enflasyonemeklilikötvdövizakpartichpmhp
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
9°C
İstanbul
9°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Çok Bulutlu
11°C
Salı Az Bulutlu
12°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
13°C

‘Ukrayna’da barışı sağlasalar daha kolay olur ama orada da bir Amerikan tezgahı var’

Avrupa Birliği (AB), Biden yönetiminin Minsk Anlaşması’nın ölümünü ilan ettirmesiyle başlayan süreçte Rusya Federasyonu’na karşı ağır …

‘Ukrayna’da barışı sağlasalar daha kolay olur ama orada da bir Amerikan tezgahı var’
11.05.2022
158
A+
A-

Avrupa Birliği (AB), Biden yönetiminin Minsk Anlaşması’nın ölümünü ilan ettirmesiyle başlayan süreçte Rusya Federasyonu’na karşı ağır yaptırımlarla sert tutum alırken, enerji ikileminden kurtulamıyor. AB’nin hazırladığı 6’ıncı yaptırım paketine Rusya‘dan petrol alımını sokma tartışmaları çıkmaza girdi. Avrupa ülkeleri, petrol ve doğalgazda Rusya‘ya bağımlılık yüzünden birlik sergileyemez haldeyken, kimi üyelere muafiyet tanınması tartışmaları başladı.

AB diğer yandan Kiev’deki aşırı sağcı rejimi birliğe jet hızıyla üye yapmak için kolları sıvamış durumda. Ancak Ukrayna’da 2014 darbesinden bu yana açık Banderist eğilimlerin hakim olduğu rejimin AB’nin ortaya koyduğu kriterlere nasıl olup da uyum sağlayacağı belirtilmiyor. Bu koşullarda Fransa’dan Kiev’e üyelik sözü verilmesinin ‘aldatmaca olacağı’ çıkışı gelirken, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ‘Avrupa Siyasi Topluluğu’ diye yeni bir yapı önerisi ortaya attı.

Bu koşullarda AB’nin kapısında ‘kriterler’ denilerek onyıllardır bekletilen Türkiye, Ukrayna krizi vesilesiyle öne çıkmışken, Avrupa’nın enerji krizinde de oynayabileceği olası rollerden bahsediliyor.

Avrupa Birliğİ’nin ‘Ukrayna çıkmazını’ Avrupa Birliği ve Küresel Araştırmalar Derneği (ABKAD) Başkan Yardımcısı Can Baydarol ile konuştuk.

‘Avrupa siyasi birliğinin ismi birlik ama ortada birlik yok’

Can Baydarol, Ukrayna’nın jet hızla AB üyesi yapılması tartışmalarında işin teknik boyutuna Türkiye örneğiyle dikkat çekerken, Macron’un Ukrayna için ‘yeni bir statü yaratma’ tartışmalarına işaret etmiş olabileceği görüşünde. Bayradol, AB’nin isminin ‘birlik’ olduğunu ancak ortada siyasi birlik bulunmadığını anımsattı:

“Tam üyelik meselesi olduğu zaman işin teknik boyutu var. Türkiye ile müzakerelere başladılar, 35 başlık çıktı. Her biri birbirinden zorunlu, milyon küsür sayfalık müktesebat, buna uyum meseleleri hepsi müzakereye tabi ve çok teknik konular. Üretim standardından tarladaki salatalığın standardına kadar bir sürü şey var. Hadi ben tam üye olmak istiyorum, alın beni demekle olmuyor. Acaba yeni bir statü yaratabilir miyiz, Macron’dan anladığım biraz o. Avrupa siyasi birliği, ismi birlik ama ortada birlik yok aslında. 93 Kasım’da yürürlüğe giren Maastricht Antlaşması, AB’yi kuran antlaşması ama içeriğine baktığınızda AB’nin nasıl kurulacağını tarif eden antlaşmadır. Ortada bir ortak dış politika ve güvenlik politikası çizgisi olmadığı oranda hiçbir şekilde AB kurulmuş değildir. Euroya geçtiler. Adalet ve içişleri konusunda işbirliği Schengen, o da anlaşıldı. Ama bu kadar. Dolayısıyla bunun ötesinde şimdi siyasi bir birlik olur mu o da tartışmalı bir konu. Amerika ağzıyla konuşan kuşatma sonucunda NATO’nun konsolide olduğunu iddia ediyorlar.”

