Rusya’nın sınır güvenliğini sağlamak amacıyla Ukrayna’ya başlattığı askeri operasyon ikinci haftasını geride bıraktı. Rusya’nın Donetsk ve …
Rusya’nın sınır güvenliğini sağlamak amacıyla Ukrayna’ya başlattığı askeri operasyon ikinci haftasını geride bıraktı. Rusya’nın Donetsk ve Lugansk‘ın talebi üzerine Rus asıllı bölge halkını Ukraynalı neo-Nazilerden korumak adına harekete geçerek başlattığı operasyonun ilk günlerinde Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’dan çarpıcı bir açıklama gelmişti. Lavrov, 22 Şubat’ta Rus kanalında konuşarak, Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetlerini tanıma yönünde alınan kararda Kuzey Kıbrıs’ı örnek gösterdi. Rus bakan “Kıbrıs’a bakın. Kuzey’de ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ tek taraflı olarak ilan edildi. BM Güvenlik Konseyi kararlarına uymayı reddediyor, ancak kimse Kuzey Kıbrıs temsilcilerinin diyaloğun bir parçası olma hakkını inkar etmiyor” ifadelerini kullanmıştı.
Lavrov’un Türkiye’nin 1974’te başlattığı Kıbrıs Barış Harekatı benzetmesi Türk medyasında da geniş yer buldu. Türk kamuoyunda memnuniyet uyandırırken Güney Kıbrıs’tan büyük tepki toplayan bu açıklamayı, Dış Politika Uzmanı ve Gazeteci Hasan Erel, Sputnik’e değerlendirdi. Erel, Rusya’nın Ukrayna operasyonu ve Türkiye’nin ‘Kıbrıs Barış Harekatı’nı bölgesel ve tarihsel şartlar altında değerlendirerek bundan sonra yaşanabilecek olası süreçleri anlattı.
‘Bu durumun Türkiye’nin de lehine olabileceği dile getirildi’
Yıllardır Yunanistan, Rusya ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin geleneksel Ortodoks yakınlığı ve kardeşliği çatısı altında yakın ilişkileri olduğuna vurgu yapan Erel, “Özellikle Rusya’nın Ukrayna harekatından sonra bu bölgelerde bir tepki doğdu. Burada en önemlisi de Lavrov’un, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni olduğu gibi söylemesiydi. ‘Sözde’ bir cumhuriyetten bahsetmeden sanki devlet olarak tanıyormuş gibi bir ifade kullanması kritik bir unsurdu. Bu Türkiye’de de yankı yaptı. Bazı kesimler bunun Türkiye’nin de lehine bir durum olabileceğini dile getirdiler. Yunan ve Rumlarsa buna çok büyük bir öfke duygular. Hatta o kadar büyük bir tepki doğdu ki Lavrov’a daha önce verilen nişanların iade edilmesini bile talep ettiler” dedi.
‘Ukrayna devleti, devletin içine sızmış NATO ve neo-nazi örgütleri, aynı Kıbrıs’taki EOKA üyelerinin Türklere yaptığı gibi ciddi katliamlar yapmışlar’
Erel, Lavrov’un açıklamasından sonra gündeme gelen konulardan bahsederek şu ifadeleri kullandı:
‘Rusya’nın yaptığı, operasyon bölgesindeki Rus asıllı ve Rusça konuşan Ukraynalıların hak ve hukukunu korumak için bir adım’
Sadece Türklere değil, Rumlara da barış ve huzur götürmek için bu harekatın düzenlendiğini söyleyerek Bülent Ecevit‘in sözlerini hatırlatan Erel, “Gerçekten de 1974 ten sonra Kıbrıs’ta ciddi anlamda bir kan dökülmedi. Böylelikle savaş bitmiş oldu ve bir konsensüs ortaya çıktı. Her ne kadar sadece Türkiye tarafından tanınıyor olsa da şu anda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti var. Sonuçta Rusya’nın yaptığının da aslında operasyon bölgesindeki Rus asıllı ve Rusça konuşan Ukraynalıların hak ve hukukunu korumak için bir adım olduğu görülüyor. Rusya açısından bakıldığı zaman bu konuda Minsk-1 ve Minsk-2 adlarında anlaşmalar var. Bu anlaşmalara Kiev yönetimi de imza attı. Bu anlaşmalarda Türkiye’nin Kıbrıs’ta olduğu gibi Rusya da bir nevi garantör ülke konumundaydı. Fakat daha sonra 2014’ten beri bölgedeki Rus asıllı insanlara yönelik süren terör hareketleri ve saldırı olayları Minsk anlaşmalarını geçersizleştirdi” dedi.
‘Her iki ülke de kendi soydaşlarını korumak için harekete geçti’
Erel iki harekatı da amaçları çerçevesinde değerlendirerek, “Baktığınız zaman her şeyi birebir aynı olmasa da Rusya’nın Ukrayna harekatı ile Türkiye’nin Kıbrıs Barış Harekatı arasında benzerliklerin olduğunu söylemek mümkün. Her iki ülke de kendi soydaşlarını korumak için harekete geçti. En azından bunu güçlü bir argüman olarak ortaya koydular” dedi.
‘Belki Türkiye’nin KKTC’yi tanıtmak için eli güçlenecektir’
Erel, bundan sonra yaşanabilecek süreçleri değerlendirerek dikkat edilmesi gereken noktalara dair şu uyarılarda bulundu: