ABD, İngiltere ve Avrupa ülkelerinin başı çektiği Batı ittifakı Ukrayna’yı özellikle 2004’ten beri silahlandırıyor. 2014’teki ‘turuncu devrim’in …
ABD, İngiltere ve Avrupa ülkelerinin başı çektiği Batı ittifakı Ukrayna’yı özellikle 2004’ten beri silahlandırıyor. 2014’teki ‘turuncu devrim’in ardından artan ve 24 Şubat’taki Rusya’nın özel operasyonuyla zirveye ulaşan silah akışı Avrupa’nın güvenliğini tehlikeye atan sonuçlar vermeye başladı.
Europol Sözcüsü Jan op gen Oorth, DPA ajansına açıklamasında, Ukrayna’dan Avrupa’ya askeri ürünler ve hatta ağır silah ticaretinin tespit edildiğini anlattı. Yetkili, silahların organize suç gruplarının ve teröristlerin eline geçme riskinin yüksek olduğunu söyledi.
Endişe kaynağı risklerden bahseden Oorth, bazı kişilerin silahla Ukrayna’dan çıkış yaptığını tespit ettiklerini anlattı. Silahların, daha sonra kaçak yollarla satılmak üzere Ukrayna sınırında gizli yerlere saklanmış olabileceğini de dile getiren Sözcü, darknet’te örneğin Javelin füzeleri gibi silah satışıyla ilgili ilanların tespit edildiğini kaydetti.
FT: NATO ve AB, Ukrayna’da silah kaçakçılığına karşı alarma geçti
İngiliz Financial Times (FT) gazetesi de geçtiğimiz günlerde yayınladığı haberinde NATO ve Avrupa Birliği’nin (AB) Ukrayna’da silah kaçakçılığı riskine karşı alarma geçtiğini yazdı.
Kimliği paylaşılmayan bir Batılı yetkili, FT’ye açıklamasında, “Silahlar öncelikle Polonya’nın güneyine götürülüyor, buradan sınıra taşınıyor, daha sonra da bazen kamyonlara, kamyonetlere ya da şahsi araçlara yüklenerek sınırın öteki tarafına gönderiliyor. Bu noktadan sonra silahların yerine dair hiçbir bilgi edinemiyoruz. Silahların nereye gittiğine, kullanıp kullanılmadığına ya da ülke sınırları içinde kalıp kalmadığına dair bir fikrimiz olmuyor” dedi.
FT’ye konuşan bir başka Batılı yetkiliyse bazı NATO üyesi ülkelerin Ukrayna’ya gönderilen silahların takip edilebilmesi için bir sistem oluşturulması amacıyla Kiev’le görüşme yaptığını söyledi.
Ülkelerin adını vermeyen yetkililer, Kiev yönetiminin Batılı devletlerinin desteğiyle daha geniş kapsamlı bir silah denetim ve takip sistemi kurmak için çalışmalar yürüttüğünü de paylaştı.
ABD’nin silah kontrolü ve uluslararası güvenlikten sorumlu müsteşarı Bonnie Denise Jenkins de ABD’nin Ukrayna’ya gönderdiği silahların yanlış ellere geçmesi ihtimalinin endişelendirici olduğunu söylemişti.
Ukrayna Savunma Bakanı Aleksey Reznikov ise 15 Temmuz’da FT’ye verdiği röportajda ülkesine gönderilen Batı silahlarının daha dikkatli izlenmesi gerektiğini kabul etti.
Önce YPG sonra Ukrayna
Öte yandan Ukrayna, Azov taburu gibi neonazi örgütlerin, yabancı paralı savaşçıların ve terör örgütü mensuplarının cirit attığı bir sahaya dönüştü. Örneğin daha önce Suriye’de YPG saflarında bulunan İngiliz paralı asker Aiden Aslin, Donetsk Halk Cumhuriyeti (DHC) güçlerine teslim oldu.
Dün YPG, bugün Ukrayna. Mariupol'da teslim olan bir İngiliz paralı asker. pic.twitter.com/yaweQXD86V
— RusEmbAnkara (@RusEmbTurkey) April 15, 2022
‘O silahların Türkiye açısından da büyük tehdit yaratıyor’
Ukrayna’dan silah kaçakçılığının yarattığı riskleri Moskova Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Perinçek ve dış politika uzmanı Ferit Temur Sputnik’e değerlendirdi.
