enflasyonemeklilikötvdövizakpartichpmhp
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Çok Bulutlu
10°C
İstanbul
10°C
Çok Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
11°C
Salı Parçalı Bulutlu
12°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
13°C
Perşembe Parçalı Bulutlu
14°C

‘ABD yönetiminin hedefi Asya-Pasifik hakimiyeti ama jeopolitiği yanlış okudular’

Rusya Federasyonu’na karşı Ukrayna üzerinden hibrit savaş yürüten Biden yönetimi, Başkan Joe Biden’ın Asya-Pasifik turuyla Çin’e karşı da …

‘ABD yönetiminin hedefi Asya-Pasifik hakimiyeti ama jeopolitiği yanlış okudular’
29.05.2022
120
A+
A-

Rusya Federasyonu’na karşı Ukrayna üzerinden hibrit savaş yürüten Biden yönetimi, Başkan Joe Biden’ın Asya-Pasifik turuyla Çin’e karşı da harekete geçmiş görünüyor.

23 Mayıs’ta Tokyo’da “Yeni kuralları yazıyoruz. 21. yüzyılın ekonomisinin geleceği büyük oranda Hint-Pasifik’te yazılacak” sözleriyle Hint-Pasifik Ekonomik Çerçevesi’nin (IPEF) lansmanını yapan Biden, 24 Mayıs’ta ‘Asya NATO’su Quad’ı toplarken, Pekin’e ‘Tayvan’a saldırı olursa müdahale ederiz’ ifadeleriyle ‘çatışmacı’ mesajlar gönderdi.

26 Mayıs’ta ise ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, George Washington Üniversitesi’nde Asya Toplum Politikası Enstitüsü (ASPI) tarafından düzenlenen panelde, Çin politikasının çerçevesini ortaya koyan bir konuşma yaptı. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın bilgi formundan ‘tek Çin’ politikası çıkarmış olduğu bir ortamda, ‘Çin’in uluslararası düzeni şekillendirebilecek ekonomik, siyasi ve askeri güce sahip ek ülke olduğu‘ tespitini yapan Blinken, ABD’nin buna karşılık Çin’in etrafını stratejik olarak şekillendirme iradesini beyan etti. “Pekin’in vizyonu bizi son 75 yılda dünyanın ilerlemesini sağlayan evrensel değerlerden uzaklaştıracaktır” iddiasında bulunan Blinken’in özellikle Çin Devlet Başkanı Şi Jinping’i ve Çin Komünist Partisi’ni hedef alması dikkat çekti.

Biden’a ‘sözlerine dikkat etmesi’ uyarısı yapan Çin yönetimi, Blinken’in konuşmasını ise ‘Çin’i lekeleme’ olarak nitelendirdi. Pekin, ABD hamlelerine Tayvan yakınında askeri tatbikatla yanıt yollarken, ‘Tayvan kartının’ oynanmaya devam edilmesi halinde sert önlemler alacağını duyurdu. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, ABD’nin bölgede çatışmaları körüklemeyi amaçlayan stratejisinin başarısız olacağını söyledi. Wang’ın Pasifik ülkeleriyle ekonomik ve güvenlik anlaşması çerçevesini görüşmek üzere tura çıkması da dikkat çekti.

Gelişmeleri Dumlupınar Üniversitesi’nden Asya politikaları uzmanı Dr. Barış Adıbelli ile konuştuk.

‘Hedef, Asya-Pasifik hakimiyeti ve bu hakimiyetin ABD’nin lehine dönmesi, ama jeopolitiği yanlış okudular’

Dr. Barış Adıbelli’ye göre, Blinken’in konuşması, Biden’ın Asya turunun tamamlayıcısı. Hedefin Asya-Pasifik hakimiyet ile bu hakimiyetin Amerika’nın lehine dönmesi olduğuna dikkat çeken Adıbelli, ancak ABD liderliğinin Kissinger gibi düayen isimlerin uyarılarına rağmen Çin ve Rusya arasında ayrımlara oynayarak jeopolitiği yanlış okudukları görüşünde. Adıbelli, çatışmanın Ukrayna’da başladığını ama Asya-Pasifik’te devam edeceği öngörüsünü tekrarladı:

“Blinken’ın bu konuşmasını anlayabilmek için Biden’ın turuna bakmak lazım. Bu konuşma Biden’ın turunun tamamlayıcısı. Kissenger’ın Davos’taki konuşmasına da bakmak lazım. Hepsi birbirini etkiliyor. Hedef, Asya-Pasifik hakimiyeti ve bu hakimiyetin Amerika’nın lehine dönmesi. Buna bağlı olarak da yeni bir dünya düzeni. Mart ayında Biden kurulmakta olan bir dünya düzenine atıfta bulunuyor demiştik. Blinken, ‘Evet acil tehdit Rusya ama esas uzun vadede Çin’ demişti. Çatışma Ukrayna’da başladı ama Asya-Pasifik’te devam edecek demiştik. ABD’nin Çin’e karşı ana stratejisi en geriden bakarsak Rusya’yı yanına almaktı. ABD, Rusya’yı yanında görmek istiyordu, AB dilerse Çin ile birlikte hareket etsin… 2007’de Putin’in güvenlik zirvesinde NATO eleştirilerine kadar böyleydi. Ama 2012’de Putin’in ikinci kez görevine dönüşüne kadar Amerika’nın böyle bir niyeti var. Nedeni tarihsel olarak Çin ve Rusya arasındaki o mesafeli ilişki ve Avrasya’da jeopolitik rekabette gördüler. ABD burada jeopolitikayı yanlış okudu. Aslında yanlış okumayabilirdi çünkü Kissenger gibi bu işin duayenleri zaten söylüyordu; ‘Sovyetler dönemine bakarak yol almayın’ diyordu ama Amerikalılar dinlemedi. ‘Çinliler ile Ruslar hiçbir zaman bir araya gelmez’ dediler. 20 yıl önce ben de benzer yorumlar yapmıştım. Hu Jintao’dan sonra Şi Cinping geldi. Şi kendisinden önceki hiçbir lidere benzemiyor. Çin Komünist Partisi’ni ideolojik kalıplarına çok uygun bir lider değil, onu da aşan jeopolitik ve reel politiği harmanlayıp ideolojiyle birlikte kullanabilen bir lider. Genelde o ana kadarki liderler kurulu düzenle işin kitabına göre hareket ettiler. Şi Cinping’in iktidara gelmesiyle iş değişti. Tarih kitapları henüz Şi Cinping’i yazmadı. Rusya tarafında da bir Putin var, o da jeopolitikayı iyi okuyor. Dolayısıyla bu iki lider geleceğin jeopolitikasının Çin-Rus stratejik ortaklığından geçtiğini anladılar. Amerika’nın feryadı bu yüzden. Amerika bu anlayışa ulaşmadan bu cepheleşmeyi iptal etmek istiyordu. Brzezinski’nin Büyük Satranç Tahtası’nda yazdığı buydu: ‘Bu coğrafya size fırsat getirirken sizi de yok edecek, meydan okuyacak gücü çıkaracak. Küresel hegemonyanıza meydan okuyacak bir ülke Avrupa’dan çıkmayacak. Latin Amerika’da, Hint Okyanusu’nda değil Avrasya denen yerde çıkacak’… Yani Rusya ve Çin’e işaret ediyor. Avrupa’nın kapılarını Rusya’ya kapatıp, Rusya’nın kapılarını Çin’e kapatıp, Rusya’yı bir tarafta, Çin’i de bir tarafta yalnızlaştırıp Çin’in üzerine yüklenmek…”

‘ABD, Çin’in Kuşak ve Yol’una karşı, yeni ortaklık modeli oluşturdu, Pekin eleştirmedi, yakından takip ediyor’

Biden’in göreve geldiğinden beri ilk kez Asya’ya gittiğini anımsatan Adıbelli, QUAD zirvesiyle birlikte Kuşak ve Yol’a alternatif olarak ortaya konulan ekonomik ortaklık çerçevesine dikkat çeki. Ancak Adıbelli’ye göre ABD bu çerçeveye Çin’in katılımını dışlamazken, Pekin de eleştirmeden yakından takip ediyor:

“Biden’ın ziyareti göreve gelmesinden beri ilk. Bu ziyareti önemli kılan QUAD zirvesini Japonya’da yapılması. Hindistan başbakanıyla da yüz yüze görüştü. Hint-Pasifik Ekonomik Çerçevesi adı verdiği yeni bir ortaklık modeli sundu ki bu önemli. Orada Çin’in Kuşak ve Yol’una karşı Amerika Hint-Pasifik bölgesinde yeni bir ortaklık zemini getiriyor. Her yeni dünya düzeni ilk önce yeni bir ekonomik modelle ortaya çıkıyordu. Eğer imkan verilirse Çin’in de girmeye niyeti var. Çin, bunu yakından takip ediyor, hiç eleştirmedi. Eğer bu bölgeye açık bir şeyse, ben niye girmeyeyim diyor. Zaten şu anda Amerika kendi müttefiklerini topluyor. Amerika da Çin’in girmesini istemiyor değil. ABD bunu küresel ölçeğe taşıyacak, yani şunu getirecek; Kuşak ve Yol’a aldanmayın, daha orijinali gelir. Hatta Pasifik de bunun içinde. Hatta belki Amerika, Çin’e ileride diyecek ki ‘Kuşak Yol’u da bunun içine taşı’. Bunu yapacak olan Biden yönetimi olmayacak. Biden bunun sonunu göremeyecek.”

