Çin’in ayrılmaz bir parçası olarak gördüğü Tayvan’a yönelik hamleler Batı blokundan gelmeye devam ediyor. Çin Halk Cumhuriyeti Tayvan’ı …
Çin’in ayrılmaz bir parçası olarak gördüğü Tayvan’a yönelik hamleler Batı blokundan gelmeye devam ediyor. Çin Halk Cumhuriyeti Tayvan’ı silahlandırmaya yönelik hamleleri, ABD’nin ‘Tek Çin’ politikasına atıfla uyarsa da, gerginlik ABD’nin 3 numaralı ismi olan Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin adaya gerçekleştirdiği ziyaret ile tavan yaptı. Zira, ABD Çin ile yaptığı ‘üç ortak bildiri’ kapsamında tek meşru Çin yönetiminin Çin Halk Cumhuriyeti yönetimi olduğunu ve Tayvan’ın da Çin’in bir parçasını olduğunu kabul ediyor. Çin’in geniş kapsamlı tatbikatlarla tepki gösterdiği Pelosi’nin ziyaretinde 12 gün sonra, ABD Kongresi’nden bir heyet de adaya gitti.
ABD’den gerçekleştirilen bu ziyaretlerin sonrasında, 2 Ekim’de milletvekillerinden oluşan bir Alman heyet de Tayvan’a ziyarette bulundu. Tayvan Dışişleri Bakanlığı’nın ‘Tayvan çevresindeki gerilimler ışığında özellikle önemli olduğunu’ belirttiği bu ziyarette Alman heyet, aralarında Tayvan lideri Tsai Ing-wen’in de olduğu pek çok yetkiliyle görüştü. Öte yandan ABD’nin başını çektiği Batı bloku, silahlandırma yolunu yalnızca Tayvan’da kullanmıyor. 8 yılı aşkın bir süredir Ukrayna’ya silah yığıp çatışmanın fitilini ateşleyen ABD’nin bu Tayvan hamleleri, Batı basınında dahi ‘felaketle flört etmek’ olarak yorumlanıyor. ABD’nin ardından Almanya’nın Tayvan’a heyet göndermesini Dumlupınar Üniversitesi’nden Asya politikaları uzmanı Dr. Barış Adıbelli, Sputnik’e değerlendirdi.
‘Çin’in en büyük endişesi ABD ziyaretlerinin bir taviz kapısı açmasıydı, zaman Çin’i haklı çıkardı’
Pelosi’nin ziyaretinin bir ‘taviz kapısı’ açacağının işaretlerini verdiğini söyleyen Dr. Adıbelli “Çin’in en büyük endişesi buydu. Çin bunun için Tayvan’a Pelosi’nin ziyareti yapmasına bu kadar büyük tepki gösterdi. Öyle ki ‘uçaklarınızı düşürürüz’ şeklinde dahi sert açıklamalarda bulunmasının ana nedeni bu. Yani ‘bu yol olur, emsal olur, bundan sonra önüne gelen Tayvan’ı ziyaret eder’ şeklinde bir yaklaşım ortaya koymuştu ve gerçekten yaşanan zaman dilimi Çin’i haklı çıkardı. ABD protokolünde üçüncü sırada olan Pelosi’den sonra, ABD’de ne kadar senatör ve eyalet valisi varsa Tayvan’ı ziyaret etti. Şimdi Çin diyor ki, görevdeki siyasetçiler ve devlet adamları ziyaretlerine devam ederlerse, bu zımni yani örtülü tanımaya neden olur. Oraya bir protokol esasıyla geliyorlar ve bir protokolle karşılanıyorlar. Dikkat etmek gerekir ki, Tayvan tarafından Pelosi’nin ziyareti medyaya verilmedi. Bunun sebebi de, orada bir devlet protokolünün uygulandığının görülmesini istemediler. Dolayısıyla eğer siz oraya bir devlet protokolüyle gidiyorsanız ve bir devlet protokolüyle karşılaşıyorsanız, bu sizin artık oradaki yapıyı ‘bağımsız bir devlet’ olarak tanıdığınızı gösterir. Bu bir kapı aralayarak emsal olacak” diye konuştu.
