Donbass operasyonu sonrasında Batı’nın Rusya’yı yalnızlaştırma politikası devam ederken, Moskova’nın da dost ülkeler ile yaptığı görüşmeler ve …
Donbass operasyonu sonrasında Batı’nın Rusya’yı yalnızlaştırma politikası devam ederken, Moskova’nın da dost ülkeler ile yaptığı görüşmeler ve anlaşmalar sürüyor. Bunların bir ayağını da Türkiye gibi bölge ülkeleri oluşturuyor. Bu kapsamda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 5 Ağustos’ta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Soçi’de bir araya geldi. 20 gün ara ile ikinci kez bir araya gelen iki liderin 4 saat süren konuşmasına dair ayrıntılar, heyetlerin siyasi, ekonomik ve ticari alanlarda görüşmesi üzerinden duyuruldu.
Batılı devletlerin ağır ticari yaptırımlar uyguladığı Rusya’daki görüşme sonrasında, Türkiye Ticaret Bakanı Mehmet Muş ve Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak’ın imzaları ile iki ülke arasında Ekonomik İş Birliği Mutabakat Zaptı da yürürlüğe girdi. Anlaşma ardından yaptığı açıklamada Novak, Putin ve Erdoğan’ın Türkiye’ye yılda 26 milyar metreküp düzeyinde sevk edilen Rus doğalgazının teslimatlarında kısmen ruble cinsinden ödemeye başlanacağı konusunda anlaştığını aktararak, “Kademeli şekilde ulusal para birimlerine geçmekten bahsediyoruz ve ilk aşamada bazı tedarikler Rus rublesiyle ödenecek” dedi.
Soçi’deki buluşmanın ardından Türk tarafından da konuya dair açıklamalar geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 5 Türk bankasının Rusya’nın ulusal ödeme sistemi Mir’e geçtiğini ve Türk bankalarının Mir kartıyla ilgili çalışmasında ciddi gelişmeler olduğunu ifade ederek iki ülke arasındaki, ticari ilerlemeye dikkat çekti. Öyle ki, iki ülkenin merkez bankası başkanlarının da görüşme sırasında bir araya geldiklerini belirten Erdoğan, ruble ile ödeme yapmanın da hem Rusya hem de Türkiye için bir mali destek olacağını ifade etmişti. Halihazırda Rus ödeme sistemi ülkeler arasında hızla yayılırken, Mir kartıyla ödeme kabul eden 11 ülke bulunuyor.
Ekonomik anlaşmaların iki ülkeye etkilerini ve dış politika yansımalarını eski Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Müdürü Bartu Soral Sputnik’e anlattı.
‘ABD hegemonyasının kırılmasının önünde aşılması gereken en önemli konu dolar kullanımının düşürülmesi’
Soral, Putin’in diğer ülkelerle de ikili ticaret anlaşmaları yaparak ruble ile alışveriş seçeneklerini masaya yatırdığına dikkat çekerek şunları aktardı:
‘Türkiye ile Rusya anlaşmasında doların rezerv para olma halinin azaltılması söz konusu’
Dolarizasyonun kritikliğine dikkat çeken Soral, “Doların ‘rezerv para’ yani ‘hakim para’ olması söz konusuydu. Türkiye ile Rusya arasında yeni yapılan anlaşma ile kendi aralarında ticaret yapan iki ülkenin kendi paralarını değil de bu ticarete konu olmayan doların kullanımının azaltılması söz konusu. Burada konu, doların hakim para olmasının düşürülmesi. ABD’nin emperyal bir güç olmasının en önemli sebebi; doları dış ticarette rezerv para olmasından kaynaklanıyor. Dünya bunu aşmak zorunda. Bu yapılan anlaşma da doların rezerv para olma halinin azaltılmasıdır” şeklinde konuştu.
