enflasyonemeklilikötvdövizakpartichpmhp
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
19°C
İstanbul
19°C
Yağmurlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Çok Bulutlu
11°C
Salı Hafif Yağmurlu
12°C

Süleyman Seyfi Öğün: Türk-Yunan savaşına oldukça yakınız

Yeni Şafak gazetesi yazarı Süleyman Seyfi Öğün, “Kuşatmalar ve kırılganlıklar” başlıklı yazısında, Suriye’ye olaı operasyon, Yunanistan ile …

Süleyman Seyfi Öğün: Türk-Yunan savaşına oldukça yakınız
13.06.2022
146
A+
A-

Yeni Şafak gazetesi yazarı Süleyman Seyfi Öğün, “Kuşatmalar ve kırılganlıklar” başlıklı yazısında, Suriye’ye olaı operasyon, Yunanistan ile yaşanan gerginlik ve diğer dış politika konularına değindi.

DEAŞ’ın sınırımızda ilerlediği dönemde gerekli askeri müdahalenin yapılmadığını, dolayısıyla şu anda da bunun bedelini ödediğimizi kaydeden Öğün, “Türkiye bölgeyi kontrolü altına alabilirdi. Ama maalesef öyle olmadı. Fırsatı kaçırdık. Pısırık bir yol tâkip edildi. Peşmerge’ye eskortluk yapmakla, daha beteri de meşru olarak Türkiye Cumhûriyeti’ne âit olan Süleyman Şah Türbesi ve arazisi de haysiyet kırıcı bir şekilde terk edildi. Türbenin taşınmasının, büyük bir kahramanlıkmış, ince bir başarıymış gibi takdim edilmesi de cabası. Nihâyetinde PKK, IŞİD’i kovarak (!) bölgenin hâkimi oldu. Şimdi anlıyoruz ki, IŞİD işgâli, PKK için bir mıntıka temizliğinden başka bir şey değilmiş. O günlerde operasyona red cevâbı veren askerî otoriteler (!) kimlermiş, daha sonra, 15 Temmuz’da anladık” ifadelşerini kullandı.

Sözü Der Spiegel’in bundan birkaç yıl önce yayınladığı kapağa getiren Süleyman Seyfi Öğün; o kapakta yer alan liderlerin nasışl tasfiye ediliğini ve bazılarının bugün nasıl köşeye sıkıştırıldığını anlattı.

O kapakta Cumhurbaşkanı Erdoğan da yer alıyordu. Türkiye’nin doğudan İran, batıdan Yunanistan ile sıkıştırılmak istendiğini belirten Yeni Şafak yazarı; “Resimde yer alan son figür olarak Erdoğan’ın da hali gündemde. İki cepheden sıkıştırılıyoruz. Batı’da alabildiğine şımartılmış ve cüret kazanmış olan Yunanistan, doğuda ise İran Türkiye’yi sıkıştırıyor. Türkiye, kâğıt üzerinde hâlâ Batı Kampı’nın bir parçası gibi duruyorsa da fiilen tam mânâsıyla dışlanmış durumda. Sûriye Harekâtı bir bakıma bu çemberi aşma sürecinin ilk adımı olacaktır. Sürecin dolaylı olarak bir İran-Türkiye hesaplaşmasına evrileceğini öngörüyorum. Buradan istedikleri neticeyi alamazlarsa, yâni Mehmetçik bu işin üstesinden gelirse, esas darbeyi batıdan, Yunanistan’dan beklemeliyiz. Türk-Yunan savaşına her zaman olduğundan daha yakın olduğumuzu ,esefle görüyorum. Putin- Zelenski veyâ Rusya-Ukrayna denkleminin, biraz daha aşağıda Erdoğan-Miçotakis veyâ Türkiye-Yunanistan denklemi olarak oluşturulmak istendiğini akıldan çıkarmamak gerekiyor. Saldırgan, Asyalı vahşi suratsız Türkler- mazlum, Avrupalı ve sempatik Yunanlılar, Diktatör Erdoğan-Demokrat Miçotakis senaryolarına hazırlıklı olalım” dedi.

İŞTE SÜLEYMAN SEYFİ ÖĞÜN’ÜN YAZISININ TAMAMI:

“Türkiye Cumhûriyeti, Sûriye’nin kuzeyinde, Mümbiç ve Tel Rıfat merkezli bir harekât yapacağını dünyâ kamuoyuna ve alâkalı siyâsal otoritelere, gerekçeleri ile berâber açıkladı. Harekât karârı siyâsal nitelikli. Ama zamanlaması ise ayrı bir husus. Bir taraftan yoğun bir diplomasi gayretleri yürütülüyor. Diğer taraftan, askerî hesaplamalar ve hazırlıklar devâm ettiriliyor. İşin aceleye getirilecek tarafı yok. Bâzıları, bunun bir “blöf” olduğunu ve Türkiye’nin geri adım atmakta olduğunu düşünüyor. Bunun doğru olduğunu düşünmüyorum. Elbette aklı başında her devlet gibi, Türkiye Cumhûriyeti Devleti de, askerinin, Mehmetçik’in hayâtının mevzubahis olduğu bu derecedeki kritik bir karârı hem alırken, hem de hayâta geçirirken âzamî titizliği gösterecektir.

