enflasyonemeklilikötvdövizakpartichpmhp
DOLAR
34,2986
EURO
37,3579
ALTIN
3.030,01
BIST
8.863,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Az Bulutlu
Cuma Açık
18°C
Cumartesi Çok Bulutlu
15°C
Pazar Çok Bulutlu
15°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
16°C

Son 1 Ayda Yapılan 10 Önemli Uzay Keşfi

Uzayın dört bir yanına gönderilmiş uydular, uzay araçları ve gökyüzünü izleyen dev teleskoplar ile gözlemevleri sayesinde artık uzay hakkında her …

Son 1 Ayda Yapılan 10 Önemli Uzay Keşfi
09.07.2022
124
A+
A-

Uzayın dört bir yanına gönderilmiş uydular, uzay araçları ve gökyüzünü izleyen dev teleskoplar ile gözlemevleri sayesinde artık uzay hakkında her geçen gün pek çok yeni keşfe imza atıyoruz. Haliyle bu gelişmeleri takip etmek de giderek zorlaşıyor.

Geçtiğimiz ay da uzay hakkında bol bol keşif yapıldı, önemli gelişmeler yaşandı. Asteroitlerden, Dünya benzeri gezegenlerden ve Güneş Sistemimize ışık tutan araştırmalardan oluşan pek çok haberin yer aldığı bir aylık uzay gündemine birlikte göz atalım…

Geçtiğimiz bir ayda öne çıkan uzay haberleri

Geçtiğimiz bir ayda öne çıkan uzay haberleri
Neredeyse 4,5 milyar yaşında, el değmemiş ilkel bir asteroit ilk kez incelendi: Güneş Sistemimizdeki gezegenleri oluşturan maddelerden oluştuğu keşfedildi
NASA, Pentagon’un doğrulamasıyla gündemi ele geçiren ‘tanımlanamayan gökyüzü fenomenlerinin’ görüntülerini incelemek için bir bilim ekibi kurdu
Dünya dışı yaşam arayışı çalışmalarını değiştirip genişletecek önemli bir keşif yapıldı
Galaksimizin şimdiye kadarki en detaylı üç boyutlu haritası paylaşıldı: Evrenin genişlemesinden yıldızların ölümüne kadar pek çok konuda önemli veriler sunuldu
Bir detaylı harita da Ay’dan geldi: Çin, Ay’ın en detaylı haritasını çıkardı
Dünya benzeri gezegenlere ev sahipliği yapan ve ‘yalnızca’ 33 ışık yılı uzaklıkta bulunan bir gezegen sistemi keşfedildi
Tarihte ilk kez çevresindeki gezegenleri ‘yok eden’ bir yıldızın görüntüleri kayda geçti
Jüpiter’in oluşum aşamasındayken etrafındaki gök cisimlerini ‘yuttuğu’ tespit edildi
Samanyolu’nun merkezinde ‘küçük bir galaksi’ gibi görünen bir cisim keşfedildi
NASA, okyanuslarla kaplı gezegenlere minik yüzen robotlar göndermeye hazırlanıyor

Neredeyse 4,5 milyar yaşında, el değmemiş ilkel bir asteroit ilk kez incelendi: Güneş Sistemimizdeki gezegenleri oluşturan maddelerden oluştuğu keşfedildi

Japon Uzay Aracı Hayabusa2, 2014 yılında önemli bir görev için yola çıkmış ve 2018’de de Ryugu isimli asteroite ulaşmıştı. Asteroitten alınan örnekler 2020’nin sonunda gezegenimize dönüş yaptı ve o zamandan bu yana da inceleniyor.

Ryugu’dan elde edilen örnekleri özel kılan ise tarihte ilk kez milyarlarca yıldır el değmemiş, ilkel ve herhangi bir müdahaleye maruz kalmadan uzay boşluğunda varlığını sürdürmüş bir materyalden alınmış olmaları. Elde edilen sonuçlar da aynı oranda etkileyici.