‘Macaristan, Bulgaristan, Slovakya ve Çek Cumhuriyeti doğrudan doğruya Rusya’ya bağımlı yaşıyor’

Macaristan, Bulgaristan, Slovakya ve Çek Cumhuriyeti’nin petrol ve türevleri konusunda Rusya’ya bağımlı olduğuna, Almanya’nın da büyük bağımlılığı bulunduğuna dikkat çeken Baydarol, Rusya’ya enerji yaptırımlarının ağır bedellerine atıfta bulundu. ‘Yeşil enerjiye’ geçişin Avrupa için uzak bir tarihte mümkün olduğunu söyleyen Baydarol, “Bir anda bir baktık Türkiye çok kilit ülke gibi geldi” vurgusu yaptı:

“6. paket ve petrol ve türevleri konusunda Von der Leyen, ‘Biz Rusya’dan petrol ve türevlerini tedarik etmeye devam ettiğimiz sürece doğrudan doğruya Ukrayna’ya karşı Rusya’nın mali gücünü oluşturuyoruz. Ambargo uygulayarak vazgeçelim’ diyor. İyi de dört tane ülke var. Bizim bütün yapımız Rusya’dan petrol ve türevlerini sağlamakla devam ediyor. Macaristan, Bulgaristan, Slovakya ve Çek Cumhuriyeti. Bu dört ülke doğrudan doğruya Rusya’ya bağımlı yaşıyorlar. Dışarıdan tedarik etmeye kalksalar bütün sistemlerini değiştirmek zorunda kalacaklar. Öyle denize Bulgaristan dışında bir bağlantısı yok. Bulgaristan’a da Karadeniz’den bağlantı var. Dolayısıyla gemilerin yanaşıp da bu ülkelere petrol ve türevleri vermesi imkansız. Bu yüzden çok daha pahalıya tedarik etmek zorunda kalacaklar. Zaten AB’nin de çok gelişmiş ülkeleri değiller, yok dediler. Doğalgaz söz konusu olduğunda da başta Almanya ortaya çıkıyor, o çok büyük bir bağımlılık içerisinde. O nedenle enerji çeşitlendirmesine gidelim, yeşil enerji olsun. O 2050 hedefi. Bugünden yarına olacak bir şey değil. Bir anda bir baktık Türkiye çok kilit ülke gibi geldi.”

‘Türkiye, Suudi Arabistan ve BAE ile barıştı, ben barış konusunda Sisi ve Esad’ın da yolda olduğu düşüncesindeyim’

Türkiye’nin Avrupa nezdinde inisiyatif kazandığı, örneğin Irak’a yönelik harekatına Avrupa’da kimsein ses bile çıkartmadığını anımsatan Baydarol, bunda Türkiye’nin alternatif enerji güzergahında bulunmasının rolüne dikkat çekti. Baydarol, Ankara’nın son dönemde İsrail, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile attığı adımları hatırlatarak, sıranın Mısır ve Suriye olabileceğini ifade etti:

“Son harekat geçen sene olsa bu sıralarda batı ne bağırırdı ama şimdi hepsi susmuş vaziyette. Türkiye ne yaparsa yapsın diyorlar. Çünkü enerji problematiği bütün dış politikayı değiştirir. Bir baktık Antalya’da meşhur diplomasi forumu yapılırken Herzog ile 16 sene sonra Türkiye’ye gelen bir İsrail Cumhurbaşkanı gördük. Türkiye, Suudi Arabistan ve BAE ile barıştı. Ben barış konusunda Sisi ve Esad’ın da yolda olduğu düşüncesindeyim. Çünkü sonuçta amaç petrol ve türevleri olsuni doğal gaz olsun Türkiye tabii ki bunu üreten ülke değil ama Türkiye bütün yolların geçtiği yerdeki merkezi statüde bir ülke. Dolayısıyla Kuzey Irak’ın, Suriye’de pek bir şey yoktur ama Azerbaycan hatta Türkmenistan’ın Azerbaycan’a bağlantısı, İran’ı sisteme dahil edilmesi; ancak o zaman Rus doğal gazı, petrol ve türevlerine alternatif bir yol çıkartabilir.”