‘Kanada ve İngiltere’de ziyaretler bekleniyordu, sürpriz bir şekilde Alman heyeti gitti’
Kanada ve İngiltere’den milletvekili düzeyinde ziyaretler olacağı yönünde haberler geldiğini ancak ‘sürpriz bir şekilde’ ilk taşı Almanya’nın attığını belirten Adıbelli “Gelen haberler, Kanada’dan ve İngiltere’den yine benzer şekilde milletvekili düzeyinde ziyaretler olacağı yönündeydi. Ancak sürpriz bir şekilde 2 gün önce Almanya parlamentosundan bir heyet milletvekilli ziyaret etti. Ziyaretin nedenini de şöyle açıkladılar; ‘Biz burada politik, ekonomik, sosyal durumu yerinde tespit etmek, buradaki gelişmeleri yerinde görmek adına geldik, aynı zamanda Tayvan demokrasinin hakim olduğu bir yer, dolayısıyla buradaki demokrasiye destek vermemiz gerekiyor’ şeklindeydi. Biden’ın Ukrayna savaşını açıklarken ‘otokrasi ile demokrasi’ şeklinde sınıflandırması gibi, başından beri dünyayı kutuplaştırma adına ‘demokrasi’ deniyor” dedi ve ABD’nin ‘Demokrasi Zirvesi’ne atıf yaptı:
‘Tayvan’da demokrasiden bahsedebilmek için tarihinden de bihaber olmak lazım’
‘Çin bu ziyaretleri egemenliğine ve toprak bütünlüğüne meydan okuma olarak yorumluyor’
Çin’in bu duruma haklı olarak tepki gösterdiği ifade eden Dr. Adıbelli, “Alman milletvekilleri dalga geçer gibi ‘tek Çin’ politikasına da atıfta bulunuyorlar, ‘Tek Çin politikasına saygılıyız’ diyorlar. Çin, önceki verdiği tepkinin paralelinde dedi ki, ‘Tek Çin politikasına saygılıysan o zaman derhal buraya ziyaretini ve ilişkini kes’.” diye konuştu. Adıbelli 1971’e kadar Tayvan’ın bağımsız bir ülke olarak tanınmasından dolayı bu ziyaretlerin çokça gerçekleştiğine işaret ederek “Ama tek Çin ilkesi ve Çin’e ait olduğu kabul edildikten sonra, bir devlet adına, bir görev adına ya da devletle bağlantısı olup görev başındaysa, buna Çin diyor ki, ‘Bu üstü kapalı tanımadır, benim egemenliğime ve toprak bütünlüğüme yönelik meydan okumadır’ diyor” ifadelerini kullandı.
‘Almanya ABD’nin Hint-Pasifik stratejisinde rol almak istiyor gibi görünüyor’
ABD’den sonra ilk ziyaretin neden Almanya’dan geldiği konusunun Almanya’da da tartışıldığını belirten Adıbelli “Durup dururken Ukrayna ile ilgili bir kriz, Rusya’yla ilgili bir durum varken, Almanya’nın adım atmasıyla Asya-Pasifik’te yeni bir krize ne gerek var, minvalinde tartışılıyor. Almanya’nın Çin olan ticareti de çok yüksek, önemli ilişkileri var, tarihsel olarak ilişkileri var. Fakat Almanya bu noktada ‘demokrasiyle’ bağdaştırarak bir adım atıyor” dedi. Adıbelli, ‘demokrasi’ adımıyla ilerleyen Almanya’nın demokrasinin de sorgulanması gerektiği görüşünde:
‘Bu ziyaret Şi’nin Çin içerisinde itibarını zayıflatmak ve Ukrayna krizinde Rusya’nın yanında duran Çin’i dolaylı yoldan cezalandırmak amacını taşıyor’
Berlin’den gelen bu ziyaretin aynı zamanda Çin Komünist Partisi’nin 20. kongresine gölge düşürmek amacıyla yapılmış olacağına da değinen Adıbelli “Bu Şi Cinping’in 3. dönemi. Çin Devlet Başkanı dolayısıyla sorunsuz bir dönem başlangıcı istiyordu, ancak ısrarla birileri sanki bu kongreye giden süreci Tayvan ile başlayıp Tayvan ile devam eden bir kargaşa ve gerginlik yaratma adına bu konuyu kışkırtmaya başladılar. Çünkü bu Tayvan meselesi Çin’deki muhalif sesler ve kanatlar içerisinde, hükümetin yetersiz kaldığı, gerekli önlemi alıp caydıramadığı gibi eleştiriler getiriyor. Bu da tabii Çin yönetimini rahatsız ediyor. Ben Almanya’nın bu tavrının da bu süreci etkilemeye yönelik, Şi Cinping’i bir nevi sabote ederek itibarını Çin içerisinde zayıflatmak amacıyla, Ukrayna krizinde Rusya’nın yanında duran Çin’i dolaylı yoldan cezalandırma yolunu seçtiklerini düşünüyorum” dedi ve “Almanya ile Çin ticari olarak birbirine bağımlıyken böyle bir meydan okuma hangi özgüven ile yapılıyor? Bunun arkasındaki motivasyon ne? Bu merak ediliyor ancak bu önümüzdeki günlerde daha net olarak ortaya çıkacaktır” sözlerine son verdi.