Ryugu üzerinde pek çok farklı yöntemle çalışmalar yürüten araştırma ekipleri, bu asteroitin Güneş Sistemimizin oluşmaya başlamasından yalnızca 5 milyon yıl sonra oluştuğunu ortaya koyuyor. Bildiğiniz üzere Güneş Sistemimiz 4.6 milyar yıl önce oluşmaya başladı ve bu da Ryugu’nun da neredeyse 4.6 milyar yaşında olduğunu gösteriyor.

Ryugu’ya dair yaşı dışında dikkat çeken bir diğer detay ise Güneş Sistemimizi ve haliyle Dünya’yı oluşturan aynı maddelerden oluşuyor olması. Bu durumu araştırmayı yürüten ekipte yer alan Profesör Hisayoshi Yurimoto ‘Ryugu, Dünya’nın yapı taşlarından biri’ sözleriyle özetliyor.

Ryugu üzerinde yapılan araştırmaların ve elde edilen sonuçların gezegenlerin oluşumu ile ilgili pek çok soruya cevap olacağı düşünülüyor.

NASA, Pentagon’un doğrulamasıyla gündemi ele geçiren ‘tanımlanamayan gökyüzü fenomenlerinin’ görüntülerini incelemek için bir bilim ekibi kurdu

Pentagon, geçtiğimiz bir yıl içerisinde çeşitli tanımlanamayan uçan obje görüntüleri ile ilgili açıklamalar yaparak görüntülerin varlığını doğruladı. Kaynağı hakkında yapılan araştırmalarda görüntülerde var olan ‘şeylerin’ dünya dışından olduğuna ya da zeki bir uzaylı medeniyete işaret ettiğine dair kanıt bulunamasa da, bu nesnelerin ne olduğu büyük bir merak konusu.

Askerlerin kameralarına yansıyan bu görüntüler kimilerine göre uzaylılara ait araçlarken bunların ışık kırılmaları olabileceği ya da gelişmiş, gizli bir insan teknolojisi olabileceği gibi ihtimaller üzerinde de duruluyor.

Fakat konu ile ilgili çok sayıda cevaplanmamış soru bulunuyor. Bu soruları yanıtlamak içinse NASA bilim insanlarından oluşan bir ekip kurdu. Sonbaharda başlayacak çalışmalarda, tanımlayabildiğimiz herhangi bir şeye ait olmayan bu nesnelerin kaynakları araştırılacak. Çalışma süresince ekip yapay zeka ve makine öğrenimi teknolojilerinden faydalanacak.

Kararı önemli kılan ise esasen ‘bilimsel bir konu değil’ gibi görülen bu konudaki tabuları yıkarak farklı bir çalışma alanı oluşturması ve uzay çalışmalarında çeşitlilik için güvenli bir alan yaratması. Bilim camiasının geçmişte dalga geçtiği bu türden konuların değerli bilim insanlarından oluşan bir ekip tarafından araştırılabilmesi, gelecekte öğrenebileceklerimiz düşünüldüğünde gerçekten kritik.

Dünya dışı yaşam arayışı çalışmalarını değiştirip genişletecek önemli bir keşif yapıldı

Şimdiye kadar gözlemleyebildiğimiz kadarıyla, yaşama elverişli tek gezegen Dünya. Ancak tabii ki bu yaşanabilir başka gezegenler olmadığı anlamına gelmiyor. Yalnızca henüz bir evrenin çok ufak bir kesimine ve kısıtlı araçlarla bakabiliyoruz.

Bu yolda bilim insanları bazı daraltmalar yaparak daha ‘nokta atışı’ olabilecek gezegenlere ve sistemlere göz atıyorlar. Odak noktalarından biri de Güneş’e benzer yapıda yıldızları incelemekti. Ancak Güneş benzeri boyuttaki yıldızların neredeyse yarısını ikili yıldız sistemleri oluşturuyor. Fakat şimdiye kadar ikili yıldız sistemlerinin gezegen oluşumuna çok elverişli olmadığı, haliyle de yaşama elverişli bir ortam olmadığı düşünülüyordu.

