82 milyar dolara ulaşabilir.
Arsenal Oteçestva dergisinin Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı olan askeri uzman Dmitriy Drozdenko, Vzglyad’a verdiği demeçte, Washington’un temin ettiği silahların büyük bölümünün otomatik silah ve taşınabilir sistemler olduğu düşünüldüğünde, ABD’lilerin endişesinin normal olduğunu söyledi. Drozdenko, “ABD yapımı Stinger sistemleri, Javelin tanksavar kompleksleri ve İsveç-İngiliz yapımı NLAW güdümlü tanksavar füzeleri söz konusu ülkelerde teröristlerin eline geçebilir ve örneğin uçak düşürerek terör eylemleri gerçekleştirebilir” dedi.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da, geçen ay Rus Pervıy Kanal’a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Önceki deneyimlerin gösterdiğine göre, herhangi bir zayıf kontrol edilen ülkeden olduğu gibi, askeri yönetime itaat etmeyen aşırı çilerin bulunduğu Ukrayna’dan da bu silah, şu anda onları gönderen ülkelere yayılabilir. Özellikle taşınabilir füze komplekslerine dikkat çekmek isterim ki, bunlar teröristlerin silahıdır. Uzun yıllar ABD’yle aramızda MANPAD’ların yurtdışına sevkiyatıyla ilgili karşılıklı bilgilendirme anlaşmasının olması boşuna değildi.”
Peki, Batı’nın ölümcül silahları Ukrayna’dan diğer ülkelerin veya güçlerin eline nasıl ve hangi miktarlarda geçiyor?
Anlaşılır nedenlerden dolayı, mevcut ‘lend-lease anlaşması’ kapsamındaki akıştan kaynaklanan ‘silah sızıntılarının’ hacmini tahmin etmek zor. Fakat önceki gün ‘Nezygar’ Telegram kanalına konuşan bir kaynak, “Silahların yüzde 15-20’si anında Kuzey, Batı ve Orta Afrika ülkelerine gidiyor. Bu sevkiyatlar, özel askeri kuruluş altında Ukrayna’ya giren bu ülkelerin askeri personeli tarafından gerçekleştiriliyor” dedi.
‘Nezygar’ Telegram kanalının aktardığına göre, Batılı ülkelerden tedarik edilen silahlar, üst düzey İsrailli subaylardan oluşan bir aracılar zinciri aracılığıyla Ortadoğu’ya gidiyor ve Suriye ve Irak’taki İran karşıtı grupların güçlendirilmesi için kullanılıyor. Ayrıca ticari amaçlı olarak Myanmar ve Yemen’e satılıyor.
Sürecin Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Başkanı Andrey Yermak ve bu ofis için çalışan İngiliz istihbarat servisi MI-6’nın ajanları tarafından koordine edildiği belirtiliyor. Ödemelerin kripto paralarla ve nakit olarak yapıldığı ifade ediliyor.
Bunun yanında Ukrayna silah pazarındaki ikinci el satışların toplam hacmi, kripto paralarla yapılan ödemeler hariç ayda 700 milyon dolar olduğu da kaydediliyor.