Zamânında yapılan hatâların bedelini ödediğimiz ortada. Kuzey Sûriye’ye IŞİD’in yerleştiği günlerde yapılması gereken Türkiye’nin askerî olarak müdahale etmesiydi. Bu müdahaleye kimsenin bir şey diyebileceği olmazdı. Türkiye de bölgeyi kontrolü altına alabilirdi. Ama maalesef öyle olmadı. Fırsatı kaçırdık. Pısırık bir yol tâkip edildi. Peşmerge’ye eskortluk yapmakla, daha beteri de meşru olarak Türkiye Cumhûriyeti’ne âit olan Süleyman Şah Türbesi ve arazisi de haysiyet kırıcı bir şekilde terk edildi. Türbenin taşınmasının, büyük bir kahramanlıkmış, ince bir başarıymış gibi takdim edilmesi de cabası. Nihâyetinde PKK, IŞİD’i kovarak (!) bölgenin hâkimi oldu. Şimdi anlıyoruz ki, IŞİD işgâli, PKK için bir mıntıka temizliğinden başka bir şey değilmiş. O günlerde operasyona red cevâbı veren askerî otoriteler (!) kimlermiş, daha sonra, 15 Temmuz’da anladık.

15 Temmuz’da kaybettiler. İstedikleri olmadı. Ama zafer sarhoşluğu içinde kalıp, Türkiye’nin yakasını bırakacaklarını düşünmek safdillik olacaktır. Asla unutulmaması gereken fotoğraf, Der Spiegel’in o meşhûr kapağıdır. Âdeta, Amerikan kovboy filmlerindeki “wanted” ilânı gibi, istenmeyen liderlerin karikatür resimleri neşredilmişti. Kimler olduğunu bir hatırlayalım: Trump, Putin, Şi Cinping ve tabiî ki Erdoğan. Şimdi de bu liderlerin mevcût hâline bir bakalım. Trump tasfiye edildi ve Biden iktidâra geldi. Putin’in başına Ukrayna, Şi Cinping’in başına ise Tayvan meselesi sarıldı. Bugün Ruslar ve liderleri Putin, “dünyâ kamuoyunun” gözünde bir lânetleme nesnesi hâline getirilmiş durumda. Rusya tamâmen dünyâdan tecrit edilmiş vaziyette. Tayvan meselesi ise azar azar tırmandırılıyor. Çin resmi gördü ve kendi içine kapandı. Hazırlıklarını yoğunlaştırmakta. Muhtemelen, yaz sonunda Tayvan’a müdahalede bulunacak. Eğer bunu yapmazsa veyâ başka bir gelişme olmazsa kaybetmiş ve teslim olacak demektir.

Rusya ve Çin’i abluka altına alıp sıkıştırmanın ağır ekonomik neticelerini de küresel olarak yaşamaya başladık. Tekmil dengeler bozuldu. İnsanlığı, korkarım ki, daha beter günler bekliyor. Birileri, ısrarla, zâten bozuk olan ekonomiyi daha nasıl bozabilirizin hesâbı peşinde. Ekonomik ambargolar, kültürel ambargolarla eşlendiriliyor. Dünyâ tam bir anomi içinde.

Resimde yer alan son figür olarak Erdoğan’ın da hali gündemde. İki cepheden sıkıştırılıyoruz. Batıda alabildiğine şımartılmış ve cüret kazanmış olan Yunanistan, doğuda ise İran Türkiye’yi sıkıştırıyor. Türkiye, kâğıt üzerinde hâlâ Batı Kampı’nın bir parçası gibi duruyorsa da fiilen tam mânâsıyla dışlanmış durumda. Sûriye Harekâtı bir bakıma bu çemberi aşma sürecinin ilk adımı olacaktır. Sürecin dolaylı olarak bir İran-Türkiye hesaplaşmasına evrileceğini öngörüyorum. Buradan istedikleri neticeyi alamazlarsa, yâni Mehmetçik bu işin üstesinden gelirse, esas darbeyi batıdan, Yunanistan’dan beklemeliyiz. Türk-Yunan savaşına her zaman olduğundan daha yakın olduğumuzu ,esefle görüyorum. Putin- Zelenski veyâ Rusya-Ukrayna denkleminin, biraz daha aşağıda Erdoğan-Miçotakis veyâ Türkiye-Yunanistan denklemi olarak oluşturulmak istendiğini akıldan çıkarmamak gerekiyor. Saldırgan, Asyalı vahşi suratsız Türkler- mazlum, Avrupalı ve sempatik Yunanlılar, Diktatör Erdoğan-Demokrat Miçotakis senaryolarına hazırlıklı olalım.

Süreç çok derin. İki buçuk asırlık Batılılaşma târihimizle esastan hesaplaşmayı gerektirecek kadar derin. Buna siyâseten, askerî ve daha mühimi kültürel olarak hazırlanmak gerekiyor. Askerî olarak Türkiye’nin hazırlıkları ,yer yer göz alıcı başarılarla devâm ediyor. Ama, teslim etmeliyiz ki, siyâset çok kırılgan..Kültürel ve zihinsel olarak gelişmelere hazırlanmak bâbından durumumuzun hiç de iç açıcı olmadığını görüyorum.. Entelektüel dünyâmız hiç olmadığı kadar yüzeye vurmuş hâlde.

Dünyânın da vaziyeti farklı değil. Siyâset ve kültürel çemberler her yerde kırılgan. Kırılganlıklar âşikâr. Ama kırılmaların hangi istikâmetlerde olacağı belirsiz. Bugünlerde yaşananlardan çok daha berbat başka neticeleri de doğurabilir. Ama tersi de olabilir. Dikkâtim kasımda ABD’de yapılacak Kongre Seçimlerinde. Basiretsiz siyâsetçilerin Kıt’ayı, kaderiyle oynayarak ABD’nin kucağına attığı Avrupa kamuoylarının vereceği tepkileri çok merak ediyorum. Bilmem, hem Türkiye’de hem de Yunanistan’da yapılacak olan 2023 seçimlerinin neticelerini çok hayâtî bulduğumu ayrıca vurgulamama ihtiyaç var mı?”

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.