Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu ile günü birlik Şırnak gezisi ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile kahvaltı buluşmasına katılan …
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu ile günü birlik Şırnak gezisi ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile kahvaltı buluşmasına katılan Mehmet Acet bu buluşmalara ilişkin yaşananları aktardı.
Acet kaleme aldığı yazısında, Bakan Soylu’nun kahvaltılı buluşmada uyuşturucuyla mücadele konusunda uzun bir sunum yaptığını söyledi. Soylu, geçmişte sokaklarda sık sık yürek yakan görüntülere sebep olan bonzaiye karşı verilen mücadele sayesinde artık bu manzaralarla karşılaşılmadığını dile getirdi.
Verilen mücadeleyle bir beladan kurtulunduğunu söyleyen Soylu yeni tehlikenin adının “metamfetamin” olduğunu açıkladı. Bakan Soylu metamfetamin isimli yeni tür bir uyuşturucunun bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yaygınlaşmaya başladığını söyledi.
İşte Mehmet Acet’in o yazısı:
Evvelsi gün Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu ile günübirlik Şırnak gezisine katıldım.
Dün sabah da, ana teması uyuşturucuyla mücadele olan kahvaltılı buluşmada İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu dinledim.
Bu yazının konusu, Şırnak izlenimleri ve her iki bakandan dinlediklerimiz olacak.
Dün sabah buluşmamızda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, uyuşturucuyla mücadele konusunda uzun bir sunum yaptı.
Uyuşturucu baronlarına, çetelere karşı nasıl bir mücadele verildiğini anlattı.
945 çete çökertilmiş şimdiye kadar.
Malum, bir ara bonzai diye bir bela vardı.
Yürek parçalayan görüntülerle karşılaşıyorduk.
Gencecik insanlar, yol kenarlarında, parklarda zombi gibi yığılmış halde görülüyorlardı.
Soylu, verilen mücadele sayesinde böyle görüntülerin artık yaşanmadığını hatırlattı.
Ama yeni bir baş belasından söz etti.
YENİ TEHLİKENİN ADI: METAMFETAMİN
Metamfetamin isimli yeni tür bir uyuşturucunun bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yaygınlaşmaya başladığını söyledi.
2016’dan bu yana Türkiye’de yapılan operasyonlarda yakalanan metamfetamin oranında 22 kat artış olmuş.
Bu uyuşturucu madde, iç kanamaya, solunum yollarında sorunlara, dişlerde çürümeye, psikolojik bozukluklara yol açıyormuş.
Devletin ilgili birimleri uyuşturucuyla mücadele konusunda büyük gayret içindeler.
Ama bu sadece devlet imkânlarının kullanılmasıyla yürütülebilecek bir mücadele değil.
Ailelerin, annelerin devrede olması önem taşıyor.
İçişleri Bakanlığı, “En iyi narkotik polisi annelerdir” söyleminden yola çıkarak, şimdiye kadar 749 bin 528 anne ile irtibat kurmuş.
Bakan Soylu, bu kampanyanın önemini anlatırken, uyuşturucuya yönelen çocukların erken safhada, ikinci ya da üçüncü kullanımda fark edilmeleri halinde geri döndürülebildiğinden söz etti.
“Kimse ‘Benim çocuğum yapmaz’ diye düşünmesin” uyarısında bulundu.
Gerçekten önemli uyarılar bunlar.
KILIÇDAROĞLU’NA SALVOLAR
Uyuşturucuyla mücadele sunumu bittikten sonra soru cevap faslında, Bakan Soylu’ya CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun SADAT’ın önüne gitmesi ve orada yaptığı açıklamalarla bu kurumu terör örgütü gibi sunmak istemesi hatırlatılıp, “Bu konuda ne düşünüyorsunuz” diye soruldu.
Soylu, bu tartışmalarla ilgili konuşurken, Kılıçdaroğlu için ‘dedikodu kumkuması’ ifadesini kullandı.
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne iftira atıyor, bühtan ediyor. Burası bir hukuk devletidir” dedi.
“6’LI MASA CANAN MASASI OLDU”
Soylu’nun Canan Kaftancıoğlu ile ilgili Yargıtay’ın verdiği karara ilişkin söyledikleri de gündem belirleyecek nitelikte idi.
Aktaralım:
“Ne güzel. CHP’nin gerçek yüzünün Canan Kaftancıoğlu’nun yüzü olduğu ortaya çıktı. Dinimize hakaret eden, Devlet Başkanı’na hakaret eden, bütün kutsallarımızı ayaklar altına alan, devlete katil diyen bir anlayışa karşı hukuk bir karar verdi diye hepsi aynı noktaya geldi. Masa, 6’lı masa değil, Canan masası oldu.”
Şırnak’tan yükselen ‘raket’ sesleri
Başlığı böyle atınca, devamını da aklıma ilk geldiği haliyle getirmem lazım:
“Şırnak’ta roket seslerinin yerini raket sesleri aldı.”
Önceki gün Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’nun davetiyle İstanbul ve Ankara’dan bir uçak dolusu gazeteciyle Şırnak’a gittik.
Niçin?
9 ülkeden 81 sporcunun katıldığı Uluslararası Cudi Cup Tenis Turnuvası’nı yerinde izlemek için.
40 yıldır terörle anılan coğrafyalarda böyle bir etkinliği izlemek üzere bulunmamız başlı başına haber değeri taşıyor zaten.
Uzun yıllar PKK’nın eğitim kamplarının bulunduğu Cudi Dağı, etkili bir mücadele sonunda terörden arındırıldı.
Bu durumun sağladığı güvenlik ortamında işte bu türden sportif etkinlikler yapılabiliyor.
Sadece Türkiye’den değil, başka başka ülkelerden de sporcular, güvenlik endişesi taşımadan buralara gelebiliyorlar.
Bakan Kasapoğlu tam da bu hususlara dikkat çeken bir konuşma yaptı:
“Birilerinin makûs kaderi böyledir diyerek, huzursuzlaştırmaya çalıştığı bölgeler bugün şükürler olsun ki istikrarın, refahın, kalkınmanın ve güçlü yarınların sembolü olmuştur.”
“Cudi Dağı’nda bugün sporun gücü ile gençlerin motivasyonu, heyecanı ve halkımızın mutluluğu ile çiçekler açıyor” dedi.
2003 yılında Irak tezkeresinin gündemde olduğu dönemde Cizre ve Silopi üzerinden Habur sınır kapısına kadar gidip haberler yapmıştım.
Cizre üzerinden Silopi’ye giden yol delik deşikti.
Yarım metrelik çukurlar vardı yol ortasında.
Bu son gördüğümde ise çehresinin büyük ölçüde değiştiğini fark ettim.
Hem yolların, hem de şehrin çehresi değişmiş.
2015’te şehrin ortasında yaşanan terör olaylarından sonra PKK önce yerleşim yerlerinden, sonra da Şırnak’ın ve diğer bölgelerin dağlarından uzaklaştırıldı.
Terör nedeniyle yıkılan evler, devlet eliyle yeniden inşa edildi.
Normalleşme iklimi sürdükçe, tenis turnuvası gibi ancak normal zamanlarda ve mekânlarda yapılabilecek türden faaliyetler mümkün hale geliyor.