Sonuçları paylaşılan yeni bir araştırma gezegen sistemlerinin ikili yıldızların etrafında güneş gibi yalnız yıldızların çevresinde olduğundan farklı şekilde oluştuğunu ve bu farklılıkların bir ikili yıldız sisteminin yaşamı destekleme potansiyelini etkileyebileceğini öne sürüyor.

Araştırmayı yürüten bilim insanlarından çalışmanın başyazarı Jes Kristian Jørgensen, konu ile ilgili açıklamasında durumu ”Sonuç heyecan verici çünkü dünya dışı yaşam arayışı önümüzdeki yıllarda birkaç yeni, son derece güçlü araçla donatılacak. Bu, gezegenlerin farklı yıldız türleri etrafında nasıl oluştuğunu anlamanın önemini artırıyor. Bu tür sonuçlar, yaşamın varlığını araştırmak için özellikle ilginç olacak yerleri belirleyebilir’‘ şeklinde özetliyor.

Galaksimizin şimdiye kadarki en detaylı üç boyutlu haritası paylaşıldı: Evrenin genişlemesinden yıldızların ölümüne kadar pek çok konuda önemli veriler sunuldu

Avrupa Uzay Ajansı’nın galaksimizi daha iyi anlayabilmek için başlattığı Gaia misyonundan geçtiğimiz ay içerisinde oldukça önemli veriler geldi. Samanyolu Galaksisi’nin şimdiye kadarki en detaylı ve büyük üç boyutlu haritası paylaşıldı.

Harita ve sunulan veriler haliyle bilim dünyasında büyük heyecan yarattı. Sunulan verilerin araştırmalarda galaksimizin tarihi ve oluşumu hakkında önemli bilgiler sağlayacağı düşünülüyor. Ayrıca Gaia’dan elde edilen verilerle evrenin genişlemesi, yıldızların oluşumu ve ölümü, asteroitler ve sahip oldukları uydular gibi konular için de büyük bir kaynak olacağı ifade ediliyor.

Bir detaylı harita da Ay’dan geldi: Çin, Ay’ın en detaylı haritasını çıkardı

Çin, hem son 15 yılda kendi Ay görevlerinden elde ettiği verileri hem de ABD, Hindistan, Japonya gibi ülkelerin verilerini kullanarak Ay’ın yüksek çözünürlükte ve detaylı bir haritasını çıkardı.

Ay yüzeyinin jeolojik katmanlarını, yapısal özelliklerini ve kronolojisini ortaya koyan haritada kraterler, havzalar, kaya oluşumları gibi Ay’da bulunan tüm yapılar mevcut. Haritanın gelecekte Ay üzerine yapılacak insanlı ve insansız görevlerde fayda sağlayacağı söyleniyor. Aynı zamanda Ay’ın oluşumu, gelişimi ve jeolojik özelliklerine dair de bilgiler sağlayacağı ifade ediliyor.

Dünya benzeri gezegenlere ev sahipliği yapan ve ‘yalnızca’ 33 ışık yılı uzaklıkta bulunan bir gezegen sistemi keşfedildi

NASA’nın ötegezegenleri aramak için sürdürdüğü Transiting Exoplanet Survey Satellite (TESS) misyonundan elde edilen verilere göre bilim insanları galaksimize oldukça yakın bir konumda, yaklaşık 33 ışık yılı uzaklıkta bir gezegen sistemi keşfetti.

2021’in sonlarında tespit edilen ve o zamandan bu yana teyit edilmesi için çeşitli çalışmaların devam ettiği keşif, nihayet geçtiğimiz günlerde doğrulanarak açıklandı. Sistemde en az iki tane Dünya benzeri gezegen olduğu ifade edilirken bu gezegenlerin yaşama elverişli olmadığı belirtildi. Dünya’nın 1,2 ve 1,5 katı büyüklükte olan bu iki gezegenin yıldızlarının yörüngesinde dönme süreleri ise sırasıyla 2,8 ve 5,7 gün.

Tarihte ilk kez çevresindeki gezegenleri ‘yok eden’ bir yıldızın görüntüleri kayda geçti

Hubble Uzay Teleskobu, kendi sisteminde bulunan gezegenleri ve gök cisimlerini ‘yutan’ ve yok eden bir beyaz cüce yıldızın görüntülerini yakaladı.

