İzmir Barosuna kayıtlı Av. Sancaktar Devlet Özkul, son günlerde suç örgütü yapılanması ile terör örgütü arasındaki farkları anlattı.
İzmir Barosuna kayıtlı Av. Sancaktar Devlet Özkul, son günlerde suç örgütü yapılanması ile terör örgütü arasındaki farkları anlattı.
Av. Özkul, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) 220 ve 314 maddelerini anlatarak, suç örgütü ve terör örgütü arasındaki farkların altını çizdi. Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma Suçu (TCK 220) Belli bir çıkar elde etme amaçlı olarak en az üç kişinin suç işlemeye elverişli araç ve gerece sahip olarak aralarında hiyerarşik bir ilişki, iş bölümü (emir komuta zinciri) olan yapılara suç örgütü denir. Hiyerarşik yapılanmada üst pozisyona görev alıp örgütün faaliyetinin tamamını veya bir kısmının koordine etmesini sağlayan kişi örgütün yöneticisi konumunda olduğunu, ancak örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olan yani kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişi ise örgüt üyesi konumunda olduğu Yargıtay kararlarında açıktır. Ayrıca Av. Özkul, örgüt adına suç işleme suçu ve örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçuna da değindi.
TCK 314 Maddesi
Özkul TCK 314’ü ele alarak, “TCK 314’te 320’den farklı olarak siyasi bir amaç güdülerek, üç veya daha fazla kişinin suç işlemeye elverişli araç ve gerece sahip olarak aralarında hiyerarşik bir ilişki, iş bölümü (emir komuta zinciri) içerisinde olan ancak gerektiğinde cebir ve şiddet kullanan yani silahlı örgüt ise terör örgütü denir” dedi. Ayrıca Av. Özkul, Terörle Mücadele Kanununa değinerek terör örgütünün suç örgütünden farklarına değindi. Av. Özkul Terörle Mücadele Kanununa değinerek terör örgütünün cebir, şiddet kullanarak baskı, korkutma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle hareket ettiğini belirtti. Av. Özkul, terör örgütünün silahlı bir yapı olduğunu, üyelerinin hepsinde silah olması gerekmediğini de sözlerine ekledi. Özkul, “Yani nitelik ve nicelik bakımından amaç suçu işlemeye yetecek kadar elemanında silah bulundurması terör örgütü olması için yeterlidir” diye konuştu. Av Özkül, sempatizanlığın suç olmadığını, Düşünce Özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Av. Özkul, propagandanın ise suç olduğunu, suç örgütlerini açıkça ve alenen övücü davranışların propaganda kapsamına girdiği ve bunun da suç olduğunu söyledi.
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Yapmak İzne Tabi mi ?
Av. Özkul, “Türkiye’de toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmak suç kapsamında mı” şeklindeki soruya şu yanıtı verdi, “Anayasa’nın “Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı” başlıklı 34. maddesine göre “Herkes önceden izin almadan silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.”. Dolayısıyla toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmak için yetkili makamlardan izin almak gerekmez. Ancak yapılacak gösteri veya toplantı hakkında ilgili kurumlara bildiri yapmak gerekir. Bu şekilde kolluk kuvvetleri, gösteri veya toplantı yapılacak bölgenin güvenliği, kamusal faaliyetlerin aksatılmadan sürdürülmesi konularında önlem ve tedbir alır. Kolluk kuvvetleri tarafından toplantıyı düzenleyen kişi ve vatandaşların güvenliği konusunda da tedbirler alır” diye konuştu (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)