‘Türkiye’nin, doların kullanımının azaltılması ilgili yaptığı her anlaşma Amerikancı zihniyeti rahatsız ediyor’
İmzalanan anlaşmanın Türkiye’nin üretim sorununa ve cari açığına çözüm bulamayacağını ve bunların ayrı konular olduğunu savunan Soral, “Dikkatle belirtmek isterim; Türkiye’de sosyal medyada, yazılı ve görsel medyada, akademide ve STK’larda büyük bir Amerikancı bir zihniyet hakim ve bu zihniyet Türkiye’nin ABD’den bağımsızlaşıp, Rusya, Çin ve diğer Asya-Pasifik ülkeleriyle yakınlaşmasından ve yeni işbirliği imkanlarını aramasından çok rahatsız. Bu sebeple ABD’nin rezerv parası olan doların kullanımının azaltılması, Türkiye’nin bu bağımlılığının düşürülmesiyle ilgili yapılan her anlaşma bu grupları çok rahatsız ediyor. Türkiye, Rusya ile ilişkilerini geliştirdikçe, BRICS ve Şangay İşbirliği Örgütü ile yakınlaştıkça, gerek sosyal medya üzerinde, gerekse yazılı ve görsel medyada, entelijansiyada ve üniversitelerde bu anlaşmalar küçümsenmeye çalışılıyor. Mesela sosyal medyada ben bir tanesine şahit oldum; FETÖ tarafından yönlendirilen gruplar, Rusya ile Türkiye’nin yaptığı dış ticarette rublenin kullanılma anlaşmasından müthiş rahatsız ve bu anlaşmayı toplumun gözünden düşürebilmek için her türlü mekanizmayı işletiyorlar” diye konuştu.
‘Türkiye, turist yollayan Rusya ile ticaret yaparken ya da doğalgaz için para öderken neden dolar kullansın?’
Türkiye ve Rusya arasında yapılan anlaşmanın ‘yeni oluşmaya başlayan dünya düzeni’ açısından önemli olduğunu ama tek başına bütün düzeni değiştiremeyeceğini vurgulayan Soral, “Rusya ile yapılan bu anlaşmanın Türkiye’nin kalkınmasına veya cari açığını kapatmasına bir fayda sağlamaz ama dolar kullanımını azaltır. Türkiye’nin kalkınabilmesi ve cari açığını kapatabilmesi için üretimini planması gerek. Biz Rusya ile ticaret yaparken ya da doğalgaz için ona para öderken ve o da bize turist yollarken neden dolar kullanalım? Neden euro kullanalım? Buna hiç gerek yok. Benim önerim; Rus turistlerin turizm ödemeleri ve harcamaları ruble ile olsun, biz de Rusya’dan aldığımız doğalgazın bir kısmını bu ruble ile ödeyelim. Amerika ve müttefikleri ile Çin-Rusya ve müttefikleri arasında uzun sürecek hegemonya kavgası başladı ve bunun yıkıcı etkileri olacaktır. Bu kavgada Türkiye’nin pozisyonu çok önemli. NATO dışındaki arayışlar ve işbirlikleri Türkiye’yi ABD’den bağımsızlaştırır” dedi.
‘Türkiye, Rusya, Asya-Pasifik ülkeleri, Çin, BRICS ve Şangay İşbirliği Örgütü ile yakın işbirliklerini artırmalı’
Türkiye’nin, ABD ve NATO ile ‘tam bir bağımlılık’ içerisinde uzunca yıllar ekonomisini sürdürdüğüne dikkat çeken Soral, “Şu an dünyada değişen dengeler var. Tek kutuplu dünyada ABD’nin jandarmalığının sona erdiği bir süreç başlıyor. Bu sürecin en önemli belirleyicisi ise doların rezerv para olma halinin bitmesi ve başka rezerv paraların doğmasıdır. Bu nedenle Türkiye’nin ABD boyunduruğunda kalması Türk milleti için değil ama ABD çıkarları açısından hayati. O nedenle Türkiye, kendi cari açığı ve dış ticaret açığını kapatacak yatırımları yapmalı. Türkiye mutlaka Rusya ve Asya-Pasifik ülkeleriyle, Çin’le, BRICS ile ve Şangay İşbirliği Örgütü ile yakın işbirliklerini, iş olanaklarını artırmalı” ifadelerini kullandı.