enflasyonemeklilikötvdövizakpartichpmhp
DOLAR
34,2081
EURO
36,7449
ALTIN
2.945,21
BIST
8.862,32
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Parçalı Bulutlu
Perşembe Parçalı Bulutlu
18°C
Cuma Az Bulutlu
17°C
Cumartesi Çok Bulutlu
15°C
Pazar Hafif Yağmurlu
15°C

Sürdürülebilir hayvancılığın geleceği Ruminant Akademi’de masaya yatırıldı

Hayvancılık sektörünün çözüm ortağı Trouw Nutrition Türkiye, paydaşlarıyla birlikte iklim değişikliğinin sektöre etkilerini ele aldı.

Sürdürülebilir hayvancılığın geleceği Ruminant Akademi’de masaya yatırıldı
06.11.2024
5
A+
A-

İSTANBUL(İGFA) – Doğal kaynakların gelecek nesillere aktarılmasına katkıda bulunan sürdürülebilirlik hem çevresel hem de ekonomik dengelerin korunmasında büyük önem taşıyor. İnsan faaliyetlerinin doğaya olan olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik bu yaklaşım, aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadelede de kritik rol oynuyor. Bu kapsamda ‘Geleceği Beslemek’ misyonuyla sağlıklı çiftlik hayvanları yetiştirilmesine yönelik çalışmalar sürdüren Trouw Nutrition Türkiye, beş yıl aradan sonra yeniden düzenlediği Ruminant Akademi’de ‘Sürdürülebilirlik’ ve ‘İklim Değişikliğinin Hayvancılık Üzerindeki Etkileri’ başlıkları altında birçok oturum gerçekleştirdi. 25-26 Ekim tarihleri arasında Antalya Sirene Belek Otel’de gerçekleşen etkinliğe sektör temsilcileri yoğun ilgi gösterdi.

KÜRESEL GIDA ÜRETİMİ 2050 YILINA KADAR YÜZDE 50 ARTIRILMALI

Dünya nüfusunun 2050’de 9,8 milyara ulaşmasının beklendiğini hatırlatan Gonca Altıntaş;“Dünya nüfusu bu seviyelere ulaştığında, biyolojik yakıtlar için kullanılan mahsuller ve beslenme gereksinimlerini karşılayan tarımsal üretimin yüzde 70 oranında artırılması gerektiği öngörülüyor. Ayrıca, kişi başına düşen tarım arazisinin 2,0 dekardan 1,6 dekara düşmesi bekleniyor. Bu koşullarda, sağlıklı gıdaya ulaşmak için 2050 yılına kadar gıda üretiminin yüzde 50 oranında artırılmasına ihtiyaç duyulacağı tahmin ediliyor. Artan nüfusun su talebinin de yüzde 30 oranında artacağı göz önüne alındığında, bu konuda ciddi araştırmalar ve planlamaların yapılması kaçınılmaz hale geliyor. İklim değişikliğinin hayvancılık faaliyetlerinde maliyetleri artırmasına dair yapılan başka bir değerlendirme; özellikle yem ham maddesi üretiminin ciddi şekilde etkileneceğini ve bu durumun son ürüne yansıyacağını gözler önüne seriyor. Örneğin, sığır eti fiyatlarının iklim değişikliği olmadan 2050 yılına kadar yüzde 33 artması beklenirken, iklim değişikliğiyle birlikte bu artışın yüzde 60’a çıkacağı tahmin ediliyor” diye konuştu.

SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM VE HAYVANCILIK İÇİN MULTİDİSİPLİNER ARAŞTIRMALARA İHTİYAÇ VAR

İklim değişikliğinin Türkiye üzerindeki etkilerine de değinen Altıntaş; “Türkiye’de kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı şu anda yıllık 1.300 metreküp seviyesinde. İklim şartları değişmediği takdirde ülkemiz ciddi bir su sıkıntısı ile karşı karşıya kalacak. Çünkü 2018’de 81,9 milyon olan Türkiye nüfusunun 2050 yılında 95,7 milyon olması bekleniyor. Nüfusun bu oranda artması, 2050 yılında kişi başına düşen su miktarının 1.200 metreküp civarına inmesi anlamına geliyor. Başka bir deyişle, iklim değişikliği ve hızlı nüfus artışı dikkate alındığında, Türkiye’nin 2050 yılında su fakiri bir ülke olacağı öngörülüyor. Tüm bu riskleri masaya yatırarak mevcut tabloya baktığımızda, geleneksel tarım yöntemlerinin yetersiz kalması nedeniyle tarımsal alanların giderek azaldığını görüyoruz. Hayvancılık sektörü şu anda dünyanın en büyük doğal kaynak kullanıcısı konumunda. Tarımsal arazilerin yüzde 80’i otlatma veya hayvansal yem üretimi için ve küresel su kullanımının yüzde 8’i özellikle yem bitkilerinin sulanması için ayrılmış durumda. Sonuç olarak, sürdürülebilir tarım ve hayvancılık için yeni yaklaşımlara ve multidisipliner araştırmalara ihtiyaç duyduğumuz bir gerçek. Bu süreçte, sektörümüzün tüm paydaşlarının iş birliği içinde gıda güvenliğini sağlamak ve ekonomik kayıpları azaltmak adına gerekli adımları atması büyük önem taşıyor. Trouw Nutrition Türkiye olarak bu konuda her zaman olduğu gibi üzerimize düşenleri yapmaya hazırız” diyerek sözlerini tamamladı.

ÇİFTLİK EKONOMİSİNE KATKI SAĞLAYAN YENİ YAKLAŞIMLARA IŞIK TUTULDU

Hayvancılık sektöründe markalaşmış bir etkinlik olan Ruminant Akademi’nin ikinci gününde, ICC Ruminant Ar&Ge Teknik Uzmanı Dr. William Reis, sürdürülebilir üretimin yolunun mevcut kaynakların verimli kullanımından geçtiğine değindiği oturumda süt sığırlarında yaşam boyu verimliliğin detaylarına indi. İklim değişikliği ve yem çeşitliliğinin rumen mikroflorası üzerindeki etkilerini anlatan Lallemand Ruminant Yem Katkı Maddeleri Kategori Müdürü Laurent Dussert, ham madde çeşitliliği ve rumen adaptasyonu konusunda ayrıntılı bilgiler verdi. Universita Cattolica del Sacro Cuore’nin Hayvan Bilimi ve Besleme Bölümü’nden Prof. Dr. Antonio Gallo, değişen iklim koşulları ve mikotoksin riskinin sektöre yansımalarına ışık tuttu. Yem kalitesi ve güvenliğine dair yeni yaklaşımları gündeme getiren Trouw Nutrition ECA Yem Katkı Maddeleri Müdürü Henri Rijnders de yem fabrikalarının verimliliği için kritik noktalara dikkat çekti. Trouw Nutrition – Selko Ruminant Yem Katkı Maddeleri Teknik ve Ticari Müdürü Jac Bergman ise organik asit kullanımının TMR ve silaj kalitesi üzerindeki etkilerinin hayvan performansı ve çiftlik ekonomisine olan katkısını detaylarıyla paylaştı. Workshop’lar ve akademik oyunların da yer aldığı iki günlük etkinlik, gala gecesi ile son buldu.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.