Dünya’dan 86 ışık yılı uzaklıktaki G238-44 isimli bu yıldız, patlamadan önce etrafındaki tüm gök cisimlerini yuttuğu evredeyken Hubble Uzay Teleskobu’na yakalandı. Çalışmada yer alan bilim insanlarının açıklamalarına göre G238-44’te gözlemledikleri kadar geniş bir alana etki ederek ‘yutma’ işlemini yapan bir yıldız ilk kez görüntüleniyor.

Jüpiter’in oluşum aşamasındayken etrafındaki gök cisimlerini ‘yuttuğu’ tespit edildi

Güneş Sistemi’nin en büyük ve en gizemli gezegeni olan Jüpiter hakkında bildiklerimiz epey kısıtlı. Bir gaz devi olan ve etrafındaki devasa gaz bulutları yüzünden bir yüzeyi var mı, varsa nasıl bir yüzey tam olarak emin bile olamadığımız Jüpiter’in nasıl oluştuğunu da tam olarak bilmiyoruz. Yalnızca Güneş Sistemi’nin ilk oluşan gezegenlerinden biri olduğundan eminiz.

Ancak bu konudaki bildiklerimizi uzay aracı Juno’dan gelen verilerle artırmaya çalışıyoruz. Elde edilen son bilgiler ise Jüpiter’in oluşurken etrafındaki gök cisimlerini ve gezegenimsileri ‘yutarak’ büyüdüğünü gösteriyor. Bu çalışma ile nihayet Jüpiter’in gaz tabakasının ardında ne olduğuna dair fikir edinen ekip, Jüpiter’in merkezindeki ‘kayalık’ bölgenin haritasını çıkardı. Toplanan verilerin, hem Jüpiter’i hem de Satürn, Uranüs ve Neptün gibi gezegenleri daha iyi anlamamıza yardım edeceği ifade ediliyor.

Samanyolu’nun merkezinde ‘küçük bir galaksi’ gibi görünen bir cisim keşfedildi

Şili’de bulunan Atacama Large Millimeter/submillimeter Array (ALMA) ile yapılan bir gözlemde, galaksimizin merkezinde ‘küçük bir galaksi’ gibi görünen bir cisim keşfedildi. Görüntülerde spiral yapıda bir mini galaksi gibi görünen bu gök cisminin devasa ve genç bir yıldız olduğu keşfedildi.

Genç yıldızlar ve etraflarında onlara milyonlarca yıl boyunca yakıt görevi görerek eşlik eden ‘gaz diskleri’ aslında evrende bolca görülüyor. Ancak bu yıldızı ve etrafındaki gaz diskini ilgi çekici kılan, bir başka galaksinin merkezine bu kadar yakın bir bölgede böyle bir gözlemin ilk kez yapılmış olması. Yıldızın oluşumu, çevresindeki gök cisimleriyle etkileşimi ve galaksimize etkileri ise araştırılmaya devam ediliyor.

NASA, okyanuslarla kaplı gezegenlere minik yüzen robotlar göndermeye hazırlanıyor

Özellikle büyük buz tabakalarıyla ve altında devasa okyanuslarla kaplı olan gezegen ve uydular yaşam arayışında en çok dikkatimizi çeken gök cisimleri arasında yer alıyor. Fakat buz tabakalarını aşmak da okyanusları incelemek de o kadar kolay değil.

NASA’nın Jet Propulsion Laboratuvarı’nda robotik makine mühendisi olan Ethan Schaler’in 600 bin dolar fon almaya hak kazanan yeni projesi, devasa buz kütlelerini aşarak gezegenlerin okyanuslarını incelemek için oldukça mantıklı bir yol öneriyor; minik yüzen robotlar.

Henüz geliştirme aşamasında olan bu minik robotlar, gelecek yıllarda Güneş Sistemimizdeki ve hatta belki de ötegezegenlerdeki yaşam arayışı çalışmalarına ve gezegenlerin yapılarını daha iyi anlamamıza yardım edebilecek.

ETİKETLER: , , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.