‘Avrupa ne yaparsa yapsın dönüp kendini vuruyor’

Ukrayna’da barışı sağlasalar daha kolay olur ama orada da bir Amerikan tezgahı var” diyen Baydarol, ABD‘nin Türkiye‘nin daha merkezi hale gelmesini çok da istemeyeceği çünkü kendi kaya gazı ve petrolünü Avrupa‘ya satmanın peşinde olduğunu dile getirdi. Rusya’nın ambargo karşısında tek alternatifinin Avrupa olmadığını da belirten Baydarol, AB açısından ortaya bir açmaz çıktığını vurguladı:

“Ukrayna’da barış sağlasalar daha kolay olur ama orada da bir Amerikan tezgahı var. Bu savaş ne kadar sürerse o kadar iyi diyor. Türkiye’nin merkezi hale gelmesinin ABD tarafından çok da istendiğini düşünmüyorum. Çünkü Amerika kendi kaya gazı ve petrolünü Avrupa’ya pahalı satmanın peşinde. Yani oyun içinde oyun var. İş öyle bir yere geliyor ki Rusya’ya bu ambargoyu uyguladığınızda Rusya’nın tek alternatifi Avrupa değil, hemen kapısında Çin ve Hindistan var. Ama siz petrolü ve doğal gazı sınırlı hale getirerek arzını engellediğiniz zaman dünyadaki fiyatlar artacak. Fiyatlar artınca Rusya daha fazla para kazanacak. Dolayısıyla AB’nin açmazı dediğim şey bu. Ne yaparsan yap dönüp kendini vuruyorsun.”

‘Türkiye’nin kara ve demiryollarının bir an önce işler hale getirilmesi gerekiyor’

Türkiye’deki ekonomik durumun ‘çifte kriz’ halinde olduğunu söyleyen Baydarol, ülkenin dünya tedarik zincirinde rol oynayabilmesi için kara ve demiryollarının işler hale getirilmesi görüşünde:

“Türkiye’de çifte kavrulmuş bir kriz yaşıyoruz, hatta bir belirsizlik yaşıyoruz. Ama dünyada da bir ekonomik kriz hele pandemi sonrasında devam ediyor. Enerji fiyatlarının yükselmesiyle bu kriz daha da beter hale geliyor. Öteki taraftan bu tedarik zinciri dediğimiz yani malların gidiş ve geliş yolları da tıkanmış vaziyette. Bu sefer Türkiye başka bir önem kazanıyor. Kuşak Yol dediğimiz Çin ile Avrupa’yı bağlayan yol kuzeyde Rusya ve Ukrayna üzerinden geçiyordu, şimdi o yol kapandı. Bütün yol Türkiye üzerinden geçiyor şimdi. Türkiye’den de zor geçiyor. Çünkü sınır kapıları sorunlu. Gürcistan Sınır Kapısı’nda 50 km kuyruk olduğunu öğreniyoruz. Bulgaristan Sınır Kapısı’nda 35 km kuyruk var. TIR’lar en iyimser ihtimalle 2-7 gün içinde geçiyor habelerini görüyoruz. Dolayısıyla büyük bir ekonomik aktivitenin dönmesi var. Çin’de yeni bir pandemi endişesiyle ki pek öyle bir şey yok galiba limanlarını kapattı. Çin’in kapısında binlerce gemi bekliyor. Mal akışkanlığı da durmuş vaziyette. Bütün bunların çözümü için Türkiye’nin kara ve demir yollarının bir an önce işler hale getirilmesi gerekiyor. Ama öteki tarafta da Türkiye ile AB kavga etmeye devam ediyor. Kavala davası, Demirtaş davası, AİHM kararlarına uymuyorsunuz. Diğer tarafta da Cumhurbaşkanı’nın açıklamasında enteresan bir cümle var. Avrupa müktesebatına tamamen uyumluyuz gibi bir şey. Avrupa müktesebatına uyum için öncelikle AİHM kararlarına saygılı olmak gerekiyor. Paradigma değişti ama sonu nereye çıkar onu göreceğiz.”
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.