‘Ukrayna’da savaştıracak bir güç buldunuz. Ama Asya-Pasifik’te Çin’e karşı kimi savaştıracaksınız?’

ABD’nin Güney Kore ve Japonya üzerinden hareket etse de temkinli durduğu görüşündeki Adıbelli, Biden’ın Tayvan üzerinden çatışmaya açık mesajlarını daha sonra toparlamaya çalışmasına atıfla, “Ukrayna’da savaştıracak bir güç buldunuz. Ama Asya-Pasifik’te Çin’e karşı kimi savaştıracaksınız” diye sordu. Adıbelli, Biden’ın hem QUAD zirvesinden bir şey çıkaramadığını hem de Hindisan’ın Rusya ile ilişkisini koparmaya ikna edilemediğini söyledi:

“Biden ilk Güney Kore’ye gitti. Orada yeni cumhurbaşkanı var, diplomasiden çok gücü arttırmaya ve Japonya ile hareket etmeye hevesli. Tam Amerika’nın aradığı. Biden, ‘Kim Jong-un ile de tanışmayı isterim’ dedi. Amerikalılar küçük bir aralık da olsa kapı açık bıraktı. Bu tarafta da Japonya var. Japonya da hiç durmadan Amerika’ya yalvarıyor; nükleer silah verin, emanet verin, diye. Bütçesinden savunmaya aktardığı payı artırıyor. Dolayısıyla hızla silahlanan bir Japonya tehlikesi var. Aslında geri planda Amerika bundan rahatsız, ‘Bir gün Japonya bizimle bir hesaplaşmaya girer mi?’ diye… Bir gün Japonya bu şeyi tamamen Amerika’ya döndürecek. O gün Asya-Pasifik ulusları yanında yer alır mı? Üçüncü Dünya Savaşı’nın Pasifik’te başlayacağını düşünenlerdenim. Amerika dolayısıyla bundan endişeli. Kuzey Kore’ye bir kapı araladı çünkü Amerika, Kuzey Kore’yi hep bir denge görüyor. ‘Ukrayna’ya müdahale etmediniz, Tayvan’a bir şey olursa müdahale eder misiniz’ sorusu oldu. Biden’ın fevri çıkışları var, önce ‘evet’ dedi. Tepkiler gelince toparlamak için ‘Tek Çin politikasını destekliyoruz’ dedi. Ukrayna’da savaştıracak bir güç buldunuz. Ama Asya-Pasifik’te Çin’e karşı kimi savaştıracaksınız? Hangi ülke Çin ile savaşır? Hindistan da Japonya da savaşmaz. Dili ağırlaştırdılar, Tayvan meselesi QUAD ile Hint-Pasifik ekonomik çerçevesini tamamen gölgelediler. Biden’ın Tayvan meselesine cevabı tamamen işleri değiştirdi. Çin benzer şekilde tehdit etti. Hem QUAD zirvesinden bir şey çıkmadı, Çin’in adını bile anamadılar. Hindistan Başbakanı’nı da ikna edemedi. Hindistan neden memnun? Hint-Pasifik ekonomi modeline Hindistan ilk atlayan ülkelerden, Vietnam ile birlikte. Onlar oradan ekonomik fayda görürüz diye düşünüyorlar. Ama Rusya ile ilişkilerinden vazgeçecek gibi de durmuyor.”

‘Japonya o kadar hevesli ki Yunanistan gibi bizi açık hava üssüne çevirebilirsiniz diyor’

Adıbelli, ABD’nin hamlelerine karşılık Çin’in Pasifik bölgesindeki adalarla giriştiği ekonomik ve güvenlik işbirliğine atıf yaparken, ABD’nin kurduğu denklemde, Güney Kore, Japonya ve Hindistan’ın tarihsel nedenlere de dayalı olarak aynı çerçevede durmalarının güçlüğüne dikkat çekti:

“Çin’in Solomon adalarından sonra Pasifik’te irili ufaklı, haritada görülen görülmeyen adalarla güvenlik yapılanmasına gittiği söyleniyor. Kapsamlı bir bölgesel güvenlik anlaşması önerdiği söyleniyor. ABD de benzer şekilde bu adalara girmiş durumda. Çin bölgenin bir gücü, bir şekilde bu ülkelerle bir kaderi paylaşmış. Avustralya’nın da başbakanı yeni seçildi, Çin’e karşı nasıl bir hamlede bulunacağı bilinmiyor, çünkü işçi partisinden geliyor. Biden, Hint-Pasifik stratejisini kurtarma adına geçen hafta yoğun bir çaba sarfetti. Japonya ile Güney Kore memnun. En azından onları onore etti, sırtlarını sıvazladı. Japonya o kadar hevesli ki Yunanistan gibi ‘bizi açık hava üssüne çevirebilirsiniz’ diyor. Halbuki eski Japonya Amerikan askerlerinden rahatsızdı. Güney Kore’de halkta hala bu rahatsızlık devam ediyor. Güney Kore, Japonya’nın eski sömürgecilik anılardan dolayı Japonya’nın askeri güç olmasına hep karşı çıktı, aynı safta olmak istemedi. Benzer görüşü Kuzey Kore de Çin de paylaşıyor. Amerika’nın bu safı da yıkması lazım. Ama öbür tarafta da güçlü bir müttefiki olması lazım. Aslında bütün bunları dizayn ettiği ülke Hindistan’dı. Fakat Hindistan, ‘Ben bu topa girmem’ dedi. Hindistan Savunma Bakanı, Washington’da ‘Amerika’nın Hindistan politikası tamamen Çin üzerinden şekilleniyor. Biz bunu kabul etmiyoruz. Bizi doğrudan muhattap almalı. Biz bağımsız ayrı bir ülkeyiz’ demişti. Amerika’nın oynadığı oyunu da biliyorlar. Hindistan sıkıştığı zaman bağlantısızlıkla pragmatizmi öne sürüyor. Modi bu aralar yine başladı, Japonya’da ‘Biz geleneksel Hint kültürünün içinde efendi Buda’nın yolunda gideceğiz’ dedi. Bu da bize gösteriyor ki Hindistan, Asya-Pasifik’te üçüncü bir eksen kendine oluşturma yönünde adım atacak.”

‘Buradaki en önemli şey ticaret, her şeyi çözecek’

Asya’da diğer yandan ŞİÖ eksenine atıf yapan Adıbelli, bölgedeki Rusya faktörüne de dikkat çekti:

“Bir taraftan ŞİÖ ekseni var. İran’ın da üyeliğinin tamamlanmasıyla orada da gelişmeler olacağını düşünüyorum. Bu bölgede Rusya faktörü var. Rusya da Asya-Pasifik’te etkin. Vietnam, Hindistan ve buradaki enerji piyasasında son dönemde Ukrayna meselesi yüzünden akamete uğradı. Hindistan ile enerji anlaşması bambaşka bir noktaya gidecek. Bu noktada Çin, Hindistan ile birlikte bir eksende yer alıp büyümeyi başarabilirse buradaki en önemli şey ticaret, her şeyi çözecek.”

‘Biden’ın ekibi genel olarak dünya politikasında çok zayıf’

ABD’nin Hint-Pasifik’te ‘misafir değil evsahibiyim ya da oyun kuranım’ mesajı verdiğini söyleyen Adıbelli, ancak Biden yönetiminin diplomatik aklının gelişmeler karşısında çok zayıf kaldığı görüşünde:

“Hint-Pasifik ekonomik çerçevesini ilan eden Amerika, ‘Ben Asya-Pasifik’te misafir değil ev sahibiyim ya da oyun kuranım’ diyor. ABD, kendi dünyasını inşa etmek için büyük bir çaba sarf ediyor. Ama Blinken ile bu işler olmaz. Sadece Blinken değil Biden’ın ekibi genel olarak dünya politikasında çok zayıf. Ulusal güvenlik danışmanından dışişleri bakanına kadar çok ses getiren isimler değil. Lavrov gibi kurt bir diplomatın karşısında Blinken gibi danışmanlıklardan gelen bir dışişleri bakanıyla Amerikan ve Rus diplomasisi nasıl mücadele edecekler?”

‘QUAD, AUKUS ve Hint-Pasifik ekonomik çerçevesini ABD bir blokta alacak’

Dr. Adıbelli, Blinken’in George Washington konuşmasıda da Çin Komünist Partisi’ne yüklenmesinin ise Trump yönetimiyle devamlılığa işaret ettiğini belirtti:

“Blinken konuşmasında ‘Çin Komünist Partisi’ üzerinde durdu. Biden Asya’dayken eski Dışişleri Bakanı Mike Pompeo bir açıklama yaptı, “QUAD’ı Asya’nın NATO’su yapacağız” dedi. QUAD, AUKUS ve Hint-Pasifik ekonomik çerçevesini ABD bir blokta alacak. Her ne kadar Amerika bunu reddediyor, siyasi ve güvenlik boyutu olmayacak diyor ama orta vadede bu da olacak çünkü bunların hepsine bir taban oluşturması lazım. Bu bağlamda Pompeo, ‘Ukrayna’ya müdahaleye geciktik. Bu sefer Tayvan’da gecikmeyelim, Çin işgal etmeden önce müdahale edelim’ dedi. Çin Komünist Partisi terimini sürekli kullanıyorlar. Çin yönetimi demiyorlar. Bu, Trump yönetiminin meseleyi ideolojik zemine taşıma çabalarına bir katkı verir şekilde Biden yönetimiyle devam ediyor.”
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.