Dr. Perinçek, Ukraynalı sınır ve gümrük yetkililerinin yolsuzluk ve rüşvet olaylarının tüm dünyada nam saldığını belirterek şunları söyledi:
‘Ukrayna’daki krizin uzaması iki güce yarıyor’
Ukrayna’daki krizin uzamasının iki güce yaradığına işaret eden Dr. Mehmet Perinçek, şöyle devam etti:
‘Batı’nın bu silah kaçakçılığına dair açıklamaları ikiyüzlülüktür’
Dr. Perinçek, “Silah kontrolsüz dağıtımı Ukrayna için de ciddi bir tehdittir. Savaş dönemi ciddi bir kaos ortamı yaratıyor. Ülke içinde çeşitli çeteler, çıkar grupları, mafyalar veya silahlı siyasi/ekonomik gruplar ortaya çıkabilir. Ülke içinde zorbalık Ukrayna halkının bu kişiler tarafından baskı altında tutulmasına, çeşitli mafya-iktidar odaklarının kurulmasına sebep olacaktır. Batı’nın bu silah kaçakçılığına dair açıklamaları da bir ikiyüzlülüktür. Savaşın bir taraftan uzamasına yol açanlar oraya sürekli silah gönderen Batı’dır. Ukrayna tarafı bu mekanizmaların ortaya çıkmasından korkuyor çünkü bunlar aydınlatıldığı zaman devlet içindeki birçok suçlu ortaya çıkacaktır” diye de ekledi.
‘Süreç Avrupa’nın ekonomik kalkınmasını ve güvenliğini riske sokan bir krize evrildi’
Dış politika uzmanı Ferit Temur da “Ukrayna sorununun bu noktaya evrilmesi kuşkusuz Avrupa’nın güvenliği ve istikrarı için ciddi bir risk kaynağıdır” diyerek şunları söyledi:
‘ABD ve müttefikleri tarafından Ukrayna’ya da yabancı savaşçı gönderildiği bir sır değil’
Ukrayna’da “uluslararası lejyon” adı altında savaşa katılan yabancı paralı askerler olduğunu hatırlatan Temur, “Bunlardan bazıları Rus Ordusu’nun kontrolüne geçen çatışma bölgelerinde silah bırakarak teslim oluyorlar. Rus tarafı teslim olan bu yabancı askerlerin bazılarının itiraf ve ifşaatlarını kamuoyuyla paylaşıyor. Bu şahısların açıklamalarından da kesin olarak anlaşıldığı üzere bu unsurlar Libya ve Suriye gibi ülkelerde daha önce ‘vekil savaşı’ konsepti çerçevesinde savaştırılmışlar. Örneğin Suriye’de Türkiye tarafından terör örgütü olarak kabul edilen silahlı ve ayrılıkçı hareket YPG’nin saflarında savaştıklarını itiraf ediyorlar. İkiz Kuleler’e yapılan 11 Eylül 2001 tarihli terör saldırısını bahane ederek geniş Avrasya hinterlandında küresel liderliğini pekiştirme hedefiyle bir dizi jeo-stratejik hamle yapan ABD’nin Irak ve Suriye’de merkezi hükümetleri zayıflatmak amacıyla buralardaki ayrılıkçı eğilimli grupları yıllardır silahlandırdığı ve eğittiğini biliyoruz. Dolayısıyla aynı ABD ve müttefikleri tarafından vekil savaşı konsepti uyarınca Ukrayna’ya da yabancı savaşçı ve silah gönderildiği bir sır değil. Türkiye’nin güney hattında ulusal güvenliğine tehdit oluşturan yasadışı silahlı grupların istisnasız hepsinin arkasında ABD ve müttefiklerinin açık desteğini göz önüne aldığımızda elbette kuzey hattında da benzer şekilde ne olduğu belirsiz silahlı tiplerin türemesi önemli bir güvenlik riski yaratmaktadır” ifadelerini kullandı.