Türk Dışişleri Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kıbrıs Adası’nda konuşlu BM Barış Gücü’nün (BMBG) görev süresini 6 ay daha uzatma …
Türk Dışişleri Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kıbrıs Adası’nda konuşlu BM Barış Gücü’nün (BMBG) görev süresini 6 ay daha uzatma kararına ilişkin açıklama yaptı.
Açıklamada, “BMBG’nin görev süresi uzatılırken KKTC’nin rızasının alınmaması, BM’nin yerleşik uygulamalarına aykırıdır. Kıbrıs Türk halkının müktesep haklarının da ihlalidir. KKTC makamlarının bu adaletsizliği gidermek üzere atacağını duyurduğu adımlara ülkemiz tam destek verecektir.” denildi.
Bakanlık şu ifadelere yer verdi:
“Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kıbrıs Adası’nda konuşlu BM Barış Gücü’nün (BMBG) görev süresini 28 Temmuz 2022 tarihinde aldığı 2646 (2022) sayılı kararla altı ay daha uzatmıştır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanlığı’nın söz konusu kararla ilgili olarak yaptığı açıklamayı tümüyle destekliyoruz.
BMBG’nin görev süresi uzatılırken KKTC’nin rızasının alınmaması, BM’nin yerleşik uygulamalarına aykırıdır. Kıbrıs Türk halkının müktesep haklarının da ihlalidir. KKTC makamlarının bu adaletsizliği gidermek üzere atacağını duyurduğu adımlara ülkemiz tam destek verecektir.
Konsey kararı, her zaman olduğu gibi yine gerçeklikten kopuk, adaletsiz ve haksız bir karardır. Kıbrıs Türk halkını ve bu halkın müktesep haklarını yok saymakta ve bu halka yönelik insanlık ve hukuk dışı izolasyonları görmezden gelmektedir.
Konsey’in, çözüm için Kıbrıs Türk halkının iradesini artık yansıtmayan, neredeyse yarım asırdır denenmiş ve sonuç vermemiş bir çözüm modelini dayatmaya çalışması da tutarsız ve çelişkili bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım çözüme değil, statükonun devamına hizmet etmektedir.
Kararda Maraş konusundaki yazımlar da gerçeklerden kopuktur. KKTC makamlarının Maraş’ta mülkiyet haklarına riayet ederek attığı adımlara Türkiye tam destek vermeye devam edecektir.
Güvenlik Konseyi ve uluslararası topluma, Ada’daki gerçeklere odaklanmaları ve Kıbrıs Türk halkının müktesep haklarını, yani egemen eşitliğini ve eşit uluslararası statüsünü tescil etmeleri çağrımızı yineliyoruz.”