Radyo Sputnik’te Meliha Okur’la Anlat Bana programında Gedik Yatırım – Yatırım Danışmanı Müdür Yardımcısı Onurcan Bal, dünya ekonomisinin hangi …
Radyo Sputnik’te Meliha Okur’la Anlat Bana programında Gedik Yatırım – Yatırım Danışmanı Müdür Yardımcısı Onurcan Bal, dünya ekonomisinin hangi eğilimde olduğunu Türkiye’de yaşananlarla karşılaştırarak değerlendirdi.
ABD Hazine Bakanı Janet Yellen’in “resesyon kaçınılmaz değil” açıklamasını değerlendiren Bal, bu endişenin ciddi manada konuşulduğunun altını çizerek, “Küresel ekonomilerde resesyon görme ihtimali oldukça yüksek seviyelerde. Uzun bir zaman sonra enflasyonun hiç istenmeyen bir şekilde geri döndüğünü söyleyebiliriz. Özellikle gelişmiş ülkeler, enflasyon yaratabilmek adına çok uzun bir süre düşük faiz politikası izlediler. Ancak burada hedeflenen enflasyon rakamlarına ulaşılamadığını gördük. Devamında pandemiyle birlikte tedarik zincirindeki bozulma ve pandemi sonrası güç kazanan talep, özellikle burada maliyet yönlü bir enflasyon da görüyoruz, bu 2020 yılından bu yana küresel çapta enflasyonun artış kaydetmesine neden oldu. Merkez bankalarının bu süreç içerisinde biraz daha geç adım atması, daha agresif bir şekilde müdahalede bulunmalarını gerekli kılıyor. Çünkü enflasyon gerçekten hassas bir konu. Burada beklentilere yansıdığı zaman daha kalıcı bir enflasyonu öngörebiliyoruz. Büyümede bir yavaşlama, hatta belli bölgelerde daralma veya bir resesyon görebileceğimizi değerlendirebilirim” ifadelerini kullandı.
‘FED’in geç hareket etmesi, ilerleyen süreçte Amerikan ekonomisini resesyona götürebilecek bir hata’
Merkez bankalarının hata yapıp yapmadığına değinen Bal, “Amerikan Merkez Bankası FED’in geç hareket etmesi, ilerleyen süreçte Amerikan ekonomisini resesyona götürebilecek bir hata. Çünkü yüzde 8’lere varan enflasyon oranlarına baktığımızda, bu şahinleşme değil de yüzde 5’lere gelindiği zaman biraz daha kademeli faiz artışlarıyla hareket eden bir FED olsaydı, hem ekonominin ısınmasının önüne geçmiş olacaktı, hem de enflasyonu biraz daha paniklemeden kontrol altına alabilecekti. Böyle bir durumda resesyonu daha düşük bir ihtimal gibi konuşuyor olacaktık. Faiz artırımlarında geç kalınması daha sert faiz artırımlarını gündeme getirdi ki geçen hafta 75 puanlık faiz artırımına gidildi” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin durumunu da yorumlayan Bal, “Kısa vadede bir sıkıntı yaşanmasını öngörmüyoruz. Ancak ilerleyen dönemde mevcut borçlar açısından risk teşkil eden durum; şu an için yenileme maliyetlerinin oldukça yüksek olması. Bir de işin kötü yanı, sadece Türkiye için değil; gelişmekte olan ülkeler açısından sıkıntılı taraf, FED’in faiz artırdığı bir dönemdeyiz. Küresel likidite koşullarının sıkılaştığı bir ortamda doğal olarak, eskisine nazaran, paranın bol olduğu dönemlere kıyasla borçlanma maliyetleri artıyor. Bir de bu süreçte risk primleri arttığı zaman Türkiye dış borçtan dolayı kırılgan ülkeler listesinde yer alabiliyor” sözlerini dile getirdi.