Uyku, hemen hemen her canlının ihtiyaç duyduğu, eğer gerçekleştirilmezse vücutta geri dönüşü mümkün olmayan etkiler bırakabilen bir aktivite …
Uyku, hemen hemen her canlının ihtiyaç duyduğu, eğer gerçekleştirilmezse vücutta geri dönüşü mümkün olmayan etkiler bırakabilen bir aktivite. Adeta nükleer bir santral gibi çalışan vücudumuz gün içerisinde pek çok aktivite yapar, yediğimiz besinleri yakarak enerjiye çevirir. Elbette her şeyde olduğu gibi vücudumuzun da dinlenmeye ihtiyacı vardır. Bu noktada devreye uyku girer. Uyuduğumuzda vücudumuz dinlenir, beynimiz gün içerisinde yoğunluktan dolayı yapamadığı bazı aktiviteleri yerine getirir. Peki bir kere uyuduğunuzda yıllarca uyanamasaydınız ne olurdu hiç düşündünüz mü?
Doğaya baktığımızda ayı gibi bazı canlıların kış uykusuna yattığını görürüz. İnsanlarda ise böyle bir durum yoktur. Bizler uzun süreli uykular yerine 24 saatlik bir günde ortalama 8 saatlik bir uykuyla hayatta kalabiliyoruz. Peki 9 yıl boyunca uyuyabilir miydiniz?
19. yüzyılda yaşamış Ellen Sadler isimli çocuğun başına tam olarak bu geldi. İngiltere’nin Turville köyünde yaşanan olayda 11 yaşındaki küçük kız bir gece uyuyor ve 9 yıl boyunca uyumaya devam ediyor. Gelin tarihin en ilginç uyuma olaylarından biri olan gerçek uyuyan güzelin hikayesine yakından bakalım.
9 yıl boyunca uyuyan kız: Ellen Sadler
15 Mayıs 1859’da dünyaya gelen Sadler, 11 yaşındayken bakıcı olarak çalışmaya gönderilir. Bir süre sonra çalıştığı yerde uyuşuk tavırlar sergilemeye başlayan Sadler, bu sebeple işten kovulur. Bir doktor küçük kızın başının arkasında şişlikler veya apse olduğunu keşfetti. Semptomları omurilik hasarı olduğunu düşündürüyordu. Sadler bu hastalıktan dolayı 18 hafta boyunca hastanede kalmış, ancak tedavi edilememişti.
Eve geldikten iki gün sonra; 17 Mart 1871’de nöbet geçirdi. Annesi, Dr. Henry Hayman’a yaptığı açıklamada Sadler’ın elini başının altına aldığını ve ayaklarını karnına doğru çekerek sol tarafına dönüp uykuya daldığını söyledi. Böylelikle Sadler’ın uyku dönemi başlamıştı. Dr. Hayman, yıllar sonra küçük çocuğu tekrar ziyaret ettiğinde aynı şekilde yatmaya devam ettiğini not aldı.
Sadler’ın uykusu büyük merak uyandırdı
Sadler’ın uykuya dalıp uyanmaması yerel gündemde olduğu kadar dünya genelinde de büyük merak uyandırdı. Küçük kızı görmek isteyenler eve adeta akın ediyordu. Aile de bu durumdan para kazanmaya başlamıştı. Küçük kızı görmek için eve gelenler aileye haftada 2 Sterlin’e kadar para kazandırıyordu. (O dönem güzel para)
Sadler’ı uykusunda görmeye gelenler küçük kızı kendi yöntemleriyle uyandırmaya çalışmasının yanı sıra, saçından küçük bir tutam alma karşılığında da bağış yapıyordu. Bu bağışlar ailenin kız üzerinden kazanç elde ettiği gerekçesiyle soruşturmaya neden olmuş, ancak kimseden zorla para almadıkları için soruşturmalardan bir şey çıkmamıştır.
İlk başta herkesin öldüğünü sandığı küçük çocuk, aslında ölmemişti. Times dergisinin 1871 yılında yayınladığı makale, küçük kızla ilgili çok önemli ifadeler sunuyordu. “Şimdiye kadar karşılaşılan en inanılmaz, açıklanamaz fizyolojik fenomenlerden biri” şeklinde açıklama yapan The Times, yayınladığı makaleyle olayı tüm dünyaya duyurmuştu.
Bucks Free Press muhabiri ise genç kızın uykudaki durumunu şu şekilde açıklamıştı: “Nefesi düzenli ve doğaldı, teni yumuşaktı ve vücudu sıcaktı. Tıpkı sağlıklı bir denekte olduğu gibi nabzı oldukça hızlıydı. Eller küçük ve inceydi ama parmakları oldukça esnekti. Vücudu biraz zayıflamıştı, ayakları ve bacakları ölü bir çocuğunki gibi neredeyse buz gibiydi… Gözleri ve yanakları çökmüştü, görünüşü ölü gibiydi ama yanaklarında renk olmamasına rağmen solgun değildi.”
The Daily Telegraph’tan bir muhabir ise şu ifadeleri kullanmış: “Kızın yüzü kesinlikle kadavra değil. Yanaklarda pempemsi bir renk tonu var ve ince dudaklarda da biraz renk var. Gözler, sağlıklı bir uykudaymış gibi sakin bir şekilde kapalı. Göz kapaklarından birini kaldırıp alttaki göze dokunmaya cüret ettim ama kirpikte bir titreme bile yoktu… Kızın eli oldukça sıcak ve nemliydi. Tırnakları da özenle kesilmişti. Parmaklarda en ufak bir sertleşme yoktu… Ne eli ne de kızın uzuvlarından hiçbiri, iddia edilen olağanüstü koşulların altında beklenebileceği kadar zayıflamış değildi. Çocuğun vücudu uzuvlarına göre çok inceydi… Ayakları neredeyse buz gibiydi.”
Beslenmesi ve tuvalet süreci
Sadler’ın beslenmesi de son derece zorlu bir süreçti. Mart 1873’te Sadler’ın açlıktan ölmek üzere olduğu söylendi. Sadler’ın annesi küçük kızı günde üç kez süt, çay ve mama ile besliyordu. Belki de en güzel yıllarında uyuyan küçük kızın bir süre sonra çenesi kilitlendi. Bunun ardından iki kırık dişin arasına yerleştirilen oyuncak bir demliğin ağzıyla şarap, yulaf ezmesi ve diğer şeyler verilmeye devam edildi.
Küçük kızın tuvaleti de ayrı bir süreçti. Dr. Hayman, kızın annesinin kendisine 5 yıldır bağırsak hareketi olmadığını, ancak her dört günde bir mesaneden bir miktar dışkının çıktığını yazdı.
Şüphelenenler oldu mu?
Daha önce görülmemiş bir olay olduğu için bu duruma şüpheyle yaklaşan insanlar oldu. Annesi, doktorların kısa ziyaretlerine izin vermiş, ancak tekrar hastaneye yatırılmasını istememiştir. Komşular kızı gece pencerede gördüklerini söyleseler de Dr. Hayman, eğer bir aldatma varsa olayın ortaya çıkarılması için her türlü çabanın gösterildiğini, ancak etkisiz olduğunu söyledi. Aile ziyaretçilerden gelen bağışları kabul etse de hiçbir zaman para istememiş; o sebeple de suç işlememişlerdir. Daily Telegraph muhabiri, “Tıbbi bilgim yok ve sıradan türden gözlemlerle doğrulamanın ötesinde fikir vermek için vasıfsızım. Bir sahtekarlık bulmaya hazırlanarak Turville’e gittim. Geri döndüm – şaşkınım.” şeklinde açıklama yaptı.
Her uykunun bir uyanışı vardır
Küçük kız uyuduğu süre boyunca sürekli ona bakan annesi 1880 yılında kalp krizinden hayatını kaybetti. Doktorlara göre annenin ölmesinin nedeni Ellen’in bir gün uyanacağına duyduğu inancını kaybetmesi sonucu yaşadığı stres ve zihinsel problemlerden kaynaklanmıştı. Annesinin ölümünün ardından 5 ay sonra, tam 9 yıllık uykusundan uyandı. 11 yaşında uyuyan küçük çocuk, 21 yaşında genç bir kız olarak uyanmıştı. 1880’nin yılbaşı gecesi uyanan genç kız, 1 Ocak 1881’de çıkan gazetelerde manşetleri süslemişti.
Uyandığında etrafında kardeşleri vardı. Anne ve babasının öldüğü haberiyle yaralanan 21 yaşındaki Ellen, hiç rüya görmemiş, ancak bir rüyadan uyanmış gibi hissetmişti. İlk uyandığında her ne kadar yaşı 21 olsa da zihinsel açıdan 11 yaşındaydı. Bu süreçte teyzesi Grace Blackall’ın yardımını aldı. Kendisi uyurken toplanan paralar harcanmış, Ellen yine ekonomik zorluğun içine girmişti. Uyanmasının ardından birkaç yıl geçince bir çiftçiyle evlendi ve 6 çocuk doğurdu. 1901 yılında ise hayatını kaybetti.
Ellen’in hikayesinin bilimsel açıklaması ne?
Ellen’ın uyanmasının ardından Dr. Gelineua, Ellen’ın derin uykuya girmesinin nedenini çözmek için üzerinde araştırma yapmaya başladı. Ellen’ın üzerindeki araştırmalar sonucunda ise bugün narkolepsi olarak tanıdığımız hastalık ilk kez keşfedildi..
Narkolepsi, nadir olarak görülen bir beyin rahatsızlığı. Kişinin aniden uykuya dalmasına neden olan bu hastalık, kişiyi uyku felcine sokuyor. Narkolepsi, uyanık kalmamızı sağlayan beyindeki kimyasal hipokretini olan oreksin eksikliğinden meydana geliyor. Her ne kadar uzun süreli sağlık sorununa neden olmasa da tıpkı Ellen’da olduğu gibi bireyin hayatının büyük kısmını uyuyarak geçirmesine neden oluyor. Bu da psikolojik sağlık sorunlarına neden oluyor.
Peki Ellen’ın hikayesi hakkında sizler ne düşünüyorsunuz. Düşüncelerinizi yorumlar kısmında bizimle paylaşabilirsiniz. Böyle içeriklerin daha fazla gelmesini istiyorsanız da sizleri yorumlara bekliyoruz.