Çin, Rusya, Hindistan, Çin, Brezilya’nın İngilizcedeki baş harflerinden oluşan “BRIC” tabiri ilk kez 2001 yılında Goldman Sachs yönetim kurulu …
Çin, Rusya, Hindistan, Çin, Brezilya’nın İngilizcedeki baş harflerinden oluşan “BRIC” tabiri ilk kez 2001 yılında Goldman Sachs yönetim kurulu başkanı Jim O’Neill tarafından hazırlanan ‘Building Better Global Economic BRICs’ raporunda kullanıldı. Bu tarihten itibaren çeşitli düzeylerde bir araya gelen BRIC ülkeleri, ilk devlet başkanları toplantısını 16 Temmuz 2009’da Rusya’da yaptı. 2010’da Güney Afrika Cumhuriyeti’nin de birliğe katılmasıyla birliğin kısa adı BRICS olarak değiştirildi.
Yüksek büyüme oranları, küresel sistemdeki potansiyel güçleri ve bölgesel dinamiklerle birlikte öne çıkan konumlarıyla ortak özellikle taşıyan BRICS ülkeleri; dünyanın yüzölçümünün dörtte birinden büyük bir alanı kaplıyor, 3 milyarı aşkın insanı (dünya nüfusunun yüzde 40’ı) temsil ediyor ve dünya ekonomisinin yüzde 23’ünden fazlasını oluşturuyor. BRICS ülkeleri Avrupa ve Amerika’nın kontrolündeki sistem yerine daha adil bir uluslararası düzene ulaşmayı hedefliyor. Bu açıdan BRICS ülkelerinin 2050 yılında dünyanın en önde gelen ekonomileri olarak tanımlanması da önem taşıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2018’de BRICS zirvesine katılmıştı
BRICS ülkeleri Türkiye’nin de yakın işbirliği içinde olduğu ülkeler olarak dikkat çekiyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2018’de Johannesburg’da yapılan 10’uncu BRICS Zirvesi’ne katılımı ve aile fotoğrafında yer alması da Türkiye’nin bu birliğe verdiği önemi ortaya koydu.
BRICS ülkeleri 2050 yılı ekonomik öngörüleri içinde dünyanın ilk altı büyük ekonomisi olacağı öngörülürken Türkiye’nin dünyanın ilk on büyük ekonomisinden biri haline geleceği tahminleri BRICS ve Türkiye ilişkileri açısından değer taşıyor.
Dünyanın dedolarizasyon sürecinden geçtiği, neoliberal sıcak para ekonomisinin hızla gerilediği bir dönemde çok taraflılığı öne çıkaran BRICS, Türkiye’nin gelecek hedefleri ile uyuşuyor. Türkiye’nin yerel paralar ile ticaret isteği ve bunu BRICS ülkeleri ile de kurmak istediği daha önce dile getirilmişti. BRICS ülkeleri de yerel para ile ticaret hatta ortak bir para biriminin oluşturulması konusunda adımlar atıyor.
‘Doların hakim olduğu sisteme meydan okuma hem ABD’yi hem de AB’yi endişelendiriyor’
Dünyada yeni bir küresel düzenin tanımladığı bu dönemde Türkiye’nin BRICS ile kuracağı ilişkiyi değerlendiren Dumlupınar Üniversitesi’nden Dr. Barış Adıbelli şunları kaydetti:
‘ABD, krizi uzatarak yeni dünya kurgusunu engelleme adına girişimlerde bulunuyor’
“BRICS artı Türkiye ilk etapta yerel para birimleri ile ticaret yapabilirler ama bunun bir sonraki adımı ortak para birimi kurulmasıdır” diye devam eden Adıbelli, şunları ekledi:
‘BRICS içindeki ülkeler Türkiye için çok yabancı ülkeler değil’
Türkiye’nin ‘Yeniden Asya’ girişimiyle kendi Asya politikasını oluşturmaya başladığını kaydeden Adıbelli, “Yeni dönemde Türkiye yeni ticari olanaklar ararken BRICS de Türkiye için önemli bir fırsat olabilir. Bir Kuşak Bir Yol projesinde Türkiye aktif olarak var, Cumhurbaşkanı Erdoğan Pakistan ziyaretinde Çin-Pakistan ekonomi koridoruna da katılmak istediğini söylemişti. Bunu bir sonraki adımı BRICS’le Türkiye’nin politik söylemsel düzeyde değil de ciddi bir şekilde katılım için ilgilenmesi olabilir. BRICS içindeki ülkeler de Türkiye için çok yabancı ülkeler değil” ifadelerini kullandı.
“Yeni bir dünya düzeni için önce ekonomik düzen kurulmalı onun üzerine siyasi düzeni kurmalısınız” diyerek devam eden Adıbelli, “Ekonomik düzeni kurmadan veya mevcut dünya sisteminin ekonomik yapısına meydan okumadan bunu yapamazsınız. Ekonomik temel de dolar hakimiyetine karşı çıkışla olarak görülüyor. Rusya, Çin ve Türkiye de bunu uzun bir zamandır tartışıyor. Bu da yeni dünya düzenine doğru gidişatı gösteriyor. Önümüzdeki dönemde bunu daha net bir biçimde göreceğiz” ifadelerini de ekledi.
‘Doğu, Batı’ya esas değerin üretim, kıymetli madenler, doğalgaz ve petrol olduğunu öğretiyor’
Ekonomist ve yazar Bartu Soral ise Türkiye’nin öncelikle üretim ekonomisini kurarak ‘oyun kurucu’ rol üstlenmesi gerektiğini belirtiyor. Soral, dünyada ekonomik alanda yaşanan rekabeti şöyle anlattı:
‘Türkiye’nin her yıl yaklaşık 220 milyar dolar döviz bulması lazım’
“Bu değerlendirmeler karşılığında Türkiye’ye baktığımızda Türkiye’nin her yıl yaklaşık 220 milyar dolar döviz bulması lazım” diye devam eden Soral, “Türk ekonomisi dolara, euroya karnından bağlı hale geldi. Bunu sürdürebilmek için dövize ihtiyaç var. Bu miktar 2002’lerde yıllık 25-30 milyar dolardı, 20 yıl sonra 220 milyarlara geldi. Çünkü Türkiye yanlış para, kamu, maliye, borçlanma politikaları sonucunda dövize, ithalata bağımlı bir ekonomik sisteme oturdu” dedi.
‘Türkiye jeopolitik olarak çok iyi bir noktada’
Türkiye’nin BRICS’e katılmasının getireceği artılar ve eksiler olduğunu ifade eden Soral, şunları söyledi: