Kronik böbrek hastalıkları, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 15’ini etkileyen ciddi bir sağlık sorunu olarak tanımlanıyor. Türk Nefroloji Derneği …
Kronik böbrek hastalıkları, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 15’ini etkileyen ciddi bir sağlık sorunu olarak tanımlanıyor. Türk Nefroloji Derneği’nin yaptığı bir çalışmaya göre ise, Türkiye’de her 6-7 kişiden birinde erken evre kronik böbrek hastalığı görülüyor. Ülkede 70 binin üzerinde kişi diyaliz tedavisi görüyor ve 22 bin civarında böbrek nakli hasta var.
Tüm bu bilgilerle beraber, yarın Dünya Böbrek Günü. Bu gün, 2005’ten bu yana her yıl, Mart ayının ikinci perşembe günü tüm dünyada böbrek sağlığına dikkat çekmek üzere ele alınıyor. Türk Böbrek Vakfı Kurucusu ve Genel Başkanı Timur Erk, böbrek hastalıklarının nedenlerini ve korunma için ne yapılması gerektiğini, Türkiye’deki böbrek nakilleri durumunu Sputnik’e anlattı.
‘Türkiye’de günde ortalama 11 gram tuz, 140 gram şeker kullanılıyor, bu önerilenin çok üstünde’
Aşırı şeker ve tuz tüketiminin böbrek sağlığını olumsuz yönde etkilediğini belirten Erk, “Özellikle tuzun yarattığı hipertansiyon ve diyabetin yarattığı böbrekleri besleyen kılcal damarlardaki tahribat süreç içerisinde böbrek yetmezliğine sebebiyet veriyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün tavsiyesine göre, tuzda 6 gram yeterliyken biz büyük uğraşlara rağmen 18 gramdan ancak 11 grama indirebildik. Halbuki 6 grama kadar indirilmesi gerekiyor. Ne yazık ki, şeker tüketiminde bu başarıyı sağlayamadık. Yaklaşık 6-7 senelik uğraşlara, hatta obeziteyle mücadele kampanyasına rağmen, bu rakam 150 gramdan 140 grama düşebildi. Dünya Sağlık Örgütü’nün önerisi 50 gram yani 13 küp şeker. Biz hala 140 gramdayız. Türk toplumu bir türlü şeker kullanım zaafından vazgeçemiyor. Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere bu konuda her şeyi yapıyoruz. Hem okul öncesi hem de 7-12 yaş grubu çocuklara senelerdir, sağlıklı yaşam eğitimi veriyoruz ancak herhalde yeterli olmuyor. Ebeveynleri de bu konuda ciddi bir şekilde bilgilendirmek lazım. Bu nedenle böbrek hastalığı sayıları yüksek. Türkiye’de hemen hemen şu anda 3 milyon obez vatandaşımız var. Bunların 1.6 milyonu 18 yaş altında. Daha vahimi yüzde 8 ila 10 arasında her yıl artış kaydediyor” dedi.
‘Türkiye’de her 7 kişiden 1’inde böbrek hastalığı riski var, hastalığın ilk 3 evresinde belirti görülmüyor’
Kronik böbrek hastalıklarının ilk 3 evresinde bir belirtiye rastlanmadığını söyleyen Erk, “Türkiye’de her 7 kişiden 1’inde böbrek hastalığı riski var. En önemli sıkıntı ise 5 evreden oluşan hastalıkların ilk 3 evresinde herhangi bir belirti görünmüyor. Dolayısıyla bunu saptamak oldukça zor. Zaman zaman tarama yaptırmakta fayda var. Yapılan bir araştırmaya göre, koronavirüsün akut böbrek yetersizliği ile ilgili hastalık yaşama riskini 11 kat artırdığı söz konusu. Hastalığı yoğun bakım durumunda geçirmiş ve iyileşmiş olanların 3 ila 6 ay arasında mutlaka böbrek kontrolüne gitmeli. Çünkü hasar bırakma riski oldukça fazla. Bu hastalıklar sadece dördüncü evrede belirti veriyor. Yılda en az bir kez idrar ve kan tahlili ve kreatinin ölçümü kesinlikle yapılmalı. Hele hele yaşlılarda kesinlikle. Özellikle ailede hipertansiyon, şeker hastalığı geçmişi veya genetik böbrek hastalıkları varsa bir nefroloji uzmanına görünmekte fayda var” diye konuştu.
‘22 bin hasta böbrek nakli için bekliyor’
Böbrek hastalıklarının, böbrek yetmezliği ile sonuçlanabileceğini aktaran Erk, Türkiye’deki böbrek nakli verilerini şu şekilde paylaştı:
‘Türkiye’de yüzde 72 böbreklerini kontrol ettirmiyor, doktora danışmadan ağrı kesici kullananların oranı ise neredeyse yüzde 67’
Türk Böbrek Vakfı’nın yaptığı bir araştırmanın sonuçlarını da paylaşan Erk, “Her sene Mart ayının ikinci perşembesi Dünya Böbrek Günü. 2022 Dünya Böbrek Günü teması ‘Herkes için Böbrek Sağlığı’. Biz de bir araştırma yaptık. Çıkan araştırma sonuçlarına göre, yüzde 72 oranında vatandaşımız böbreklerini kontrol ettirmiyor. Bu çok vahim bir durum. Doktora danışmadan ağrı kesici kullananların oranı ise yüzde 66.6. Her 3 kişiden 2’si ne yazık ki, bunu tavsiyeler üzerine kullanıyor. Olacak gibi değil. Konunun uzmanına danışmadan birtakım bitkisel hatta hayvansal ürünleri deneyenler var. Bu gelişmiş ülkelerde dahi yapılıyor. Deve ve inek idrarı içenler var” dedi ve sözlerine son verdi:
“Dozun ayarlanması önemli. Mesela ben günde 2 kez adaçayı içerim ama 10 kere içmem. Günde 10 kere içersem, geçmiş olsun, böbrekler gitti. Böbreklerimiz bir arıtma tesisi. Onun arıtamayacağı yoğunlukta kimyasal ile depolarsanız böbrek yetmezliği başlar.”