Bundan yüz milyonlarca yıl öncesinde Dünya’daki çoğu türün okyanuslarda yaşadığı düşünülüyordu ki gezegenimizin yüzeyinin yüzde 70’inden …
Bundan yüz milyonlarca yıl öncesinde Dünya’daki çoğu türün okyanuslarda yaşadığı düşünülüyordu ki gezegenimizin yüzeyinin yüzde 70’inden fazlasının su ile kaplı olduğu düşünüldüğünde bu kulağa oldukça mantıklı geliyor. Ancak o zamanların aksine günümüzde yaşamın çeşitliliğinin çoğu karada bulunuyor.
Yakın tarihli bir araştırmaya göreyse dinozor zamanından bu yana çiçekli bitkilerin evrimi; Dünya üzerindeki yaşam çeşitliliğindeki patlamasının ardındaki tetikleyici güç olabilir. Bristol Üniversitesi paleobiyoloğu Michael Benton ve meslektaşları tarafından yürütülen araştırmada, yaklaşık 100 milyon yıl önce meydana geldiği düşünülen bu değişimin önünü açan şeyin çiçekli bitkiler olduğu öne sürülüyor.
Çiçekli bitkilerin çoğalmasının nedeni, dinozorların yok oluşu olabilir
Şu anda yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz ve bir şeyler inşa ettiğimiz bitkilerin çoğu, anjiyosperm olarak da bilinen çiçekli bitki çeşitlerinden gelmekte. Konuya dair Pennsylvania Eyalet Üniversitesi paleobotanikçisi Peter Wilf, “Bir milyondan fazla modern böcek türü, geçimlerini arılar ve yaban arıları gibi tozlayıcılar olarak, böcekler, çekirgeler ve böcekler gibi yaprak yiyiciler olarak veya kelebekler gibi nektarla beslenen anjiyospermlere borçludur” diyor ve bahsi geçen böceklerin örümcekler, kertenkeleler, kuşlar ve memeliler tarafından yendiğini kaydediyor. Wilf ayrıca bu olayların tetikleyicisinin dinozorların yok olması olabileceğini de sözlerine ekliyor.
Benton ise “Çiçekli bitkiler bir süredir ortalıkta olabilir, ancak dinozor çağının son 70 milyon yılında, Kretase‘de daha yaygın olarak ortaya çıkmaya başladılar” diyor ve “Dinozorların onları yemeyi seçmediği ve eğrelti otlarını ve çam gibi kozalaklı ağaçları yemeye devam ettiği görülüyor. Ancak, anjiyospermlerin gerçekten evrimsel terimlerle harekete geçmesi ancak dinozorlar gittikten sonra oldu.” ifadelerini kullanıyor. Araştırma ekibi, çiçek evriminin karadaki yaşamı dört ana yolla çeşitlendirmiş olabileceğini öne sürüyor.
Çiçekli bitkilerin çoğalmasıyla, diğer yaşam formları için yeni fırsatlar oluştu
Bunlardan ilkinde çiçekli bitkilerin farklı yaşam alanlarına yayılmasıyla evrimin bu türleri yeni biçimlere dönüştürdüğü; bu yeni yapı çeşitleri, kimyasallar ve üreme stratejilerinin de çevredeki gelişmekte olan yeni yaşam formları için yeni fırsatlar yarattığı savunuluyor. Konuya dair Benton, “Anjiyospermlerin kendileri çok çeşitli hale geldi, ancak aynı zamanda diğer bitkiler ve hayvanlar için muazzam sayıda nişler yarattılar,” diyor.
Çiçekli bitkilerin diğer bitki türlerine göre Güneş’ten daha fazla enerji alması bütün ekosistemi etkiliyor
Üretkenlikteki bu artış da bu bitkilerin daha fazla enerji üretip daha fazla enerji alışverişi yaptığı anlamına geliyor. Bunun için Sidney Kraliyet Botanik Bahçelerinden biyolog Hervé Sauquet, bu bitkilerin, kozalaklı ağaçlardan ve akrabalarından çok daha fazla Güneş enerjisi alabildiğini ve bu ekstra enerjinin tüm ekosistemden geçtiğini kaydediyor.
Ortaya çıkan yeni gıda kaynakları, bitkiler ve hayvanlar arasındaki birçok karşılıklı ilişkinin de ortaya çıkmasına neden oldu
Tozlayıcılar için tatlı bitki örtüsünden cazip yüksek enerjili besinlere kadar ortaya çıkan yeni gıda kaynaklarının da bu bitkiler ve hayvanlar arasında birçok karşılıklı ilişkinin ortaya çıkmasına yol açtığı ve bunun da besin zincirinin en üstündeki yırtıcılara kadar, biyolojik çeşitlilik adına bir dizi yeni fırsatı tetiklediği belirtiliyor. Sauquet, anjiyospermlerin başta böcekler olmak üzere kendilerini tozlaştıran hayvanların evrimine de yön verdiğini ve binlerce türe ev sahipliği yapan karmaşık orman yapılarının bu şekilde var olduğunu aktarıyor.
Çoğalan çiçekli bitkiler, bulundukları yerel iklimleri de etkiledi
Son olarak çiçekli bitkilerin bolca çoğalmasıyla, bu bitkiler yerel iklimlerini de etkilemeye başladılar. Daha yüksek terleme oranları, bitkilerin topraktan daha fazla su çekip onu atmosfere ileterek iklimi ve su döngülerini değiştirdiği anlamına da geliyor. Yani anjiyospermlerin ıslak tropik ortamların kapsamını artırması; bu durumun kurbağalardan mantarlara ve hatta onlardan önce gelen eğrelti otları gibi diğer bitkilere kadar birçok başka türün uygun yaşam alanlarını genişletmesine olanak sağladığı anlamına gelebilir.
Öte yandan çam ailesinden olan kozalaklı ormanların daha az bitki ve hayvan çeşitliliği barındırdığını kaydeden Sauquet, bunların tür bakımından muhtemelen hiçbir zaman zengin olmadığını kaydediyor.
Çiçekli bitkilerin genetik farklılığı, daha kolay çeşitlenmelerini sağlıyor
Buna ek olarak Benton ve meslektaşları, anjiyospermlerin diğer bitkilerden çok daha fazla çeşitlenmesini sağlayan genetik farklılıklar olduğunu öne sürüyorlar. Buna göre bu bitkilerin geçmişteki genom duplikasyonlarına (tüm bitkilerde yaygın olan ve daha fazla kromozomla sonuçlanabilen bir özellik) rağmen, daha az kromozom içeren nispeten küçük genomlara sahip olması ve genomları azaltan mekanizmalar; çiçekli bitkilerin bu kadar kolay yeni genotipler oluşturmasını sağlayan şey olabilir.
Araştırmacılar anjiyospermlerin, kozalaklı ağaçlar gibi jimnospermlerden çok daha yüksek yeniden yaratma ve özellik esnekliği – fizyolojik olarak hızla gelişme yeteneği – gösterdiğini; bunun da çiçekli bitkilerin Dünya’da yepyeni bir yaşam rejimi başlatmasına olanak sağlamış olabileceğini belirtiyor.