Almanya’da faaliyet gösteren European Tulips Club (ETC) isimli ilk Türk Düşünce Derneği’nin başkanı olan Yüksel Aslan Almanya’daki dezenformasyon …
Almanya’da faaliyet gösteren European Tulips Club (ETC) isimli ilk Türk Düşünce Derneği’nin başkanı olan Yüksel Aslan Almanya’daki dezenformasyon yasası ve kararlı uygulamalara örnek vererek önemli değerlendirmelerde bulundu.
İşte Yüksel Aslan’ın “Sosyal medya yasasını ilk çıkaran ülke Almanya’dır” başlıklı yazısı;
1. Digital Dezenformasyon; sosyo-siyasal/politik, kültürel, ahlaki, iktisadi, askeri, eğitim ve tarih alanında dezenformasyon ve provakasyon yapmak,
2. Terör, anarşizm, kin ve nefret çağrıları yapmak,
3. Cyber korsan saldırı ve ataklarda bulunmak,
4. Sosyal ağlarla dolandırıcılık ve hakaret yapmak,
5. Facebook, google, twitter, tiktok, instegram vs büyük şirketlerin ülkelerde temsilcilik açmamak, vergi ödememek, ülkelerin kanunlarını ihlal etmek, ilgili ülkelerin iç güvenliklerini tehlikeye düşürücü faaliyetler yapmak, sosyal ağları düzenleyen yasalarla yasaklanmaktadır.
Almanya bu konuda atbaşını çeken ülke oldu ve Netz-Durchsetzungs-Gesetz” (NetzDG) adlı kanunla birçok düzenlemeyi yasallaştırdı. Almanya’da şikayet anında 24 saatte yalan, yanlış haber ve iftiralarla, tehdit ve şantajlar, kamu güvenliğini, huzurunu bozan çağrılar, iç-dış güvenliğe dönük içerikler kaldırtılıyor.
Bu kurallara uymadığı için Facebook’a 2019 yılında verilmiş olan ceza 2 milyar US$.
Peki Türkiye bırakın 2 milyar doları, 1 dolar ceza kesebilmiş mi?
Hayır!
Almanya başta olmak üzere birçok ülke Türkiye gibi sosyal ağlarla alakalı düzenleyici yasa çıkardı mı?
Evet!
Almanya dahil birçok ülkede bilişim uzmanları, yukarıda zikrettiğimiz ve zikretmediğimiz yüzlerce sosyal medya ağlarının, yasal düzenleme yapmayan ülkeler için büyük tehlike ve hatta şantaj ötesi yıkıcı dahi olabileceklerini söylüyorlar mı?
Evet!
Peki Almanya yaptığında haklı bulan ve eleştirmeyen bizim medya aynı yasalar Türkiye’de çıkarılırken niye karşı geliyorlar?
Çünkü madden onları fonlayanlarla destek olan Türkiye, Türk devleti ve Türk milleti ile sorunu olan güçler öyle istediği için.
Almanya’da yaşayan ve sosyal medyada siyasi, ticari, sosyo-kültürel, dini alanda yazılar yazan, yorumlar yapan, içerikler paylaşan biri olarak ben, Yüksel Aslan, gerek Almanya ve gerekse Türkiye’deki sosyal medya düzenleyicisi yasalardan herhangi bir çekincem var mı?
Yok!
Peki neden yok?
Kimseye sövmem, hakaret etmem, iftira atmam, yalan haber yaymam, tehdit, şantaj yapmam, kin, nefret ve terör çağrısında bulunmam. Medenice fikrimi söyler, itle dalaşmam çalıyı dolaşırım da ondan.
Peki bu sosyal medya düzenlemelerini istemeyenler kimler?
Yalan, iftira, hakaret ve şantajı şiar edinmiş. Tehdit, küfür ve hakaretler savuran, halka, devletlerden birine veya bir topluma karşı terör ve eylem çağrısında bulunan, kin ve nefreti körükleyen, korsan saldırılarda bulunarak şirket, kişi ve kurumlara zarar veren, dolandırıcılık ve sahte reklam yapan, kitleleri yalan, yanlış ve yanlı haberlerle provoke ve manipule edenlerle, çok uluslu şirketlerden fonlanıp kendi devlet, millet ve halkının zararına o şirketlerin sözcülüğü ve savunuculuğunu yapan satılmışlar bu düzenlemelerden hoşnut kalmazlar.
Kendi halinde sade bir vatandaş, aile reisi, devlet ve milletinin ve yaşadığı ülkenin ali çıkarlarını düşünen, kamu yararına ve sosyal barışa, milli ve dini değerlere önem veren, ülkesinin adaletine ve insanına güvenen biri olarak hem Almanya’daki ve hemde Türkiye’deki butür yasalara önem ve değer veriyor, haklı ve yerinde buluyorum.
Emeği geçenlere ve yaslaşmasına katkı sunmuş olan herkese müteşekkirim.