Apati, çevreye olan ileri derecede ilgisizlik, kayıtsızlık ve duyarsızlık halidir. Sağlıklı bireyler yaşadığı tüm olaylara olumlu veya olumsuz …
Apati, çevreye olan ileri derecede ilgisizlik, kayıtsızlık ve duyarsızlık halidir. Sağlıklı bireyler yaşadığı tüm olaylara olumlu veya olumsuz bir tepki verirken apati olan bireyler ise tepkisiz kalır.
Apati sendromu, “her zaman olmasa da” şizofreni, tükenmişlik sendromu, alzaymır, pick hastalığı, ataraksiya gibi psikolojik rahatsızlıklarda görülebilir.
Enerji ve arzuları yok olmuştur, adeta mutlak bir fiziksel ve zihinsel donukluğun mahkumu olmuşlardır.
Şair Mario Benedetti “Zaman geçiyor ama ben hiçbir şey yapmıyorum, hiçbir şey olmuyor ve hiçbir şey beni heyecanlandırmıyor gibi hissetmeme neden olan o korkunç duyguya kapılıyorum.” demişti yıllar önce. İşte apatide bu ruh hali hakim oluyor; kayıtsızlık, tüm dünyaya karşı duyarsızlık, duygusal çöküntü, hissizlik, tepkisizlik durumları görülüyor.
Apati, genellikle hayatı acıyla, travmayla geçmiş hastalarda görülür.
Bu tür bir psikiyatrik durumda hastalara antideprasan ilaçlar verilerek hastanın sakinleştirilmesi sağlanmak istense de bu durumda hastalar yan etki olarak iyice içe kapanık, umursamaz, kayıtsız ve tepkisiz hale gelebilmektedir.
Hasta tamamen yokmuş gibi hissettiğinden çevresine de öyle davranır.
Bu gibi durumlarda kişi tüm çevresinden soyutlanıp kendisini yalnızlığa sürükler ve yok olmayı hedefler. Özellikle kapalı alanlarda yasak ve kuralların içinde kaybolmuş kişilerde apati durumu çok sık görülen bir sendromdur. Yaşamdaki “dur” düğmesine basmış gibidirler.
Apatinin tek bir kaynağı yoktur. Birden çok faktöre bağlı olabilir ve kesinlikle hepsini dikkate almanız gerekir. Bu nedenlerden bir kısmı aşağıdaki gibidir:
Depresyonun bazen apati ile beraber ortaya çıktığı doğru olsa da, bu her zaman böyle olmayabilir. Apati her zaman depresyonun bir parçası değildir. Bazı kişilere apati içermeyen depresif bozukluk tanısı konmuştur ve bunun tersi de doğrudur.
Apati, I. Dünya Savaşı sonrasında daha bilinir hale geldi.
Bombalama ve makineli tüfek ateşinin ortasında siperlerde yaşayan ve savaş alanlarının ölü ve sakat arkadaşlarıyla dolu olduğunu gören askerler, savaştan döndüklerinde normal sosyal etkileşime karşı yoğun ilgisizlik hissi geliştirdiler. Bu kadar ağır olmasa da günlük hayatın neden olduğu durumlardan ötürü de apati gelişebilmektedir.
Herhangi bir pozitif uyaranın bulunmadığı ortamlarda yaşamak kişiyi doğal olarak depresif düşüncelere ve apatinin musallat olduğu bir ruhsal duruma doğru götürebilir.
Hiçbir şeyin çekici görünmediği ve rutine ya da strese kapılıp sıkıştığını hisseden bu kişiler, sık sık hayal kırıklığı ve ilgisizlikle yaşar.
Bu durumdan kurtulmak için psikolojik terapi alınmalıdır. Rutinden kurtulmak, yeni aktiviteleri denemek, ortam değişikliği, yeni insanlarla tanışmak, yeni ilgi alanları bulmak iyi gelebilir. Fiziksel egzersiz ve dengeli beslenme, doğayla temas halinde olmak, yoga gibi disiplinlerin uygulanması da fayda sağlayabilir.
Kaynaklar: 1, 2